bugün

bazı sivrizekalı amatör tarihçilerimizce mustafa kemal in yaptığı iddia edilen iş. sanırım kendisi dünyanın en iyi diplomatlarına sahipti ki o dönem ortalığın mına koymaya yetebilecek askeri güçle donanmış bu üç ülkeyi "hadi be abi çekilin anadoludan da biz yaşayak" tarzı bir ısrarla ikna etmeyi başarmıştı. o değil de diplomasının bir askeri zaferi iyi değerlendirmek demek olduğunu pek bilmiyoruz galiba. bilmiyorsak neden araştırıp öğrenmek yerine burada zırvalıyoruz? mantıksız değil mi biraz?
(bkz: sıradaki gelsin lan)
doğru bir önermedir. öncelikle itilaf devletlerinin hali hazırdaki durumuna göz atmak gerekiyor ki, sivri olmayan zekamız bunu algılayabilsin.

bilindiği gibi (bakınız yazar burada 1nci dünya savaşının bilindiğini varsayıyor) italyanlar birinci dünya savaşınca bir zke yaramamışlardır, güneyden almanyayı dürterek doğuda rusya batıda fransaya binen yükü hafifletmesi gereken italya, bunu tam anlamıyla başaramayıp, rusların savaştan çekilmesine bir çeşit sebep olmuşlardır. vefakat savaşa girme esnasında italyanlara o kadar çok vaatte bulunulmuştur ki, savaş sonrası bunlar bir bir problem olarak ortaya çıkmışlardır. fransa cephesine gelindiğinde ise, fransızlar istedikleri gibi başlarda almanları oyalamış olmalarına rağmen o kadar çok hırpalanmışlardır ki savaş sonunda kıçlarını kaldıracak mecalleri kalmamıştır, zaten bunu da ankara antlaşmasını yapıp kaçmalarından çıkarabiliyoruz.

ingilizlere gelelim, tüm olanaklarını savaşta kullanmış olduklarından, hatırlarsınız çanakkaleye getirecek asker bulamamış ve anzakları taşımak zorunda kalmışlardır. zaten kurtuluş savaşında da tek bir kurşun atmayan ingiliz askeri, londra konferansına türk heyetini gıyabi olarak çağırmak zorunda kalmış, bir yandan da yeni oluşan bu türk gücünün bolşevikleşmesinden korkmuştur.

M. Kemal ve kurmayları sadece savaşlarda aldıkları zaferlerle değil, itilaf devletlerinin kendi aralarındaki bu problemlerden de yararlanmıştır.

bir diplomat namzedi olarak, diplomasinin savaşlarda alınan zaferlerden ibaret olmadığını söylemek boynumun borcudur sanırım. öyle olsaydı barış zamanı diplomasi olmaz, insanlar savaşta zafer alalım da diplomasi yapalım derdi değil mi?

ama sen şimdi bunu git, g.tünden anla, ve şu emeğe sıç, e mi?

(bkz: bsg dedirten yazar yorumları)

not: emek benim ki değil, m.kemal ve kurmaylarının döktüğü terdir efem.

sonradan gelen kızgın edit: dünyanın mına koyacak kadar çok askeri bulunan üç ülke, 1919 yılına gelindiğinde, evinde karısını zikecek erkek bulamaz durumdalardı, bu da demek oluyorki, araştırıp öğrenirsek rüzgara karşı işemeyiz efem.
bu fikri güçlendirmek için kullanılan argümanın "sadece savaşlar değildir" noktasında bulunması aslen okumaya üşenme midir bilemedim tabi. ama fransızların ve italyanların te sakarya savaşı na kadar bulundukları yerde durması, ancak türk birliklerinin savunma poziyonunu bırakıp batı cephesi nde insiyatifi ellerine almasıyla "amman hacı bi anlaşma imzalayıp tüyelim buralardan" kıvamına gelmesi herhalde diplomasi yeteneğine endeksli bir olay değildir. ingiltere nin savaş boyu tek kurşun atmadığı iddiası da güzel. istanbul da ankara ya bağlı bazı subayların oluşturduğu küçük gruplar silah depolarını falan basıp ankara ya mühimmat kaçırırken onlara ruşen amcanın oğlu sedat mukavemet göstermiyordu. barış zamanında da diploması devletlerin reklamlarını yaptıkları ve geçmişte bizzat güçlerini gösterdikleri silahlı kuvvetler aracılığıyla yapılır. bugün dünyada savaşların hasbelkader patlamadığı noktaların çoğunda "uslu durmzsan aha bu f-16 lar ile g.tünü keseriz" faktörü vardır. anadolu nun ortasında bozkırda birdenbire "biz meclisiz, aha bu da binamız" diye meydana çıkmış bir avuç adamın kendini büyük devletlere ciddiye aldırtması zaten ancak silah ile olabilirdi ki aynen de böyle olmuştur zaten. boşuna bi siktir git demeden önce adam gibi tarih okuyup yorumlamak daha mantıklıdır. belki o zaman şirinler bile görünebilir.
masada bilek güreşinde yenmek değildir tabii ki efendim. tekrar tekrar tarih okuyarak değil, okuduğunu anlayarak öğrenilecek gerçek. "M. Kemal ve kurmayları sadece savaşlarda aldıkları zaferlerle değil, itilaf devletlerinin kendi aralarındaki bu problemlerden de yararlanmıştır." burada kullanılan, "-de" dahi anlamındadır, ve ayrı yazılır. istenirse de devam edilir.

kurtuluş savaşı 1919 yılında m.kemalin samsuna çıkışıyla başlar, doğu da ermeniler, güneyde fransızlar ve bir kısım fransız üniforması giymiş ermeniler, batıda yunanlara karşı verilmiştir.

görüldüğü gibi bu argümanda hiç "ingilizler şurayı bombaladı, orada bir cephe var" gerçeği yoktur. aynı zamanda, "senin kafana şu bombayı yollarım, bu da benim f-22 im çok hızlı gider" kabilinden açıklamalar tamamen "güç dengesi" unsuru ile alakadar olup, "diplomasi"nin sadece bir parçasıdırlar. aynı zamanda avrupa birliği ile yapılan diplomasi müzakerelerinde "savaş" veya "bomba" ya dair hiçbirşey bulunmamakta ve buna diplomasi denmektedir.

yardımcı olsun diye ek: diplomasi, di-ploma-si, di=ikilik, çiftlik, ploma = katlanmış kağıt, -si ile gelen anlam bunun kullanılması, hatta diplomatta kağıdı taşıyan adam, anlamındadır ve genelde barış zamanı yapılır.

ve unutulmamalıdır ki, örnek olarak, musul ve kerkük probleminde başarı sağlayamayan m.kemal ve kurmayları, hemen bolşevik rusya ile bir antlaşma yapmış ve tepkisini koymuştur.

yada devam edelim, MC ye kendisini davet ettirmiştir bu üstün zekali diplomatlar, ve hatta "hatay-sancak" sorununu da silahla çözmemişlerdir.

deneyimle gelen edit: ancak buradaki açıklamaya da bir cevap bulunacağına emin olan yazar, size hayatta başarılar diler, yardımcı olacaksa diyede buyurunuz size kaynak : baskın oran "türk dış politikası I".
(bkz: semih saygıner)
intenational texas hold em sonucudur olsa olsa.
ismet inönü yenmiştir (bkz: lozan) bilimum ecnebi soyları masada yenmiştir. ama şimdi daha hazırlıklı kalleş emperyalistler. demokrasi gibi cafcaflı terimleri ağızlarından düşürmüyorlar. biri bir metin yazıyor 3-5 ayda,bu metinler her dile tercüme edilip, bunları liberal solcu kılıklı soytarılar bize yeni fikir gibi sunuyor. artık yenmek zor oldu, adamlar sistematik çalışıyor...