bugün

öyle bir his mi var? korkudur o. ama yersiz. ortalık insan kaynıyor efendim.
Evlenmeye kime niyet etsen bir havalar bir tafralar. Zaten çok seçici ve zor karar veren biriyim. Evde kalın emi!
Hayat değişken ama bana böyle geliyor.

Yaşıtlarımın da çocuğu var ve çok çirkinler. Hayır hiç merak etmiyorum ama instagramda her gün görüyorum.
ne güzel işte.

(bkz: mgtow)
bende öyle hissediyorum. evlensem mutlu olacağımı hissedeceğimi zannederim ama öyle olmaz kesin. kolay değil, düşünsene bir ömür boyu hayat olayında anlaşabileceğin şeylerin daha çok olması gereken bir eş olması.
Bunun duygusal tarafını bir tarafa alalım, artık ekonomik anlamda hayalleri gerçekleştirmek için şartları zorlamak gerekiyor.
Evde kalma korkusuyla yüz yüze gelindiğinde hissedilen durumdur.
maddiyat yüzünden bu his var sürekli ben de .yani işsiz kalsam eve kim bakacak is bu beni korkutuyor.
his kısmının geçip gerçekliğini kabul ettiğimiz durumdur. nasipte ne varsa o oluyor ne eksik ne fazla.
23 yaşındayım evlenmeyi düşünmüyorum.

üstadında fediği gibi evlenmek haklarınızı ikiye bölmektir.
tatmin edici ve rahatlatıcı bir his.
evlenemeyecek değil de ruh eşini bulamayacak gibi hissediyorum. ablanın biri 30 olunca işin zorlaşır seçici olursun demişti haklıymış.

son zamanlarda dikkatimi çeken bir durum kızlarda böyle bir korku var heralde , konuştuğum sohbet ettiğim kızların çoğu damat adayı gibi görüyorlar. mesela bir kıza selam de hemen yaşın kaç, sevgilin var mı evlimisin, ne iş yapıyorsun, askerliğini yaptın mı, çocuğun var mı vb. sorular yöneltiyor. baktılar sadece sohbet ediyorsun bozuluyorlar, trip, surat asma felan.

insan selam verir , günaydın der , kolay gelsin , iyi çalışmalar diyebilir bunlar medeni davranışlar ama bazı kızlar yürümek olarak algılayıp kendi kendine gelin güvey olup sonra bozuluyorlar.

zaten artık sohbet muhabbet felan etmiyorum yanlış anlaşılıp sonra karşı tarafın hayal kırıklığına uğraması gözlerinin içinin gülerken birden hüzne boğulması benide derinden üzüyor.
Bir kişi var, olursa olur o olur olmazsa çokta sikimde değil evlenmek.

Zaten her işimi hallediyorum ben.
29 yaşına girdiğimde bende de böyle bi his oluşmaya başladı. 1 sene sonra evlendim.
sürekli içimde var olan his. bir kere içimde evlenmeye dair bir his yok onu zamanında çoktan kaybettim gibi.
ne yapalım bekarlığın dibine dibine vurmaya devam.
"Ölüm değilse bizi ayıran
Yazık olmuş, hata yapmışız."

Aslında bu şiir dizeleri özetliyor durumu, temelde tam olarak böyle düşünen, bu fikri şiar edinmiş biriyle karşılaşmadığım için galiba bir şeylere başlayamadım hayatımda hiçbir zaman çünkü kendi karakterimde birisine tesadüf edemedim şu ana kadarki yaşamımda. ama bu asla benim seçimim değildi, böyle olmasını ben istemedim. Aslında gerçek bir sevda yaşayabilmeye dair umudu kalmamış insanların içinde devamlı olarak büyür bu hissiyat, hiç evlenemeyecekmişsin ve ölene kadar yalnız olacakmışsın gibi gelir insana, bu ağır bir duygudur aslında düşünmek bile ruha baskı uygulamaya başlar bir yandan da gitgide kanıksamışsındır bu yalnızlığı. Nereden baksan bir geç kalmışlık duygusu, yakın gelecekte içindeki büyük boşlukların dolacağına dair ümidin de kalmamıştır artık.
Zaten şimdiye kadarki hayatında sevgililiğe dair bir şeyler yaşamamış, hiç kimseyle yan yana oturmamış yan yana bile yürümemiş, kimse ile elleri kavuşmamış birisinin bu tür şeylere olan inancı belli bir yaştan sonra artık yok seviyesine inmeye başlıyor, hayat boyu hep tek başına devam edecekmişsin hissi oluşuyor artık içten içe. çünkü gerçekten de kendin gibi birine denk gelebilmek evrenin en zor rastlantılarından biriymiş şu fani Dünya da, insan bunu ne kadar yoğun ne kadar derinden istese bile. uzun uzun yıllar beklemişsindir o tek kişinin birden çıkagelmesini, o tek kişiyle hakiki bir gönül olayı yaşayabilmeyi, tüm bedeninle tüm ruhunla sadece bir kişiye ait olabilmeyi yıllar yılı beklemiş ve umut etmişsindir, fakat talih odur ki milyonlarca insan arasından senin yüreğine denk, tıpkı sen gibi gerçek bir sevda yaşamak isteyen yakın ruhlu biri asla denk gelmemiş ve çağ seni yalnızlığa mahkum bırakmıştır.

"Yan yanaydık ve şehir böyle mucize görmemişti."

işte sırf bu muhteşem cümleyi yaşayabilmek için yıllar boyu o doğru insanla karşılaşmayı bekledim, ne var ki şimdiye dek içinde bulunduğum tüm ortamlar, tüm o kalabalıklar benle en ufak bir benzerliği olmayan canlı hayaletleri andırıyordu adeta, tersine hiçbir zaman rastlayamadım. bana hayatımın en büyük duygusunu yaşatabilecek birine rastlamayı, onda her yönümle kendimi bulabilmeyi umut ettim uzun yıllarca. ve şimdi anlıyorum ki bu sadece boşa beklenmiş bir hayalden öte değil, varılması imkansıza yakın bir hedef, çünkü bu dünya da benim karakterimde birisi yok benim herhangi bir kadın biçiminde karşılığım yok. olsa bile ya benden önce başka bir çağda yaşayıp öldü ya henüz dünya ya gelmedi ya da aslında hayatta fakat ben nerede olduğunu bilmiyorum, dahası ne zaman gelecek, ben dünya dan göçüp toprağa karışmadan önce çıkacak mı çıkmayacak mı onu da bilmiyorum. Belki de ben umutları yırtık cebime koyup, gerçek olmayacak bir hayalin peşinden gitmişim ondan bu tükenmişlik, vazgeçmişlik. Düşünüyorum da, bu çağ tek bir insana ait olmayı isteyen, orjinal, sahici, ruhu gelişkin kadınların çağı değildir belki de, her ne kadar ben şimdiye dek bu fikri kabul etmek istemeyip iyimser düşüncelerle bakmış olsam da onlarda öyle değerli, öyle derin bir karakter yoktur belki de, boşuna beklemişimdir bunca sene. Bu ihtimal artık kafamda daha ağır basmaya başladı çünkü farklı olanı hiç göremedim şimdiye kadar koskoca şehirde bile. Tüm yönleriyle nereden baksan bir yozlaşmışlık, bir güvensizlik bir dengesizlik çağı. derinden sevmenin ne anlama geldiğini bilmeyenlerin, günü gününü tutmayanların, sadakatsizliğin ve sahteliğin rekor kırdığı bir devir. Böylelerinin arasında ruhen yalnız kalmak onurlu ve orjinal bir insan olmamıza işaret ediyordur belki de.
Neyse. Ölümlü dünya. inşallah herkes belli bir yaşı geçmeden, geç olmadan evvel dengine rastlar ve hak ettiği hatıraları, içine dert olmuş eksiklikleri dolu dolu yaşayarak öyle gider bu dünya dan toprağın altına.
gibi yok bende.