bugün

Asıl adı Muhammed bin ishak olan 699-768 yılları arasında yaşamış olan islam tarihi ve siyer alimlerindendir. sirat rasullullah adlı kitabı ünlü eserlerinden biridir. fakat günümüze ulaşan hiç bir parçası yoktur, ibn hişam tarafından yüz yıllar sonra nakledildiğinden böyle bir eseri olduğu bilinmektedir.
kaybolduğu sanılırken siyer kitabı fas kütüphanesinde bulunmuş ve muhammed hamidullah tarafından neşredilmiş siyercidir.
Siyer, Muhammed ibn ishak, akabe yayınları hzrlyn: Prof. Dr. Muhammed Hamidullah

ibni ishak hakkında tarafsız bir araştırma sonucunu alıntılamakta fayda gördüm.

--spoiler--
Biraralar kamuoyunu bir hayli meşgul eden Şeytan Ayetleri, Selman Rüşdi ve Garanik Olayı ile birlikte ibn-i ishak ve El Vâkıdi gibi isimler de, adı geçen olayın aktarıcıları olmaları hasebiyle gündeme geldi. Bu isimler hakkında pek çok şey yazıldı ve söylendi. Ama nedense bu kişilerin Rical ilmi ve Cerh-Ta dil açısından durumlarına hemen hiç değinilmedi.Oysa bizce konunun net olarak anlaşılabilmesi ve sözü edilen olayı aktaranların durumlarının belirlenmesi, ancak bu açıdan yapılacak sağlıklı bir değerlendirme ile mümkün olacaktır. Ancak konuya girmeden önce bir hususa açıklık kavuşturalım; Bu yazının amacı ne Şeytan Ayetlerini tartışmak, ne de Granik Olayı nı irdelemektir. Ortaya koyacağımız husus, Cerh ve Ta dil konusunda otorite olan alimlerin, ibn-i ishak hakkında verdikleri hükümler doğrultusunda, adı geçen tarihçiye ve Siyer ine nasıl yaklaşılması gerektiğidir. (el Vâk ıdinin durumunu bir başka yazıda ele almaya çalışacağız inşaallah)

Ravilerin durumları, senet ve ilm-i rical, Hadis konusunda olduğu kadar Tarih konusunda da önemlidir. Zira bizlere kadar tarihi gerçekler olarak intikal eden olayların sıhhat derecelerini bilmenin yolu yalnızca hangi kaynakta yer aldıklarına bakmaktan değil, aynı zamanda kimler kanalıyla bize ulaştırıldığının araştırılmasından da geçmektedir. Bu açıdan, gönül isterdi ki, Garanik Olayı gündeme gelmeden çok daha önceleri, Hadis konusunda kariyer sahibi olanlarımız tarafından Rical bilgisi ve Senet ve Metin Eleştirisi konularında kamuoyu aydınlatılmış olsun ve bu konularda doyurucu çalışmalar yapılsın.

Bu hayati önemi haiz noktaya böylece parmak bastıktan sonra gelelim ibn-i ishak ın ve Siyer inin durumuna:

Hakkında Söylenenler:

Cerh ve Ta dil otoriteleri tarafından ibn-i ishak hakkında farklı şeyler söylenmiştir. Biz bunları iki grupta ele alacağız:

A- Tevsik edenler:

Hafız Zehebî: O, Muhammed bin ishak bin Yesâr el Muttalibî el Medenî dir ki Siyer sahibi (olup) siyer yazarlarının mevlası (efendisi, önderi)dır. Hz. Enes (r.a.) ı görmüş ve bu tabakadan, el Makburî ve el A rac dan pek çok şey dinlemiştir. ibn-i ishak ilim denizlerinden bir denizdi. Zeki, hafızası kuvvetli, ilim öğrenmek için çok gayret gösteren birisi olup, haberler ve nesepler konusunda söz sahibi bir allame idi. Şu be şöyle demiştir. O, hadis konusunda Emirü l mü üminîndir. ( ...) Ahmed b.Hanbel de onun hakkında: Hasenü l Hadis tir. demiştir. ibn-i ishak, doğru görüşe göre 151 yılında vefat etmiştir.[1]

El iclî: (Muhammed b. ishak ) sikadır.

ibn-i Adiyy: ibn-i ishak ın pek çok hadisini araştırdım. Ancak aralarında onun kesin olarak zayıf diye nitelendirmesine yol açan bir şeye rastlamadım.

ibn-i Medînî: Onun hadis(ler)i benim indimde sahihtir.

Şu be: Saduktur.

Ebu Zür a: (ibn-i ishak) ilim ehlinin büyüklerinin, kendisinden (rivayet) alma konusunda icma ettikleri bir kimsedir. Hadis ehli onu denemiş ve doğruluk ve hayır üzere olduğunu görmüşlerdir.

Ebu Hâtim: ( ibn-i ishak ın ) hadisi yazılır.[2]

el Bedru l Aynî: ibn-i ishak, Cumhur indinde sika (:güvenilir) bir kimsedir. ibn-i Humam, Şerh ul Hidâye (Fethu l-Kadîr) de (1/31)şöyle der: ... ibn-i ishak a gelince; gerek bizim indimizde ve gerekse muhakkik muhaddisler indinde onun sika olduğu konusunda herhangi bir şüphe söz konusu değildir ... [3]

Yine onun güvenilir olduğunu ve kendisiyle ihticac edileceğini söyleyenler arasında ibn-i Seyyidinnâs[4] ve Abdulhayy el Leknevî[5] de bulunmaktadır.

B- Ta zifedenler:

Son devrin yetiştirdiği büyük araştırmacı ve muhaddis Zâhidü l Kevserî, ehl-i tenkidden bir çoğunun ibn-i ishak ı cerh ettiğini, kendisini destekleyenlerin de, bunu, bir takım şartlar öne sürerek yaptıklarını belirtmektedir.[6] Etît hadisinin durumunu ve ravilerini incelerken Beyhakî, raviler arasında bulunan ibn-i ishak hakkında şunları söylemektedir:

Bu hadisi Muhammed b.ishak b. Yesâr, Yakup b. Utbe den münferiden rivayet etmiştir. Sahih sahipleri Buhari ve Müslim ibn-i ishak la ihticac etmemişlerdir. Müslim b. Haccâc .Muhammed b. ishak ile -sayılarının 5 olduğunu sandığım ve başkalarının rivayet ettiği- sınırlı sayıdaki hadislere istişhad da bulunmuş, keza Buhari de onu şevâhid meyanında, kendisinden rivayette bulunmaksızın zikretmiştir. Mâlik b. Enes kendisinden hoşnut değildi. Aynı şekilde Yahya b. Sa id el Kattân da kendisinden rivayette bulunmazdı. Onun hakkında Yahya b. Ma în, O, hüccet değildir. ve Ahmed b. Hanbel, Ondan şu hadisler -yani megâzi vb.- yazılır. Ancak helal ve haram (konusunda bildiren hadisler) söz konusu olduğunda şöyle birilerini -ondan daha kuvvetlilerini- isteriz. demişlerdir. (...) (Onu eleştirenler) onu, ehl-i kitaptan ve daha sonra zayıf kimselerden rivayette bulunması ve isimlerini tedlis etmesi noktasından kınamışlardır. Sika birisinden rivayette bulunur ve ondan işittiği de tebeyyün ederse, imamlardan bir cemaat, onun bu türlü rivayet(ler)inin kabul edilmesinde bir beis görmemişlerdir...

ibni Cevzî de Rü yet hadisini incelerken şöyle der: Bu hadis sahih değildir. Muhammed b. ishak bu hadisin rivayetinde teferrüd etmişdir. Mâlik ve Hişam b. Urve, ibn-i ishâk ı tekzib etmişlerdir. 8 ibn-i Humam ın yukarıda geçen ifadeleri, ibni Cevzî nin bu sözlerini red sadedindedir. Ne var ki ibn-i Humam da bu sözlerinin sonunda şöyle demektedir: ibni ishak sika ve sadûktur. Şu kadar var ki, An ane yaptığı zaman hüccet olarak kabul edilmez.

Muvaffak el Havârizmî nin Menâkıbu Ebî Hanîfe adlı eserinde, imam Ebu Yusuf un, bir süre ibn-i ishak tan siyer ve meğâzî dinlemesi üzerine imam-ı Azam ın tepki gösterdiği ve Döndüğün zaman ona Tâlût un öncüsü kimdi ve Câlut un bayrağı kimin elindeydi diye sor. dediği anlatılmaktadır. Bu olay üzerinde duran Kevserî şunları söylemektedir: ...ibn-i ishak, kendisine birçok bid at nisbet edilen bir kimsedir. Nitekim Şerhu ileli t Tirmizî adlı eserinde bunu ibn-i Receb de belirtmektedir. Dolayısıyla ibn-i ishak ın, Ebu Hanîfe indinde, kendisinden razı olunmayan biri olmasına bir engel yoktur...

iBN-i iSHAK IN SiYERi

Muhammed Hamidullah ın bu esere yazdığı mukaddimeden de anlaşılacağı üzere ibn-i ishak ın siyerini pek çok kişi rivayet etmiştir. 11 Ne ki bu raviler arasında, tekzip edilenler, hüccet olarak kabul edilmeyenler, taz if edilenler, rivayetleri terk edilenler ve hakkında ihtilaf edilenler bulunmaktadır. Meselâ, Hamidullah ın Hatib Bağdâdî den naklen, bu rivayetler arasında en üstün olduğunu söylediği rivayet sahibi Seleme b. el Fadl er Râzî, muhtelefun fih biridir ve Ebu Hâtim onun hakkında, kendisiyle ihticac edilmez. demiştir. Bu zatın ravisi olan Muhammed b. Humeyd er Râzî de pek çok tenkitçi tarafından şiddetli bir şekilde tekzip edilmiş muhtelefun fih birisidir. ibni Cerir et Taberî de Muhammed b. ishak ın rivayetlerini bu şahıs tarikiyle aktarmıştır. ibn-i ishak ın kitabını ibn-i Hişam ın kendisinden aktardığı Ziyâd b. Abdullah el Bikâ î de muhtelefun fih tir ve Nesaî tarafından taz if edilmiştir. ibn-i Medînî bu zatın rivayetlerini terketmiş ve hakkında Ebu Hâtim, Onunla ihticac edilmez. denmiştir.

Bu konuda Aliyyül Kârî de şunları söylemektedir: Megâzî ye gelince, Muhammed b.ishâk ın kitabı, bu konuda yazılanların en ünlülerindendir. (Ancak kendisi) ehl-i kitap tan nakillerde bulunurdu. 13

ibn-i ishak ın Siyer i hakkındaki sözlerimizi, Kevserînin bir değerlendirmesiyle bağlayalım: Megâzî ilminde ibn-i ishak ın, sağlam yöntemlere dayandığı pek azdır. Megâzî konusunda ibni ishak ın ilminden razı olanlar da bunu, bilinen şartlarla yapmışlardır.

Sonuç

Buraya kadar anlatılanlardan çıkan sonuş odur ki, Muhammed b. ishak ı tevsik edenlerin bulunduğu bir gerçek olmakla birlikte bunlar arasında, kendisinden hadis yazılamayacağını belirtenler de yer almaktadır. Buna karşın bu kategoride bulunanların söylediklerinin aksine, onu hüccet olarak kabul etmeyenler de azımsanacak sayıda değildir. Buharî ve Müslim in, onun hadislerini yalnızca istişhad için almaları -ve üstelik bunu da sınırlı sayıdaki hadisler için yapmaları-, ehl-i kitab dan ve zayıf kimselerden rivayette bulunması ve tedlis yapması, bütün bunların üzerine de, Siyer ini rivayet edenlerden bazılarının cerhedilmiş ve muhtelefun fih kimseler olması, ibn-i ishak a ve Siyer ine daha bir dikkatle ve hakkında söylenenleri sürekli göz önünde bulundurarak yaklaşmamızı kaçınılmaz kılmaktadır.

--------------------------------------------------------------------------------

DiPNOTLAR

[1] Zehebi, el iber ; 1/216

[2] Bu ifadeler için bkz. el icli, Tahiru s Sikat ; s.400 - Zehebi, Mizanul itidal ; 3/478 ve ibn-i Hacer, Tehzibu t Tehzib ; 9/38

[3] el Bedru l Ayni, Umdetu l Kari ; 7/27

[4] Uyunu l Eser mukaddimesi; 1/8 vd.

[5] er Ref u ve t Tekmil ; 261 vd.

[6] M. Zahidu l Kevseri, Makalat ; s.561

7 Beyhaki, el Esma ve s Sıfat ; s.418-419

8 Ebu l Ferec Abdurrahman ibnu l Cevzi, el ilelu l Mütenahiye ; 1/38

9 ibn-i Humam, a.g.e; 1/31

10 Zehebi nin Menakibu l imam Ebi Hanife sine yazdığı talik; s.59

11 Siret-i ibn-i ishak Terc. s.59
13 Aliyyül Kari, el Mevzuatu s Suğra ; s.226

12 Bütün bu rivayetler için bkz. Kevseri, Makalat ; s.561-562

14 Zehebi nin a.g. eserine yazdığı talik; s.59
--spoiler--
islam'ın ilk siyer tarihçisidir. daha doğrusu sözlü kültürden aktarımla gelen tarihi derlemiş ilk kişidir. sıkıntılı olan konu bu derleme peygamber'in vefatından tam 140 yıl sonra kaleme alınmış olması ve sözlü kültürden aktarımla geliyor olmasıdır. hicri 151'de vefat eden ve tabiin neslinin sonuncularından sayılabilecek biri olan ibn ishak'ın eseri çoğu zaman ikilemde bırakmaktadır.

islam tarihinin en sıkıntılı konusu hicri 1. asırdır. çünkü hicri 1. asırı çözersek ondan sonraki süreci anlamak daha kolaylaşacaktır. ancak 1. asırla alakalı elle tutulur veriler olmadığından bu dönem oldukça karanlıktır ve sapmanın başlangıcı bu dönemdir.

ayrıca peygamber döneminde yaşadığı iddia edilen süleym bin kays-ı hilali isimli bir tarihçiden bahsedilir fakat bu kişiye ait olduğu söylenen risaleler, mısır'da başka, bağdat'ta başka, şam'da başka içeriklere sahiptir yani tarihin bir döneminde suleym ibn kayS'ın kitabı kamu açık hale gelmiştir ve herkes kendisine rivayet isnad etmiştir.