istanbulda yaşamak.
geceni gündüzünü verdiğin sabahlara kadar uğraştığın projenin jüri tarafından hunharca eleştirilip hor görülmesi.
Yediğin kazıklar , gördüğün vefasızlıklar. O kadar şey öğrenirsin ki kendi kendine defans oluşturur ve artık bazı durumlara tepkisiz kalırsın. Acıma duygun yok olur.
Ancak bunun dışında iki istisna vardır , karnı aç birini ( ki özellikle bu bir çocuksa ) gördüğünde , hasta ve düşkün , yardıma muhtaç birini gördüğünde yelkenlerin suya iner. Bu durumda tepkisiz kalan insan değildir.
ağlamanıza izin verilmemesi.küçüklükten başlar bunlar.
hayal kırıklığıdır veya alışmaktır.
çok mutlu olacağım diye çıktığın yolun seni çok mutsuz etmesi.
Hıcbir seydir. Duygusu olmayan insan canlı midir?
duygu'nun beni terk etmesi. nerdesin lan allahsız?
insanı duygusuzlaştıran şeyler ümitsizliktir kapıldığı ümitsizlikten kurtulmak için hiçbir şey yapmamasıdır.insanları suçlu görmesidir. çevreyeye ilgisizleşmesini kendinden bilememesidir.
Ilgi , sevgi , iyi ahlak , iyi niyet , sevecenlik dostluk, bunlari başkalarına gösterirsen sen zararlı çıkıyorsun kendilerini tengri (tanri) zannediyorlar , ve siz kazık yiyorsunuz , kullaniliyorsunuz peki noluyor?

yavaş yavaş insanlari tanıyorsunuz , onlari öğreniyorsunuz , insanlardan soğuyorsunuz , adam gibi insan olmadığını anlıyorsunuz ve yolunuza yalnız devam ediyorsunuz , bu güne kadar hep değer verdim lakin hep ben kaybeden taraf oldum hiç kazanamadim hep böyle devam etti artık kafama takmıyorum olacaklar olsun , acı ama gerçek .
sanki bir duvarı severmişçesine karşı cinsi sevmek. ikiside karşılıksız ne de olsa.
(bkz: istanbul)

Tek başına yeterli bir sebeptir.
birbirine benzeyen insanların hayatına girişi ve bu insanların bir kez daha hayatının içine sıçması. sonraki dönemlerde yav he he demeyi öğrenmiş olursunuz. aşık olmayı bırak, daha da acımasızlaşırsınız.
heyecansız aşksız umutsuz kalmak.
aşırı ilişki ve kazıklanmak.
yoktur. okuyorum da bana uygun birşey bulamadım ya. şahsen başımdan ne geçerse geçsin ben yine aynı saf, aynı salak. aldatılmak falan duyguları öldürmez, tekrar aşık olmaya ya da sevmeye engel değil ki. en fazla güvensizlik ve yanında bonus şeyler kazandırır. hatta kişi aynı şeyleri yaşamamak için otokontrollü davranmaya çalışır ama ne fayda. tekrar aşık olursun, tekrar inanırsın, sadece bu kez paranoyaklaşıp manyağa bağlarsın. hayatı karşındakine de kendine de zehir edersin. o olur. hatta duygusuz olmayı denersin, bu kez aynıları olmayacak der kendine söz verirsin ama yapamazsın. sen sensindir.

duygusuzluk tahminimce çocukluktan gelen sevgi eksikliği, travma ya da şiddet görme sonucu ortaya çıkar çoğunlukla. bir de çok acılı yaşanmışlıkları olan, en yakınlarının ölümünü görmüş olan insanlar duygusuzlaşabilir.
Aldatılmak ve yalan.
aşırı seks, aldatılmak kazıklanmak ve ileri derecede zeki olamak (herkes bilmez)
türk kızları.

ciddi diyorum türk erkekleri olarak büyük bir günah işlememiş olmasaydık bu bize reva görülmezdi.
çok sevdiğiniz bir aile ferdinin kaybı veya en samimi duygularınızla sevdiğiniz kızın/erkeğin size ilgi duymaması sizi zamanla duygusuzlaştırır. asıl zor olanı ise bu iki en büyük acıyı aynı zamanda çekmektir.
acımasız dünyanın farkına varmak.
duygusallığa gerek yok.
Uyarıcılar, aşırı seks ve motor becerisi gerektiren şeylerle fazla uğraşmak.

Ayrıca yüksek zeka bi duygusuzluk sebebi değildir. Duygusuz zeka tipi vardır o başka.
gencecik kız çocuklarının tecavüz edilip yakılarak öldürülmesi ve bunu yapanlarla aynı toplumda yaşadığını bilmek.
çok fazla şey hissetmiş olmak. acı, üzüntü, korku, endişe çok fazla hissedildiğinde bir yerden sonra hayattan soğuyor insan. hiçbirini hissedemez oluyorsunuz.
ailevi sorunlar varsa eğer o kişi duygusuzluktan öte piskopat biri olur.