dinginliğin en vazgeçilmez halidir.
sevgilinin kollarında saklıdır bazen, pozitif bi duygudur.
kimi zaman yalnız kalmak huzur verebilir insana, kimi zaman da deniz kenarında uzun bir yürüyüş sayesinde içiniz huzur dolabilir. huzur vişne bahçesinde vişne toplayan çoçuğun topladığı vişnelerin kızıllığında saklıdır; ama baki olan bu hayatın döngüsel kıvrımlarıdır, huzur değil...
huzur alışveriş mağazasında satılsa da kredi kartına on taksitle alabilseydik dediğimiz.
(bkz: eski sevgiliye verilebilecek en guzel hediye)
Ahmet Hamdi Tanpınar' ın 1949 da basılmış olan romanı. Her aşkın bir ızdırap ve çilesi bazen insana mutluluk; bazen de mutsuzluk verir.Dört bölümden oluşan kitabın her bölümü, öykünün dört kahramanının, ihsan, Nuran, Suat ve Mümtaz'ın adlarıyla verilir. Ancak, romanın ana karakteri Mümtaz'dır. Yazar, diğer üç karakteri de Mümtaz'la olan ilişkileri çerçevesinde tanıtmaktadır. Birinci dönem Türk romanında mekan Doğu-Batı değerlerini temsil etmek bakımından bir anlam taşıyor ve kent ikiye ayrılıyor. istanbul tarafının mahalleleri Osmanlı-islam geleneklerinin, göreneklerinin değerlerinin yaşadığı semtler.... Beyoğlu tarafı ise kentin Batılılaşmış öteki yarısı. Oturulan mekan olarak konak ve apartman Doğu-Batı karşıtlığının simgesi. ilk dönem yazarları arasında, Doğu-Batı karşıtlığı ve kimlik sorununu, istanbul'un farklı semtlerini karşı karşı getirerek işlemektedir.
Herkesin yakalamaya çalıştığı, bulduğunu sandığı anda aslında hala aynı mesafede olduğunu farkettiği ulaşılmaz olan,ütopya.
(bkz: #4759213)
geriye yaslandığında sırtındaki tatlı soğuktur. karşıya ümitle bakılır.
Hasretle beklenen, duyguların şahı.
bir huzursuzluk romanı.
Mümtaz'ın Nuran'a karşı duymuş olduğu aşkı konu edinen bir ahmet hamdi tanpınar eseridir.
güzel uykuların gizli öznesi.
geldiğinde gitmemesi için yapılanların bile kaçırabildiği, sahip olması zor olan.
daha saatler öncesinde yanıbaşınızdayken bir anda kaybedilecek kadar tuhaf bir histir. anında adamı satar, çeker gider. gelmesini beklerseniz, hatta çoğu zaman da çok beklersiniz. aslında o kadar beklenmesine rağmen öyle aman aman da bir şey değildir. yani bulmak öyle çok üstün başarılar gerektirmez aslında. başını duvar yerine bir omza koymak, uyurken elin boşluğa değil bir tene değmesi, en küçüğünden bir çiçeği koklarken bile bir tenin kokusunu anıyor ve derinden hissedebiliyorsanız huzuru bir nebze de bulmuş sayılırsınız.
sevgilinin kollarında uyumaktır huzur, içine çektiğin kokusuyla mest olmaktır, şarabını içerken derin sohbet etmektir, hastayken ellerinle doyurmaktır, göz yaşı dökerken öpmektir yanaklarından, kavga ederken sakin olabilmektir, huzur onun gülümsemesindedir.
bir şarkıdır bazen.

http://tinyurl.com/quypku
değeri kaybedilince anlaşılan ekmek gibi, su gibi bişeydir.
şehir hayatında bulunması zor bir şey,insanlar sırf huzur bulmak için bulundukları yerden yüzlerce kilometre uzağa gidiyor.
mutsuzluk değildir ama mutluluğun yoğun heyecanı da değildir. yere paralel, havada yatar pozisyonda durabilmek gibidır. nötr, kıpırtısız, heyecansız.
hasretle anılan ümitle aranılandır...
az rastlanandır. çok rastlanan için ise; (bkz: huzursuzluk)
zenginlik budur.
aşık olan insanın yanına nadir uğrayan bir şey.
öss sonrası.