bugün

Götüne damacana sok işte onun bir kaç katı kalbinde.
ilk evresinde aklına ilk gelenler arasında +18 olmaması durumu.
gece yastığın altına dişini koyiyorsun sabah uyandığında hediye olmuş . o an yaşadığın duygularına yakın bir bir duygu
Benim aşık olma konusunda kişisel bir kriterim var . Ben hayatımda ne zaman bir kızın kıyafetlerini sevdiyesem o zaman ona aşık olmuş oldugumu fark ediyorum.

Hani bu giyim tarzı veya dekolte falan mevzusu değil.

Bir insanın giydiği sweat shirt size kutsal bir nesne gibi gelmeye başlıyor.
Hiç tanımadığın, belki adını bile bilmediğin birine her şeyini duygularını emanet ediyorsun. O bunlara iyi mi bakar kötü mü bakar düşünmüyorsun. Belki kıracak belki yerle bir edecek emanet ettiğin şeyleri ama ediyorsun işte. Karşılığında aldığın tek şey kimi zaman şairin dediği gibi 'seni sevmek saadeti' kimi zaman da bitmek bilmeyen kendine karşı duyduğun öfke.
hiç kör olmamış birisine körlüğü, hiç sağır olmamış birisine sağırlığı anlatmak gibidir. sözün özü aşk, anlatılmaz yaşanır.
basit olucak ama anlatamazsınız. çünkü herzaman mantıksal hareket eder sevmek için mantik gerekmicegini anlatamazsın. olay bundan ibaret. taki başına gelene kadar.
Bok var.
Cok sanslisin arkadas.

Boyle devam.
yıldız tilbe tipi duygu dengesizliğidir.

görsel
Aşk sıkıntı. Böyle devam et sakın olma. Sevginin kıymetini bilen çok az.
Gözleri görmeyen birisine, gökkuşağını anlatmak gibidir...
(bkz: güzel çocuklarımız olur denilen kişi)
böyle çok yorgun ve aç bir haldesin yalnız yaşıyorsun ve sana yemek yapacak kimse yok evde ama bi eve geliyorsun annen sana sürpriz yapmış sen yokken bir sürü güzel yemekler yapmış işte aşk öyle bir mutluluk.

edit: aşk=yemek benim için niye eksilediniz ki?
Ayak serçe parmağını sehpanın köşesine vurmak kadar acı..
Çok karanlık bir gecenin ardından, güneş tam doğacakken, tekrar batması.

Veyahut, ışıl ışıl bir günün ardından, güneş tam batacakken, tekrar doğması.
Aşk titanikte rose u bekleyen Jack gibidir gelmeden ona ne sürprizler yapılacağını planlamaktır.
durduk yere samsunluları sevmeye başlıyorsun. sırf o samsunlu diye.
Gün doğmadan uyandığınızda bir sis görürsünüz ya. Kısa bir süre orada durur, sonra birden yok olur gider. Aşk gerçekliğin ilk ışığında kaybolup gidecek bir sistir.

Charles Bukowski.

Daha iyi bir tanımı bugüne kadar okumadım.
Ortamda çıt çıkmazken sadece senin duyduğun bir davul sesi.
Niye anlatıyorsunuz ki boş boş. Böyle boş bir konu için o kadar entry girilmesine şaşıyorum hatta. Yazılanlar farklı şeyler olsa içim yanmayacak. Klişe duvar yazılarını geçmiyor yüzde doksan dokuzu.

Onun yerine gidin bir şiir okuyun, bir şarkı söyleyin. Yararlı bir şeyler yazın. Hatta yararlı olmasına bile gerek yok. Eğlenceli bir şeyler yazın. Espri yapın, boş muhabbet yapın. Ama buraya gelip de ne komik, ne kimseye bir şey katmayan ve aşkın değerini de düşüren, onu ayaklar altına alan sözler yazmayın.
Olmayın arkadaşlar sonra bir şekilde bitince. Derinizi soysalar o kadar acı vermez.
Fuzuli anlatmış zaten:

ilm kesbiyle paye-i rıfat
Arzu-ı muhal imiş ancak
Aşk imiş her ne var âlemde
Ilm bir kıyl ü kal imiş ancak.
Onu düşünürken mastürbasyon yapamıyorsun.
bilen söylemez, söyleyen bilmez. o yüzden ne sen sor, ne ben söyleyeyim.