bugün

peygamberin inananlarına örnek olduğu davranışıdır.

hz. muhammed s.a.v namaz kılma işinden o kadar çok manevi haz alıyormuş ki ayakları takunyaya girmeyecek kadar şişiyormuş. sonra bi sıcak su tedavisiyle bu sorunu hallediyormuş.

işte iman böle yapılmalı sevgili arkadaşım. hakkını ver.

"Hz. Aişe, Hz. Peygamberin ibadet hayatı hususunda bize şu bilgileri aktarmaktadır: Hz. Peygamberin geceleri ayakları şişinceye kadar ayakta durup ibadet ettiği olurdu.
Ramazan`ın son on günü gelince Hz. Peygamber geceleri ibadetle geçirir, ailesini uyandırır, kendisini ibadete verir, başka bir işe bakmazdı. Özellikle her sene Ramazan ayını itikatla münzevî olarak geçirmeye dikkat eder, dünyevî işlerle ilgilerini keser, zikir ve ibadet ederdi.
Gece kalkıp namaz kılmak (teheccüd) zaten onun için farz namazlardan biriydi. Bu örnekler incelendiğinde Hz. Peygamberin Rabbi ile ilişkileri hususunda son derece hassas davrandığı; ibadetler esnasında duygusal bir yoğunluk ve coşkunluk yaşadığı anlaşılmaktadır. Resulüllah günlük meşgalelerinin haricinde Rabbine sevgi ve şükrünü sunmak için çok özel bir vakit ayırır; o bu ibadet esnasında dünyanın ve ahiretin süflî arzularını terk ederek sadece Rabbiyle beraber olmaya özen gösterirdi." alıntıdır.
farkında olmanın tam anlamıdır.
açlıktan ölene kadar oruç tutmaktan iyi olandır.

(bkz: vur dedik öldürdün)
sevgilimin,
"islamın yaşanışı çok değişti çoook. bir de enformasyona ihtiyaç yok diyorlar. külahıma anlatsınlar azizim. bak insan ayaklarının altı şişene kadar namaz kılmaya hevesli. şimdiki gençler alkol, sigara, zina.. of of. içimde daraldı. likor*" sözüyle yorumladığı güzel olay.
tüm peygamberler sarhoştur, tüm müslümanlar sarhoştur,
tüm inananlar sarhoştur, sarhoş olmalıdırlar.

peki ben ne mi diyorum, susuyorum. üstadım bernard shaw konuşuyor;
"bir dindarın bir şüpheciye göre daha mutlu olmasının,
sarhoş bir kişinin ayık bir kişiye göre daha mutlu olmasından farkı yoktur."

bugün, günü yaşamamak için onlarca olay yaratılmış durumda.
gününü bitirebilmek için aklını oyaladığın binlerce çeşit aktivite var.
işte namazda bunlardan sadece bir tanesi.

ben aklımı uyuşturmak için arkadaşa ihtiyaç duymam, yalnızlığımı örtmek için.
bir başkası hayatını işine adar, bir başkası sevgiye, diğeri sanata...
hepsi bir 'ibadettir' aslında.

alkol gibi, uyuşturur insan aklını.
ve ölüm geldiğinde, huzurla ölmeni sağlar,
her insan ölmek için yaşar,
ama herkes, ölümden kaçar.
hayat öyle acımasızdır ki, kimse elinden canlı olarak kurtulamaz.
işte bu acı gerçek karşısında, ölüme kürek çekerken,
insan namaz kılmalı, allah'a inanmalı, alkol içmeli, sevmeli ve ölümü unutmalıdır.

bense bu ara yolları kullanarak uyuşturmam aklımı,
yaşamak acıysa, ve "acı nedir?" sorusu cevapsızsa, sükut eder beklerim ölümü.
yaşam yaşamaya değmeyecek kadar hakir,
yaşamaya çalışanlar da bir o kadar acizdir.
Üstad Bernard Shaw un aklının ermeyeceği ibadet. Müslümanın ibadetini gayrimüslimin yorumuyla açıklamak abesle iştigaldir.
Herşeyi yaratan, can veren, herşeyi bilen.. gibi devam eden sıfatlarla yüceltilen 'allah' ın dünya gezegenindeki bir kısım kişinin bir kumaş parçası üstünde çeşitli hareketler yapması ve bunu yaparken arapça cümleleri tekrar etmesi ne kadar mantıklıdır? sorusunu sorduran cümle.

Madem tek, mutlak, vb mükemmel sıfatlara sahip 'allah' , neden sizden çeşitli aktiviteler yapmanızı istesin ki? Eline ne geçecek? Zaten sahip olmadığı ne var? gibi sorularla devam da edilebilir.
Allah'a ibadet ederken Allahın 'bahşettiği' * vücuda zarar verme çelişkisidir.Tebrikler islam mantığı, her an şaşırtıyorsun.
götü bokluların heves almaya çalıştığı gerçek.

şöyle diyordu adam: ayakları şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.

be hey dirzi sen bu hayatta hiç bir işi, yani ibadeti geçelim herhangi bir işi, uykundan vazgeçecek kadar önemsemedin. çünkü önemli biri değilsin.

çünkü sen kıçını devirip ahkam kesersin, herhangi bir sorumluluğu yüklenemezsin bu hayatta.
bazı bazı kafa karıştıran bir olaydır.

şimdi islam dini kişinin kendisine madden ve manen zarar vermesini kat-i şekilde günah olarak belirtmiştir. acaba diyorum hz. muhammed öle yaptıktan sonra mı geldi bu bilgiyi içeren ayet? yoksa hatasız kul olmaz sözünün bir örneğimi oldu peygamber. hms..
doğru olup olmadığını bilmemekle beraber,çile insanıyla bir insanın çilesi arasındaki ayırdı yapamama problemi yaşamaktayım.gönüllülük,bağlılık falan filan da deyip geçmek gibi bir kolay tarafı da var.sevdiği kız için sabahlara kadar ağlayıp sızlayıp berduş olana kadar içmek de bir çiledir,sevdiği rabbi için vücudu zarar görünceye kadar ibadet etmek de..ikisinin arasındaki fark ikincisinin sonsuz olduğuna dair kati inançtır.bu süregenlik farkı da çekilen ızdıraplar arasındaki seviye farkını rahatlıkla ortaya koyar.fakat ibadet gibi muazzam bir olayı kendisine ibadet edilenin istemsel acziyetine bağlayan insan henüz meselenin özünden bir kaç km uzaktadır.yarattığına inanılan şey ya da kişiye intisabı ifade eden eylemler olmasaydı yaratıcı ile yaratılan arasında nasıl bir ilişki olurdu?

bunlardan da ziyade sevgili uğruna delinen dağları,aşılan çölleri ağzında ping pong topu varmış gibi dinleyen birinin başlığa hayret etmesi, başlıkta vurgulanmak istenen şeyden daha tuhaftır..

unutulmaması ve gözden kaçırılamsı gereken,fakire yardım etmenin bir ihtiyaç değil keyfiyet meselesi olduğudur.keyfiyeti,keyif çatmak olarak anlayanlara tavsiyem modemlerinin bağlantı kablolarını çıkarıp tekrar takmaları olacaktır.
buna karşılık biz ümmetinin de gözleri şişene kadar uyuması hadisesi vardır ki....
olsa olsa mubalağadır, kendine bu kadar zarar vermeye gerek yoktur, allahın emanet ettiği cana eziyet edilemez.
"bir deli kuyuya taş atmış, bin akıllı çıkaramamış" sözleriyle anlamını bulan, genellikle "alık" avlamak için kullanılan iddia.

Bu iddiaya yalandır demiyorum.

iddiayı kullanan tinetsizin, ne amaçla kullandığını bilin istiyorum.