bugün

türkiye'de birçok çevreden siyasetin temiz ve dürüst kişiler tarafından yapılması gerektiği yönünde açıklamalar yapılırken. hükümetin iktidara gelmesinin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen dokunulmazlıkları kaldırmama sebeberidir.

- birçok siyasetçinin suça bulaşmış olması

- siyasete girerken suç işlesem dahi dokunulmazlık kalkanım var görüşü.
o zaman ihalelere fesat karıştıtırsanız yaptığınız her yolsuzluktan sonra solugu mahkemede alırsınız rahat rahat çalamazsınız halihazırdaki başbakan için bile mahkemede bekleyen dosya varsa varın geri kalanını siz düşünün.
kimilerinin oğullarına aldıkları seksen metrelik "gemicik"lerin paralarını nereden bulduklarının hesabının yargı tarafından sorulacağı korkusudur.
Tüm hükümetin baştan aşağı hapse girmesine sebep olacağındandır.
(bkz: mıdır)
" yargıya güvenmiyoruz o yüzden dokunulmazlıkları kaldırmıyoruz " sözü komik duruma düşmektir.

kendi işine gelmediği zaman yargıyı karalamaktır.
şuan ki hükümetin bundan 6 yıl önce seçim zamanında dokunulmazlık ve türban namus sözümüz demişti. türbanı çözmeye çalıştılar(!) başımıza gelenler ortada heralde olanları gördükten sonra dokunulmazlık konusuna girmeyi bile düşünmüyorlardır. zaten hapishanelerde yerimiz yok cezaevinde yatanlar zor şartlar altında kalıyor birde şuanda 280 milletvekilinin vekilliği düştüğü takdirde hakkında tutuklama kararı çıkacağından heralde böyle bişey yapmak istemiyorlar. yeterli çoğunluk var zaten belkide bir dönem daha vekil olup kendileri için bir genel af çıkarabilirler. kimse yok öyle bişey olamaz demesin şöyle biraz 6 - 7 sene önceye gidin bakalım neler olmuş.
yoktur; hükümet nedense seçilmiş olan kendisinin dokunulmazlığını atanmış olanlarınkiyle kıyaslamaktadır ancak atanmış olanın dokunulmazlığa sahip olması gayet doğaldır, zira onlar sistemin içinden geldiklerinden ve devlete doğrudan hizmetle yükümlü olduklarından dokunulmazlıkları oluşu gayet doğaldır.

ancak sen politikacısın; sonuçta bu gönüllü bir iş ve herkes orada pragmatik bir sebepten dolayı bulunuyor, yani etek öpen tipleri saymazsak kimseye ben bu millete aşığım ondan buradayım masallarını yediremezsin, o dokunulmazlığı da alır uygun bir yere postalarsın...
(bkz: kayıp trilyon davası)
(bkz: Suçluların yönettiği bir ülkede yaşamak)
hükümetten nemalanan belli bir kitleyi sıkıntıya sokması nedeniyle.
hapis korkusu. (bkz: kayıp trilyon davası)
dokunulmazlık milletvekilleri için gerekli olmasaydı anayasaya koyulmazdı. kafası esen savcı milletvekiline dava açarsa yargı zaten müdahale ettiği yasamaya tamamen el atmış olur. kuvvetler ayrılığı her ne kadar sözkonusu olsa da, yasama diğerlerinden bir adım öndedir, ve halk iradesinin tecelli ettiği ilk yerdir. dolayısıyla diğer kuvvetlerin işleyişini de kanunlar ile o belirler. bu açıdan yasama organı üyelerinin anayasa ve yasa da belirtilen husularda dokunulmazlığı olması çok doğaldır.
seçim meydanlarında verdiği sözü unutup halk tabiriyle dönek olmasına delallettir.
dokunulmazlık gibi bir güçten kimsenin kolay kolay vazgecemeyeceğini bildiğimiz halde hala bunu bu meclisin kaldrımasını beklediğimiz durumdur.
hatırlarım, bülent ecevit başbakan iken şu andaki hükümet kadrolarının büyük kısmı bu konuda derin eleştiri yapıyordu. hatta 2002 seçimlerinde şimdiki başbakanın duble yollardan sonra propagandasını yaptığı en önemli ve umut vaad eden konulardan biriydi. yalnız aradan geçen 7 yıla yakın zamana baktığımızda bu umutlarımız hep boşa çıktı.
artık siyasette şeffaflık istiyoruz söylemi, 2001 krizi ve sonrasında iyice alevlenmişti. heralde bunu da seçim propagandası olarak kullandı. şimdi ise duymamazlıktan geliniyor.