bugün

Sular, güneşler onlardı, karşılaştırdım
istanbul gibiydiniz belki daha da yeni
Bu denizler ne güzel böyle değil mi f,
Hayır siz o denizlere bakıp geçtiniz
Kaldı işte sünnet'lerimde olduğu gibi f
Kaldı a'dan z'ye bütün baktıklarınız.
Eski zamanda gelseydiniz ölümsüz olurdunuz.
Benim zamanımda geldiniz ölümsüz oldunuz.

degil mi f?
"varsın eskisin sesim kaybetsin ahengini
geceler kıskanmasın aydınlığa süsünü
donatsın sonsuzluklar gibi gurubun rengini
söylesin ve uzaklar baharın türküsünü"
"kırmızı kırmızı bir güldür aşkım
ince yüzünüzde. kırmızı. korkunç.

kor sevişmemizden deli bir yalım
koyuna sevdanın. kırmızı. korkunç.

karanlık, büyür büyür benim aşkım
gecenizde sizin. kırmızı. korkunç.

vücudunuza, ağzınıza iner
gezer etinizi. kırmızı. korkunç.

kalır bir gün bir krallık olduğu
güzelliğinizin. kırmızı. korkunç."
Kızların çok sevdiği bir devrik cümleci daha.
"sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
mutsuzluklar,bu karalar yaşamda yoktu
sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
nicedir bir pencereden deniz güzel değil
nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden
sen gel bizi yeni vakitlere çıkar"
"bir ateş yakalım ki geçmesin hatta bir an
ve sussun kurtlar, kuşlar bir gök gürültüsüyle
bir ateş yakalım ki, tutuşsun gökler bile
ve güneş içilsin o gün, kızıl çanaklardan"
"bir rüzgar dünyalar kadar eski
anaların çocukların gözlerinde
toprağa suya öyküsü işlemiş
dolaşmış nice insan yüreğini
köroğlu'nda asıl yerini bulmuş"
Zulmün her türlüsü
Kötü kardeşler
Hiçbiri
insana göre değil
Ağaç dikmek sabahları uyanmak iyi
iyi hayvanlara bakmak çiçekleri sulamak
Rahatsalar uyuyan insanların soluğunu dinlemek iyi
iyi hürlüğü düşünmek
Yaşamak onun için
Bütün gün çalışmak onun için iyi
Bütün çocukların uyuyuşu uyanışı iyi
Zulmün her türlüsü kötü.

ilhan Berk
Senin bu sabaha karsi boynun,su icmek gibi guzel.
'Sana içimi döksem beraber toplar mıyız? 'ın sahibi.
Bazen, neden bilmem, seni durup dururken yıkıntılar, ölü denizler, ölü kentler arasında kurduğum olur.
büyük şair olsa da kanımca bir uyar ve cansever çapında değildir.
"Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada
-sesin bir gülü bırakmak gibi bir şeydi
karaydım kağıt gibiydim yaşamalarda
adım görseniz her gün o denizlerdeydi
bin yıl bir m sesiydim aşağı mısır'da.

ben vurdum sevilere belli değil miydi
bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.
ne zaman aydınlığında adım geçti miydi
bir aşk demekti bu dünyada.

bir zamanlar yalnızlık güzeldi mısır'da
seninle yepyeni bir göktü gidilirdi
baktım mı büyürdü bir zambaktı anımda
şimdi bir gölgedir uzar ovalarımda
böyle uyanırdım ya uyanmak değildi
bir aşk demekti bu dünyada."
Kirsehirde yasadigi dönemde su anda dil ve anlatim derslerime giren y hocayla ayni evde yasamis olan şairdir. Hoca bu şiirlerinin özel hikayeleri olduğundan ancak bunu bize aciklayamayacagindan bahsetti.
''bazı şeyleri sana yazdığımı zannediyorsun. ben herşeyi sana yazıyorum.'' diyen şair.
'ben ki uzak bir istasyonda durmus bir gar saati gibiyim,
ruzgarlar ususmus icime.' bu kadar.
Bütün sayılar varoluşu hızlı yaşar.
Hele sıfır.
Son zebani.
Son bulgu!

Sıfır, "ben daire değilim, sıfırım" diye bağırır.
Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadoluda
Kıtlıktan önce.
En küçük bir şeyden coşardı
Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak a doğru
Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi.
Bir bulut geçsin üstünden
Ayrılıktan çıkardı.
Dünyayı, derdi, dünyayı
Hiçbir şeylere değişmem.

Şimdi yaşamak istemiyor.
bir ropörtajında ikinci baskıyı yapan şiir kitabı için şöyle demiş usta: kitabın ikinci baskıyı yapacağını duyunca korktum, acaba insanlar beni anlamaya mı başladı diye düşündüm...
HACI BEKTAŞ VELi

Bir resimde bağdaş kurmuş oturuyor Hacı Bektaş Veli. Evi gibi
yeryüzü.

Bir bulut düşürmüş başını duruyor. Onunla gidip gelen. Uzakta
bellibelirsiz.

Beyaz, uzun kavuğu. Demek ki güneş var.

Kucağına almış bir ceylanı, bir aslanı. Duruyorlar. Üç kişiler.

Hayvanları mı severdi Hacı Bektaş Veli? Bilmiyoruz. Ama açıktı
hep evinin kapısı.

Çizgili mintanı. Yalın. Düz. Ta bileklerine değin uzuyor, uzayıp
orda kalıyor.

Yüzü? Uzun yüzü. Sakallı, virdi okur gibi de önüne bakıyor.

Delik değil kulağı ve halkasız.

Yanında yeryüzü: Ağaçlar, sular, gök. Her sabah okuduğu.

iLHAN BERK
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün

Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum

Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün ...
karanfilli şiirler yazmış yazar.

Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun.
"o kadar içten gülüyordun ki, içini kıskandım.
için olmak istedim.."
“Sözcükler suç işlemeden,
aç kalmadan, acı çekmeden,
sevişmeden kendilerine gelemezler…”
“Ve ne kadar yazarsan yaz, hiç bir dokunuşun yerini tutmayacak…”
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar