bugün

öncelikle başlık için it the fuck'a selamlar!

gün geçmiyor ki güneydoğu'daki pkk hadisesine bir kurban verdiğimizde asker tepki görmesin. nedeni açıkça belli olduğu halde; farkındalığın alt sınırlarını zorlayan bir kavrayışsızlığın esiri olmuş bünyelerin anlam veremediği, her gün yataktan kalkıp, bitirdiklerinde ne olacakları hakkında bir fikirlerinin dahi olmadığı okullarına gidip sikik vize ve hoca muhabbetleriyle günü tüketmeye çalıştıkları ve akşamı edip karıya kıza yahut da erkeğe olan açlığını gidermek için rutin arayışlarına girdikleri, gece ise bomboş bir yüreğin verdiği derin ve sabit acıyla yatağına yatıp duygusal hayaller eşliğinde zıbardıkları bir neslin uğruna verilir bu savaş aslında.

starbucks'tan karı kaldırmak için kırk takla atan hıyarların; "ruh eşini" bulmak maskesi altında cinsel açlığını dindirmeye çalışarak türlü kepazeliklere imza atan isteriklerin; önderini, akıl hocasını kötüleyen, olmadık iftiraları, yakıştırmaları kendisine yapabilen şerefsizlerin; 18 yaşında düşünebilme yetisinin olduğunu farkeden ve bunun gazıyla sağda solda duyduğu "özgürlük, eşitlik, emek kavgası, che guevara, devrim" gibi ilgisini çeken ve dahası, ortam kapısının kilidini açan bu sözcükler üzerine, sağdan soldan bulunan bilgiler, internetten okunan subjektivite fışkıran yazılar ile mesnetsiz bir altyapı oluşturan ve bunu da insan hakları, milletlerin bağımsızlığı gibi içine ne koysan alacak genişlikte kavramlarla ilişkilendirip kendisine pusulasız bir yol haritası çıkaran yurdum gençlerinin; en acısı da, vatanın sağolmasını umursamayan şehit yakınlarının olduğu bir coğrafyada çok ama çok anlamlı durur bu söz.

aslına bakarsanız; askerden kaçmak için akademik kariyer yapanı mı, yoksa yurtdışından gelmeyeni mi görürsünüz bilemem ama, bu işin altından kalkmanın bir onur meselesi olduğunun farkına varmak için "yatan" kısmında yer alan arkadaşlara ne denli bir bilinç kazandırabilmek mümkündür, işte onu bilemem. bilirim de, sonra faşistliğim mi kalır militarisliğim mi, asıl onu bilemem işte.

milletler arası farklılıkları aşmış! ve artık "dünya vatandaşı" olmuş *, hükümetlerin silah bırakmasını isteyen, politik oyunlara ve güç savaşlarına alet edildiklerinin farkında bile olmayan kukla milletlere kucak açmaktan ziyade, onların safında bulunan ama kukla efendisinin değil de, hedef ülkenin karşısında yer alan ve bunu hareketleriyle, söylemleriyle açıktan ya da dolaylı olarak belli eden "talihsiz inanmışlar ordusu" bu sıfatın üzerine cuk oturur. çünkü, inandığı değer uğruna tek yaptıkları, önemsediği haksızlıklara karşı tek icraatleri "sözden" ibaret olan bu arkadaşlar, bu "söz"lerini oturdukları ya da yattıkları yerden söylemeye bayılırlar. icra safhasına gelindiğinde, ya da birileri bu insanları icraate davet ettiğinde bu sefer de, icraatin anlamsızlığından, yanlışlığından dem vurarak hemen bir bağdaş kurarlar oturdukları yerde. otura otura götü ağrımıştır haliyle, pozisyon değiştirmek gereklidir arada. kan dolaşımı diye bir şey var.

genç nesil ya, düşünüyor...