Ayşe Arman'ın yazılarından bir parça.
Elele dergisi için yazmış;

BEN şanslı değilim de kim şanslı?

Her ay hoşuma giden bir erkekle Elele’ye röportaj yapıyorum.

Birlikte fotoğraflar çektiriyorum.

Normalde olmayacağım kadar yakın oluyorum.

Sarılıyorum filan.

Röportaj flörtü yani!

Tehlikesiz ama heyecan verici ve çok eğlenceli.

Aslında hepimizin ihtiyacı var böyle şeylere.

Zararsız flörtlere.

Ama tabii her zamanki gibi sevgilimden onay alıyorum, “Bu olur mu, olmaz mı, bir de sen bak fotoğraflara” diyorum. Bir gün veto yersem, “hoşuma giden erkekler koleksiyonum” yarım kalacak, ama şimdilik devam.

Müthiş gözü olan bir adamla çalışıyorum: Cem Talu.

Bir kenara yazın, o bu ülkenin Annie Leibovitz’i olacak.

Fotoğraf doktorası yapmış bir adam, ama mesele eğitim ya da teknik değil: 1- Yaptığı işi çok seviyor. 2- insanlarla sıcak ilişki kurabiliyor.

Ben fotoğraf çekilecek yere geldiğimde Barış Falay’ı Sean Penn olarak buluyorum mesela. Birlikte bir oyun kurmuşlar; Cem, Barış’ı Sean Penn olduğuna inandırmış. Sırrı bu, oyunu kuruyor, içine insanları yerleştiriyor.

Ben mesela bu ay Teoman’ın sapık hayranıydım!

Bu arada meğer Teoman’ın bir sürü sapık hayranı varmış, öğrenmiş oldum.

Teoman derin bir adam, o yüzden güzel röportaj oldu, içime sindi.

Huzurlarınızdan ayrılmadan, Teoman’ın evinde striptiz borusu varmış, bana ilginç geldi, “Gümüş renkli olanı iyi olmuyor, yaptıracaksan pirinç olanından yaptır” dedi.

Bu arada duyduğum dedikodunun doğru olup olmadığını sordum.

“iki bavul seks oyuncağın varmış, öyle mi” dedim.

Cevabı Elele’de...
aşiretimin kraliçesi döktürmüş gene.
Aslında hepimizin ihtiyacı var böyle şeylere.

Zararsız flörtlere

tuttuğum sözdür. *
ah o kolleksiyonda bende olsaydım.
(bkz: e o da güzel)
toplum baskısını takmayan,özgür,uçuk,idolüm olan bir kadındır ayşe arman.

Zorla sınırları iyice be kadın.