bugün
- kızlar kendi aralarında ne konuşuyor14
- icardi190519
- fettullah gülen'in ölmesi10
- dinci geri zekalılar ile insanlığın mücadelesi17
- sokak hayvanları uyutulacak73
- online 28 yazar şu an ne yapıyor16
- neden yazarlık yapıyorsunuz15
- bir kadın nasıl susturulur27
- yaya geçidinde kendini yola atan alman11
- 24 mayıs 2024 panathinaikos fenerbahçe beko maçı16
- türk kızlarındaki zenci merakı15
- menzilcilerin gay gay hareketleri13
- namaz kılan kemalist fayda görür mü10
- bir kadına söylenebilecek en güzel iltifat20
- iremga'yı taşlamak17
- mert hakan yandaş20
- türkiye fakirse halk neden obez37
- dünya türkiye'nin neyini kıskanıyor28
- istanbul'a taşınmak isteyenler için tavsiyeler9
- lise eteğini saklayan hatun13
- karşı cinste çekici gelen özellikler14
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı16
- putine bir savaş taktiği ver12
- ideal erkek boyunun 195 olması16
- ameliyatla erkek oldum soruları alayım19
- rüyada olduğunu fark etmek8
- zalbert kızsa kanıtlasın11
- hayırlı cumalar9
- türk kızları neden gülümsemiyor14
- biontech aşısı olan insan9
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması9
- iran cumhurbaşkanının cennete girişi12
- geldi yine deli9
- sokak köpeklerini çin'e ihraç etmek12
- türk erkeklerindeki iğrenç detaylar15
- beşiktaş ın fenerbahçe yi geçmesi12
- 23 mayıs 2024 beşiktaş trabzonspor maçı25
- e f e8
- aydinoglu bombala21
- bir erkek nasıl rahatlar15
- kocaeli de asansöre sıçan adam8
- 6 ayda yazılımcı olmak10
- mecidiyeköy metrosunda intihar eden kız10
- 23 mayıs 2024 ali koç basın toplantısı11
- bik bik için diktiğim etek17
- insan olmaya ceyrek kala8
- galatasaray13
- türkiyedeki rusların gövde gösterisi yapması11
evet, bir süredir aklımdaydı bu hadise ve ancak dengemi geri kazanabildim. yazmak iyi olacak.
hayatlarımızdaki ikili ilişkilerimizde hep özen gösterdiğimiz hususlar vardır. ve böyle olduğu için ikili ilişkilerimiz sürdürülebilir durumdadırlar. aslında bu noktada skala çok geniş. hani karşınızdaki ile iletişim kurarkenki üslubunuzdan tutun, ona ayırdığınız zaman, gösterdiğiniz ilgi... bunların hepsi aynı "özen" kapsamında ele alınabilir. ama tüm bu şeyleri yaşadığımız sırada gözden kaçırdığımız bir "denge" hadisesi var. denge derken, kastettiğim şey tam anlamıyla gerçek bir denge tabi. yoksa ki "o arkadaşlarıyla çıkıyorsa, ben de arkadaşlarımla dışarı çıkmalıyım" şeklinde bir inatlaşma değil kastettiğimiz.
biraz daha konuyu açmamız gerekirse. bir ikili ilişki, başladığı andan itibaren belli bir denge sistemi üzerine oturur. bazı ilişkilerimiz misal aslında başladıkları günden itibaren bitişe doğru yol alırlar. zira temelde bir denge problemi baş göstermiştir ve zaman içinde de kontrol altına alınamamıştır.
örneklere yer vermekte fayda var bu noktada;
bir abi, kardeş ilişkisi düşünün. abisi, her fırsatta kardeşine "abisi" olduğunun bilincinde ve bu şefkatin etkisinde yaklaşıyor olsun. kardeş de bu durumu hemen her fırsatta suistimal ediyor olsun. aile dengesini sarsar bu durum. yarın abi, bir sebepten evden uzaklaştığında o kardeş ciddi bir savunmasızlık hissi ile hareket edecek ve kendisini daha da yalnız hissedecektir. ilerleyen dönemlerde abi kişiyi sömürmek, pis işlerini ona yaptırmak, abi kişisini gene zorda bırakmak çok zor olmayacaktır da. misal kendi abisini çarpan pek çok adam tanıdım, meselenin özü buydu gördüğüm kadarıyla.
bir başka örneğimizde de "kadın-erkek" ilişkisine değinelim ki zaten "ikili ilişki" dediğimiz anda aklımızda beliren birincil ihtimal de budur. hayır, anne-oğul veya baba-kız ilişkisi değil dediğimiz.
şimdi bir ilişkide taraflardan birisi, ilişki için yapılacak herhangi bir şeyi karşısındakine nazaran birazcık daha az veya daha fazla yaptığında ilişki bir hadde mutlaka zıvanadan çıkıyor. insanız ve bir şekilde menfaat ekseninde yaşıyoruz hayatımızı. suyun, faydasını almasak onu içmek için kalkıp da buz dolabına kadar yürümek zahmetine dahi girişmezdik ve bana kalırsa işin aslı da budur. ve yaptığımız her şeyi öyle veya böyle bir beklenti büyüterek yapıyoruz. bir şey dediğimizde karşılığında bir şey demeyen insana kızıyoruz misal. oysa soru sormamışsanız, karşınızdaki kişinin susması da bir tercih hadisesidir. pekala susabilir ama işte bu durum karşısında hemen "o susuyorsa, ben daha çok susmalıyım" inadına bürünüyoruz. aslında kısmen doğrudur bu yaptığımız ama susmamızın sebebi bu noktada "inat etmek" yerine "denge kurmak" adına ve kararınca bir ayarda olmalıdır derim. bu konuda da "bütünleyici" olmak her zaman için dengeyi sağlamakta işe yarayacaktır. şunu unutmayalım ki kilolarımız aynı değil ilişkilerimizde. birimiz tahterevallinin sağ kol uç tarafına, bir diğerimiz sol kol orta tarafına geldiğinde kurulur tahterevallinin dengesi. dolayısı ile çocukluktan aklımızda kalan bu faydalı bilgiyi, ilişkilerimizde de gözönünde bulunduralım.
bir tarafın sadece "seni seviyorum" gibi belki de günümüz sosyolojisinde sığlıktan geberecek kadar sığ bir kelam etmesi, bunu anlamamız için yeterliyken(hal-hareket ve tavırları ile destekler bunun) diğer tarafın "sayfalarca", "kitaplarca" anlatması gerekir nasıl da sevdiğini. çünkü dediğimiz gibi kilolarımız ve duruşlarımız birbirinden farklı en nihayetinde.
demem o ki, hayatınızdaki yeri, adı, sıfatı ne olursa olsun... bir kişi ile aranızdaki bağın kopmasını engelleyecek, sürdürülebilir kılacak yegâne şeyiniz dengedir ilişkinizdeki.
benden söylemesi...
hayatlarımızdaki ikili ilişkilerimizde hep özen gösterdiğimiz hususlar vardır. ve böyle olduğu için ikili ilişkilerimiz sürdürülebilir durumdadırlar. aslında bu noktada skala çok geniş. hani karşınızdaki ile iletişim kurarkenki üslubunuzdan tutun, ona ayırdığınız zaman, gösterdiğiniz ilgi... bunların hepsi aynı "özen" kapsamında ele alınabilir. ama tüm bu şeyleri yaşadığımız sırada gözden kaçırdığımız bir "denge" hadisesi var. denge derken, kastettiğim şey tam anlamıyla gerçek bir denge tabi. yoksa ki "o arkadaşlarıyla çıkıyorsa, ben de arkadaşlarımla dışarı çıkmalıyım" şeklinde bir inatlaşma değil kastettiğimiz.
biraz daha konuyu açmamız gerekirse. bir ikili ilişki, başladığı andan itibaren belli bir denge sistemi üzerine oturur. bazı ilişkilerimiz misal aslında başladıkları günden itibaren bitişe doğru yol alırlar. zira temelde bir denge problemi baş göstermiştir ve zaman içinde de kontrol altına alınamamıştır.
örneklere yer vermekte fayda var bu noktada;
bir abi, kardeş ilişkisi düşünün. abisi, her fırsatta kardeşine "abisi" olduğunun bilincinde ve bu şefkatin etkisinde yaklaşıyor olsun. kardeş de bu durumu hemen her fırsatta suistimal ediyor olsun. aile dengesini sarsar bu durum. yarın abi, bir sebepten evden uzaklaştığında o kardeş ciddi bir savunmasızlık hissi ile hareket edecek ve kendisini daha da yalnız hissedecektir. ilerleyen dönemlerde abi kişiyi sömürmek, pis işlerini ona yaptırmak, abi kişisini gene zorda bırakmak çok zor olmayacaktır da. misal kendi abisini çarpan pek çok adam tanıdım, meselenin özü buydu gördüğüm kadarıyla.
bir başka örneğimizde de "kadın-erkek" ilişkisine değinelim ki zaten "ikili ilişki" dediğimiz anda aklımızda beliren birincil ihtimal de budur. hayır, anne-oğul veya baba-kız ilişkisi değil dediğimiz.
şimdi bir ilişkide taraflardan birisi, ilişki için yapılacak herhangi bir şeyi karşısındakine nazaran birazcık daha az veya daha fazla yaptığında ilişki bir hadde mutlaka zıvanadan çıkıyor. insanız ve bir şekilde menfaat ekseninde yaşıyoruz hayatımızı. suyun, faydasını almasak onu içmek için kalkıp da buz dolabına kadar yürümek zahmetine dahi girişmezdik ve bana kalırsa işin aslı da budur. ve yaptığımız her şeyi öyle veya böyle bir beklenti büyüterek yapıyoruz. bir şey dediğimizde karşılığında bir şey demeyen insana kızıyoruz misal. oysa soru sormamışsanız, karşınızdaki kişinin susması da bir tercih hadisesidir. pekala susabilir ama işte bu durum karşısında hemen "o susuyorsa, ben daha çok susmalıyım" inadına bürünüyoruz. aslında kısmen doğrudur bu yaptığımız ama susmamızın sebebi bu noktada "inat etmek" yerine "denge kurmak" adına ve kararınca bir ayarda olmalıdır derim. bu konuda da "bütünleyici" olmak her zaman için dengeyi sağlamakta işe yarayacaktır. şunu unutmayalım ki kilolarımız aynı değil ilişkilerimizde. birimiz tahterevallinin sağ kol uç tarafına, bir diğerimiz sol kol orta tarafına geldiğinde kurulur tahterevallinin dengesi. dolayısı ile çocukluktan aklımızda kalan bu faydalı bilgiyi, ilişkilerimizde de gözönünde bulunduralım.
bir tarafın sadece "seni seviyorum" gibi belki de günümüz sosyolojisinde sığlıktan geberecek kadar sığ bir kelam etmesi, bunu anlamamız için yeterliyken(hal-hareket ve tavırları ile destekler bunun) diğer tarafın "sayfalarca", "kitaplarca" anlatması gerekir nasıl da sevdiğini. çünkü dediğimiz gibi kilolarımız ve duruşlarımız birbirinden farklı en nihayetinde.
demem o ki, hayatınızdaki yeri, adı, sıfatı ne olursa olsun... bir kişi ile aranızdaki bağın kopmasını engelleyecek, sürdürülebilir kılacak yegâne şeyiniz dengedir ilişkinizdeki.
benden söylemesi...
güncel Önemli Başlıklar