bugün

insanın anlık olarak yaşadığı tüm acılardır. herhangi bir şeyin acı vermesinin büyük nedenlerinden biri de bilinçaltına gönderdiği bu acı sürekli böyle devam edecek bilincidir. ama bir an gelip o acının hafiflediğini görünce biteceğini anlarsın ve acının geçtiğini görürsün. *
(bkz: aşk acısı)
bazen gercekten gecmez. sadece evladini kaybeden bir anneyi dusunun derim.
ölüm acısı.
- üniversite yıllarındaki öğrencilik stresleri. bitmez denir ama geçer elbet.

- askerlik sitresinin verdiği dayanılmaz acı, bitmez denilir ama biter genelde.
ayak serçe parmağını sehpa'nın kenarına vurursun ya...
kırmızı biber geçmiyorda tuvalette devam ediyor.
yarın erken kalkacağını bilirsin işte durum o.
karın ağrısı. bir de mide bulantısı yapıyorsa combo. sabah olmaz.
malum acımız...
kalp acısı.
anne baba ve kardeşleri kaybetmenin acısı zannımca. düşüncesi bile insanı sarsıyor.
ask acisi.

vazgecmek bu kadar kolay olsaydi, bu ciglik bu kadar ic acitmazdi.
ayrılık acısı.

hiç geçmeyecek sanırsın..

aşk bir alevdir, sonra kora, sonra da küle dönüşüverir.

küller uzun zaman sıcaklığını korusa da soğumaya, rüzgara karışarak savrulup yokolmaya mahkumdur.

ee boşuna dememiş ahmet kaya;

" ne sen leylasın , ne de ben mecnun"

saygılar...
Kulak ağrısı.
Sehpa köşesine vurulan serçe parmak acısı.

Aşk acısı da neymiş!
ilk sevgiliden ayrılan ergen acısı.
aşk acısı diyenler ölüm acısını tatmamışlar galiba. annemi anneannem vefat ettiğinde gördüm ben. ne hale geldiğini, nasıl üzüldüğünü. üzerinden zaman geçmesine rağmen hala içinin acıdığını gördüm. özellikle anneyi kaybedince acısı farklı oluyormuş.
yoktur.