bugün

bir hıncal uluç yazısını onaylayacağımı düşünmemiştim. iki yüzlüymüş, yalancıymış, kızı yaşındaki kızlarla çıkıyormuş...bunlar ayrı mevzular. ama bu yazıda söylenen şeyler genel olarak doğrudur. değil diyenler kendilerini evet, defne'nin eşinin yerine koysunlar bir iki dakika...nasıl? acıttı mı? acıtır...
defne ye gelince "su testisi su yolunda kirilir". kereme; kuzenin kardesine gelince "kerata". oh ne guzel dunya.
kendisiyle çelişmiştir. haklı olduğu noktalar vardır. lakin büyüklerimiz bir şey daha demiş sayın uluç, iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batıracaksın!
http://takyildiz.blogspot...luyorum-bilemezsiniz.html
ortada iki ayıp var. bun ayıpların sahiplerinden biri ''su testisi su yolunda kırılır'' cümlesinin sahibi hıncal uluç. diğeri bir çocuk annesi, barda tanıştığı adamın evinde vefat eden defne joy foster.
haklıdır. ama bir de gerçek vardır ki:
(bkz: dinime küfreden müslüman olsa)
Burada mesele yazılanların zamanlaması. Ortada tutulan bir matem var. Bazı şeylerin zamanı vardır. Fikrini söylersin ama önemli olan ne zaman söylediğin. Burada kim Hıncal Uluç, Denfe Joy Foster hakkında yazmasaydı ona "neden yazmadın?" derdi. Gündem var, hemen gündemi takip edelim. Biri hayatını kaybetmiş, hayatını. "Su testisi" örneği ne demek? Hitler öldü de arkasından mı fikrini söylüyor sanki. insan hayatlarıyla oynamamış, kimseye bir kötülüğü dokunmamış, sebebi ne olursa olsun vefat etmiş birisi... HAyır, tamam fikrin vardır, onun bunun herhangi bir kimsenin yerine kendini koyarsın, koymazsın ona da eyvallah ama zamanı mı? Acısı biraz hafiflesin be adam. Biraz dinsin. Sonra varsın olsun gündemi kaçırmış ol, gene yazarsın. Bu kadar mı koyardı sana gündemi kaçırman? Vefat mevzubahis, bu seferlik kaçsın be gündem Hıncal Uluç. Ayıptır, yazıktır, günahtır.
objektifliği falan kalmamış yazar kişisinden çıkmış yazı. küçük kuzene gelince kerata, defne joy'a gelince hovarda. bu mu yani?
uluç'un bu yazısında sorguladığı bazı noktalarda haklılık payı olsada üslubunun yeni yetme, ilgi çekmeye çalışan yazarlardan farkı yok gibi. bir yazı ancak bu kadar itici yazılabilir ancak bu kadar kırıcı olabilir. açıkçası bende merhumenin o gece o herifle ne düzeyde olunduğu bilinemeyen bir mevzunun içinde oluşunu yadırgamıştım. bunun yanı sıra defne joy bir söyleşide kocasına aşık olduğunu hatta kocası başkasıyla nişanlıyken nişanı atıp kendisiyle evlendiğini söylemişti. bu mevzu neresinden baksanız soru işareti. herşeye rağmen göz görmedikçe ihanetten söz etmek çok yanlış olur. hıncal'ın yazısı olmamış vesselam.
Defne Joy'u kırılan testi, Kerem Altan'ı kerata ilan eden , daha ceset soğumadan hesaba çekilen ve özel hayatı didimdidik didikleyen bir ülkede yaşıyoruz, hani "ölsem de kurtulsam" diye bir laf vardır ya, eger bu ülkede yasıyorsanız ölseniz de kurtulamazsanız.
hıncal uluç aslında hepimizin kendi içimizden konuştuğumuz şeyleri yazıya dökmüş. hepimiz sorduk içimizden; o adam kim? ve niye tanışır tanışmaz evine gitti ki? çünkü ölümüne anlam veremiyoruz. evet bunları hep sorduk. hak verilmeyecek hiçbir cümlesi bulunmuyor hıncal uluç'un yazısında.

amma velakin;

"ilker yasin solmaz ve 18 aylık bebeği kimse düşünmüyor" derken, "siz de onları hiç düşünmemişsiniz hıncal bey" demek istiyorum. yarın bu 18 aylık bebek büyüyecek ve annesini tanımak isteyip araştıracak, bütün bu konuşulanlar, yazılanlar bir bir önüne çıkacak. annesini keşke babasından dinlediği gibi öğrenmiş olsaydı o masum çocuk. belki bir evladın ölmüş anasına sevgisizliğini aşılamış oldunuz.

--spoiler--
ortada çok açık, çok seçik bir "ihanet" var.. hem de aşk aldatması bile değil. bir gecelik macera/ one night stand için, aldatılan bir koca ve unutulan bir bebek.
--spoiler--

şu cümleniz o çocuğu kim bilir ne hale getirecek hıncal bey.
keşke hepimiz içimizden konuşabilseydik. evet kimse o çocuğu düşünmüyor, siz dahi...
bekar bir erkeğin, evli barklı bir kadını eve atmasını eleştirmeyen bunamış birisinin haberi.

sende torunun yaşındaki kızlara asılıyordun. demek sülalece sapıksınız amk.

kodumun bunamışı.
harika bir yazıdır. hıncal uluç kimseye yalakalığını yapmadan döktürmüş yine.
Hıncal Uluç'u sonuna kadar haklı bulduğum yazıdır.
Dobra bir yazidir hic bi kimsenin yazmaya götünün yemedigi kadar. Ellerinden öperim yazaninda. Ama ben üzüldüm de bu ölüme, fakat herkes koysun bi elini vicdanina annesini de defnenin yerine koysun sonra gelin bana yok söyleydi de böyleydi diye.
tipik türk filmi sahnesi vardır,
bir yerin güzel ve dul kadınına bütün erkekler sarkar, kadın yüz vermeyince oranın tüm insanlarını toplayıp kadını taşlatırlar namussuz diye,

ben de diyorum ki, siz de keremin yerine kendinizi koyun öyle düşünün, hanginiz götürmezdiniz evinize anneymiş evliymiş diye...

yine bir taşlama hikayesi ve yine aynı "türk" filmindeki namus anlayışı...

hele de yazan kişiye de bak... az kaldı inanacağım... geç o işleri....
Her namuslu insanın aklından geçipte söyleyemediği şeyleri söyleyen yazı.
"ama böyle bir insana, öldü diye saygı duymamı kimse benden beklemesin.." cümlesinin sahibi olan yazar kişisi.

defne şu anda kendini savunamazken arkasından böyle konuşan hıncal uluç... siz de bir gün öleceksiniz. ve siz öldüğünüz zaman da size kimse saygı duymayacak, bunu bilesiniz.
hıncal uluç a bir öneri. defne nin nasıl bir insan olduğunu, o akşam neden oraya gittiğini boşver. istemiş gitmiş, canı gitmek istemiş. sevmiş ya da o an hoşlanmış. alkol de etkili olmuş. düzgün düşenememiş. kocasıyla arasında sorun varmış, başka bir erkeğe ihtiyaç duymuş. tüm bunları boşver de, sen yazında kuzenim dediğin sanem altan ın kardeşi kerem altan a şunu sor, daha doğrusu şunu sorgula. dakikalarca neden mal gibi sokakta hastane aradın? yoksa amacın ünlü olduğun için bu olayın duyulmasını istemedi mi kerem altan? öleceğini düşünmeden bu olayı böyle kolayca atlatırım diye mi düşündü. bir insanı neden ölüme götürdün diye sor bence kerem altan a. normal bir insan, biri hasta oldu mu onu kucağına alır taksiye bindirir en yakın hastaneye götürür. ama o tam tersini yaptı. tüm bunları ona sordun mu hıncal uluç. sormadın, sen kadının herhangi bir nedenle oraya gitmesinden neler çıkardın neler. bu seni hiç ilgilendirmez. hayat onun hayatı. ama yanındaki adamın yaptığı herkesi ilgilendirir. çünkü belki de kurtulacak birinin ölümüne neden oldu. cinayete alet oldu. ihmali var hıncal uluç ihmali var. bunu sordun mu kerem altan a.
abartılacak kadar büyük bir sorun yaratacak cinsten bir yazı değildir.
bu yazıdan da anlaşıldığı gibi asıl ölen defne joy foster değil hıncal uluç'un beynidir.
haksız da sayılmaz denecek yazıdır. tabiki genç bir kadının ölümüne de üzülmemek elde değil fakat siz değil misiniz namusu bacak arasında arayan? bu toplum değil mi parkta sevgilisiyle öpüştü diye meydan dayağı atan? bu toplum değil mi mini etek giyen kadınlar tacize uğramaya mahkumdur mantığı güden? Ne oldu da birden hepiniz melek oldunuz da 18 aylık bebeğini bırakıp başka evlerde sabahlayabilecekken ölen bir kadın içn vah vah tüh tüh diyorsunuz?
(bkz: bu ne perhiz bu ne lahana turşusu)
bu yazısında ne kadar haklı olursa olsun, haddini aşmıştır, terbiyesizlik yapmıştır. bu terbiyesizlik okuradır, okumayanadır, hepimizedir. tipik hıncal küstahlığıdır.

hatta yeni bir bkz (bkz: tipik hıncal küstahlığı)
bir nevi kendisinden bekleneni yapmıştır aslında. bu saatten sonra da ne kimseden saygı beklesin ne de duayen gazetecilikten falan dem vursun. saçmalığını bu kadar açık edebildiği için oturup haline yansın, hoş yanmaz ama. yeni çıtırlar bulup ünlü etsin ya da. ne de olsa ahlak eğitimi de vermeye başladı artık, bilinçlendirir onları da.
benmerkezcilikten kurtulamamış bir yazıdır. işin aslını, onun iç dünyasını bilmeden miş, muşlarla hareket etmiştir.
yazıyı falan bi kenara bırakalım o durumdan kurtulsaydı defne joy foster ve şu anda sapasağlam olsaydı hıncal uluça şu anda yüklenenler aynen onun söylediklerini söylüyor olacaklardı. eminim bundan. adım kadar eminim. hiç kusura bakmasınlar.
güncel Önemli Başlıklar