bugün

savaşın doğası ve 1945 yılı yazındaki mevcut stratejik durum hakkında hiç birşey bilmeyen cahiller tarafından "katliam, insanlık suçu, savaş suçu, soykırım" diye nitelendirilen olaydır.

şimdi baştan peşinen söyleyeyim, ikinci dünya savaşı sırasında japonya'da hakim olan ve shumei okawa, seigo nakano, sadao araki gibi büyük teorisyenlerin kurduğu japon faşizminin(kokka shugi) ve kokutai bilincinin destekçilerinden biriyimdir. japonya kendi yaşam sahası ve milletinin onurlu geleceği için haklı bir ölüm kalım mücadelesine girmiş ancak devasa anglo-amerikan askeri endüstrisi ve jeopolitik yönden elverişsiz konumu nedeniyle bu mücadeleden mağlup çıkmıştır.

savaş dönemi showa japonyası'na karşı olan tüm sempatime rağmen, abd tarafından japon şehirlerine atom bombası atılmasında hiç bir etik veya insani bir kusur görememekteyim. amerika tamamen savaşın gerektirdiği şekilde hareket etmiş, her iki taraftan milyonlarca asker ve milyonlarca japon sivilin ölmesini engellemek için bu iki şehrin halkını feda etmiştir. feda da etmemiştir aslında. zira bunun adı topyekun savaştır.

şimdi, öncelikle o zamanki stratejik duruma bakalım. japonya'ya karşı adadan adaya savaşarak gelen abd ordusu sonunda ana japon adalarına kadar dayanmıştır. japonlar, verdikleri korkunç kayıplara rağmen, milli şeref anlayışlarındaki hassasiyetten ötürü teslim olmayı reddetmektedirler. abd'nin elinde tek bir çare vardır: japonya'yı istila etmek.

downfall operasyonu bu amaçla planlanmıştır ve bu amaçla okinawa adası bir harekat üssü olarak belirlenmiştir. downfall operasyonu kendi içinde 2'ye ayrılmaktadır: olympic operasyonu ve coronet operasyonu. olympic operasyonu ile önce japonyanın güney kısmı işgal edilecek, burada belli harekat üsleri kurulacak ve sonra da coronet operasyonu ile tokyo ve çevresi işgal edilecektir. Tabi bu plana mukabil, japonların da kendi planları vardır. savaşı kazanamayacaklarını bilen japon komutanlar, japon anakarasının işgalini pahalıya patlatmak için ketsugo operasyonu'nu planlamışlardır. sivil halk yediden yetmişe silahlandırılmaya başlanmış, yeni kamikaze birlikleri kurulmuş, deniz kuvvetleri de kendi intihar timlerini kurmaya başlamıştır. amaç çetin bir yıpratma savaşı yürüterek amerikan kayıplarını maksimum seviyeye yükseltmektir. ayrıca, 1944'te japon anakarasına yapılabilecek olası bir işgal girişiminde, esir kamplarındaki tüm müttefik esirlerinin infaz edilmeleri emri de verilmiştir.

şimdi bu işgal gerçekleşmediği için sonuçların ne olacağını bilemiyoruz. tek yapılabilecek şey fikir yürütmek ve savlar ortaya atmak. ancak birbirinden bağımsız bir çok askeri uzmanın birleştiği bir ortak nokta varki, o da şu: bu işgalin bilançosu iki taraf için de çok ağır olacaktı.

yapılan tahminler, istilanın abd ordusuna ortalama 1.5 milyon askere malolacağı yönünde. bu rakamın yarısına yakını ölü, geri kalanının yaralı olacağı düşünülmekte. bu tahminler yüzünden abd ordusu 500 bin tane purple heart(ortasında george washington silueti olan mor bir kalp şeklindeki yaralanma nişanı) hazırlatmış. bugün hala ırak'ta ve afganistan'da yaralananlara, o zaman üretilen bu nişanlar verilmekte.

diğer yandan tahmini japon kayıpları 5 milyondan 10 milyona kadar değişiyor. bu kayıpların ekserisinin sivil olduğunu belirtelim. zira adayı savunanlar askerlerden çok siviller olacaktı.

şimdi durum ortada. teslim olmayı reddeden bir düşman var. ülkesini istila etmeniz halinde, 1 milyondan fazla asker kaybedeceksiniz, milyonlarca da sivil ölecek. bu durumda ne yapılabilir? atom bombası kullanılmasını eleştiren kişilere soruyorum. tüm bu verileri görmezden gelip, adamın ülkesini işgal mi edeceksiniz, yoksa "amaaan neyse" deyip, ülkenize geri mi döneceksiniz? amerikan düşmanlığını bir kenara bırakın. x ve y ülkeleri olarak düşünün. bir mantık yürütün bakalım.

abd önce hiroshima'yı vurdu. 140 bin kişi öldü. 3 gün sonra da nagazaki'yi vurdu. 80 bin kişi de orada öldü. nagazaki'ye yapılan saldırı belki bir nebze eleştirilebilir. zira japonlar henüz hiroshima'ya neler olduğunu tam olarak anlayamamışlardı. eğer bir kaç gün daha beklenilse, japonya teslim olabilirdi. ancak sonuçlar yine ortada. milyonlarca sivil ve asker öleceğine 220 bin sivil öldü ve savaş sona erdi.

sonuçta şehirlere atom bombası atılması stratejik bombardımanın bir türevidir. ikinci dünya savaşı stratejik bombardımanın en yoğun yaşandığı savaş oldu. avrupa'da 60 bin ingiliz sivil, alman bombardımanlarında öldü. 600 bin alman sivil de müttefik bombardımanlarında öldü. bu rakamlar nedense atom bombası düşmanlarının gözüne gözükmez.

atom bombasından nefret edilmesinin ve kullanımının savaş suçu olarak görülmesinin nedeni, çok kısa sürede çok fazla zayiata sebep olmasının yarattığı dehşet duygusudur. bugün mantar bulutu videolarını, fotoğraflarını görünce bile insanın içi ürperir ama en nihayetinde bu da alelade bir silah sistemidir işte. el bombasından farklı bir amacı yoktur. savaş sonrası radyasyon etkisi yüzünden ortaya çıkan etkiler de(sakat doğum, kanser vs.) öyle abartıldığı gibi çok yaşanmamış ve sınırlı olmuştur. "etkiler günümüzde hala devam ediyor" gibi iddialar ise bilimsel dayanak olmadan yapılan sallama iddialardır.

o yüzden, gaza gelip, hiroshima ve nagazaki'ye "savaş suçu, soykırım, katliam" demeden önce, bunları da bir göz önünde bulundurun derim. şimdi "cani, vahşi, katliamı öven kişi" olarak yaftalanacağımı biliyorum. insanları birazcık da olsa düşünemeye sevk edebildiysem, bu sıfatları kabul ediyorum.

edit: ulan ne çabuk okudun da eksiledin? bravo!
soğuk savaşa doğru giden dünyada müttefik kuvvetlerin lideri konumundaki abd'nin savaşı bitirmekten öte sovyetler birliği'ne ve dünyanın geri kalanına göz dağı vermek amacıyla yaptığı bombalamadır. halbuki japon adası dışında müstahkem bölgeleri kalmayan, tüm fabrikaları iflas etmiş, çarpışmak için kamikaze uçaklarından başka bir umudu bulunmamaktaydı japonya'nın.
atom bombasının ne kadar etki edeceğini görmek, yani deney yapmak için daha önce hiroşima'ya hiç bombalama yapılmamasıyla, askeri bir operasyon olan pearl harbor'ın acısını, kokka shugi faşizmi altında zaten beli bükülen halktan çıkarmasıyla, abd tarihindeki onlarca vahşetten sadece ikisidir.

lafa gelince insan hakları, tarihle yüzleşmek... emperyal puştlar da bu vahşeti 65 sene sonra gelsin savunsun.

edit: imla
ikinci Dünya savaşı bitmesine rağmen üstelik japonya teslim olduğunu ve yenildiğini bildirmesine rağmen amerikan başkanı köylü truman'ın emriyle gökyüzünden japonların üzerine bırakılmasıdır. Atom bombası bir nevi "bilime atılan bomba"dır. Truman gibi öküz bir amerikan başkanının hayvani dürtülerle sırf sovyetler japonya'ya girmesin diye emir vererek gerçekleştirdiği iştir. Bu ne hayvanlıktır ki sovyetleri korkutmak için milyonlarca japonu öldürmeyi göze almak. Bunu savunan insan da hayvanın tekidir. Savaş hukukunda filan bahsedeceğim ama malum faşizmde savaş hukuku filan yoktur.

Truman hayvanı bununla kalsa iyi ülkemize amerikan emperyalizmini taşıyan marshall yardımıyla emperyalist hayvanlar statüsünde lider konumdadır. Hiç şüphesiz siz amerikan emperyalizmini de seversiniz.
savaşın doğası ve 1945 yılı yazındaki mevcut stratejik durum hakkında hiç birşey bilmeyen cahiller tarafından "aslanlar ne de iyi etmişler" diye nitelendirilen olaydır. cahillik işte, emperyalizm insanları kör ediyor.
bazı bünyelerin hala salt amerikan düşmanlığıyla, gözlerini bürümüş o komünistlere has kinle yorumlamaya çalıştığı olaydır.

hatta "japonya zaten teslim olmuştu, ne gerek vardı" gibisinden götümüzle güldüğümüz iddialar bile ortaya atarlar. aslında ölen japonlar siklerinde bile değildir. onların derdi komünizmin uzakdoğuya yayılmasının engellenmesidir.

canım yoldaşlarım, bu savaştır. savaşta kendi kayıplarını engellemek için düşmanın 200 bin sivilini de öldürürsün, 500 bin sivilini de.

sen olsan ne yapacaktın orada? "aa yazık lan bu kadar sivile. en iyisi bizim 1 milyon askerimiz ölsün veya yok yok. biz en iyisi geri dönelim. savaşmayalım" mı diyecektin?
Tarih özürlülerin Sovyetler birliği ile Japonya'nın savaştığı ve Japonların sovyetleri evine postaladığını dahi okumadıkları için hakkında atıp tutmaya devam ettikleri üzerinde "made in America" yazan bombadır. Görüldüğü üzere Japonya zaten sovyetlere karşı kendisini korumayı başarmıştır. Ayrıca japonya'nın teslim olma şartları trumana bizzat danışmanları tarafından bomba atılmadan önce bildirilmiştir. Bunu ben değil tarihçiler belgeleriyle söylüyor. Öyle götümüzden element uydurmuyoruz anlayacağın. Bu tarz öznel idealizmin tarihte yeri deli saçmalamasıdır. *
sscb'nin 1945 ağustosunda, mançurya'daki japon kolonisini işgal etmesinden ve kuril adalarının hatta hokkaido adası'nın istila planlarını yapmasından bihaber bünyelerin hala üzerinde atıp tutup gece gece bizi güldürdükleri olaydır. japonlar sscb'nin saldırmazlık anlaşmasını bozmaması için rusların götünü yalıyorlardı desek yeridir. bunu da bilmezler. çünkü kuzeyden gelecek olası bir sovyet işgalini durduracak hiç bir askeri kuvvetleri yoktu.

temmuz 1945'teki potsdam konferansı'nda japonya'nın kayıtsız şartsız teslim olmasına karar verilmiştir. japonya bu konferansın sonuçlarına tabiri caizse siktir çekmiştir. o yüzden japonya'nın teslim olma şartı diye bir şey yoktur. bunu iddia etmek "götünden element uydurmaktır".

japonlar 10 ağustos'ta ilk defa müttefiklerle teslim şartlarını bildirmişlerdir(hiroshima'dan 4 gün sonra). imparatorun yetkilerinin elinden alınmaması dışında, kayıtsız şartsız teslim olmayı kabul etmişlerdir. 12 ağustos'ta müttefiklerden gelen karşılıkta imparatorun yetkilerini devretmesi gerektiği belirtilmiştir. bu sırada halk tabakasında belli bir huzursuzluk oluşmaya başlamıştır. yine de kabinenin veya imparatorun bu şartlarla teslim olma gibi bir niyeti yoktur. hatta donanma bakanı mitsumasa yonai şöyle demiştir(iyi oku sevgili bünye):

"bunu söylemek pek doğru değil ama aslında atom bombaları ve sovyet istilası tehdidi bizim faydamızaydı. böylece savaşı içeride yaşanan sorunlardan dolayı bıraktığımızı söylemek zorunda kalmayacaktık."

teslim olmayı önlemek için yapılan darbe girişimi de başarısız olunca, 15 ağustos'ta da imparator hirohito radyodan teslim olma konuşmasını yapmıştır ve japonya fiilen savaşa son vermiştir.

son bir tanım: bilip bilmeden atıp tutunca, en fazla bsg diyip tartışmadan kaçan ahmakların kafalarının almayacağı olaydır.
resmen soykırımdır.
http://www.youtube.com/watch?v=EE35J11NCPg
Onno Tunç'un yazdığı şarkı
Mor ve ötesi söylüyor.
insanlığın büyük yarası.
Amerikanın ne kadarda zalim olduğunu işbundan anlayın.
insanlık tarihindeki en büyük güç gösterisidir. ağzı burnu dağılmış yerde yatan ve tamam kanka sen kazandın diyen adamın kafasına sıkıp sonrada izleyen herkese benimle dalaşanın sonu böyle olur demekten farklı değildir aslında.
abd'nin savaşı kullanarak japonya'da nükleer, biyolojik ve kimyasal savaş bilgilerini veya fiili tecrübesini edinme örneklerinden en önde geleni. böylece nükleer silah projelerini sahada insan üzerinde test etmişlerdir. ayrıca daha sonra da unit 731 faillerini savaş suçları mahkemesinden muaf tutarak unit 731'de canice üretilen biyolojik ve kimyasal silah verilerini de cebe atmışlardır.
hangi savaşta olursa olsun sivil insanların ölümü her zaman savaş suçudur bana göre, bu kadar açık ve nettir.
insanlığın tanık olduğu en büyük orospu çocukluğudur.
katliamdır, ama bu katliam japonlar'ın ikinci dünya savaşı sırasında yaptığı vahşetleri haklı çıkarmaz veya onları aklamaz. çoğu kişi bilmez, fakat japonlar uzak doğu asya'da hiç bir millet tarafından sevilmezler. nedeni, ikinci dünya savaşı sırasında yaptıkları akıl almaz katliamlardır. bunlara örnek olarak şunları gösterebiliriz;

(bkz: nanking katliamı)
(bkz: changjiao katliamı)
(bkz: manila katliamı)
(bkz: sook ching katliamı)
(bkz: unit 731)

ek olarak (bkz: japon savaş suçları)
Atom bombası bu tür etkilere sebep olmuştur.
görsel
Şarkıda da dediği gibi "şişman adamdı biri, diğeri küçük çocuktu."
atildi ama atilmadaydi japonlar simdiki teknolojiyi zor yakalarlardi.
Amerika tarafından işlenmiş bir insanlık suçudur.Saniyeler içinde 100binden fazla insan çocuk,bebek demeden direk yok olmuş binlercesi de yanıklar ve hasardan dolayı acı içinde ölmüştür.
Dünyanın o güne kadar gördüğü en faşist, kendinden olmayana en nefret dolu, en gözü dönmüş ülkesini çizgi filmlerle falan uğraşan demokrat, liberal ve medeni bir ülkeye çevirmiştir.

Yapanın eline sağlık. Bak yazarken aklıma geldi, kendini halife olduğunu iddia edip, zaferinin allahından geleceğine emin olan bi herif vardı, hani adamlari libyada köle pazarı falan kurmuştu, esirlere envai çeşit işkence yaparken dininin de ne kadar ulu olduğunu görüyorduk biz falan. atom bombasının yanında sönük oldu ama onu da köpeklere yedirmişti mesela. Allahı da kurtaramamıştı onu. Ahaha.

Şüphesiz abd yeryüzünün tanrısıdır.