bugün

sosyalistlerin kendileri dışındaki herkesi faşist sınıfına sokmasından kaynaklanan durumdur.

aslında ilk bakışta abartıyorlar gibi gelir, biraz yakından tanıyıp literatüre hakimiyet sağlarsanız niye öyle olduğunu anlarsınız.

bilerek veya bilmeyerek kapitalist üretim tarzının devamına katkıda bulunan herkes, emeği sömürdüğü için faşisttir. dolayısıyla kendileri dışındaki herhangi bir parti, futbol takımı, müzik türü, ressam, musluk tamircisi vb. her kesimden insan kolayca faşist damgasını yer. faşist damgasını yemek için tek veri yeterlidir: kapitalist üretim tarzını benimsemiş mi veya bu tarz üretimle mi ayakta durabiliyor?
fasistliktir. *
efendim "türk ırkı kutsaldır" saçmalığına inanarak her türlü kavimi, ırkı, insanları küçümseye çalışanların, kendisinden olmayan herkese farklı gözle bakan faşistlerin genellikle arkasına sığındığıdır. sadece sıradan bir futbol maçı için bile "tanrı bir kavimi cezalandırmak isterse üzerine türkü salarmış" cümlesini kurabilip ardından faşist değilim diyebilmek gerçekten büyük beceri. hele ki "sosyalistler kendileri dışındaki herkese faşist diyor" efsanesi ayrıca komedidir. yine siz her solcu için "komuninst lan bu ee bütün komunistler allah a inanmıyormuş olum hehehe" yorumlarını yaparken süpersiniz değil mi? vallahi yazık lan size.
faşizm damgasını kıçında taşıyan* faşistin "o'lum her şeye faşizm damgası vurmayın" serzenişiyle eleştirdiği eylemdir.

"kıçında kocaman 'faşistim' yazıyor", sen hâlâ vurdurmaktan bahsediyorsun?!

ikinci dünya savaşı dönemindeki anlamıyla bir faşizmden bahsedilmediği de aşikârdır. bu bahsedilen sıradan faşizm ya da neo-faşizm.

faşist bünyelerin ya da faşizme teşne şahsiyetlerin belli ortak özellikleri var benim günlük hayatta karşılaştığım şekliyle. bunların hepsi de olabilir, yalnızca bir kısmı da.

1. ermenilere karşı duyulan nefret.

2. kürtlere karşı duyulan tiksinti.

3. eşcinsellere karşı duyulan tiksinti.

4. "örf ve ananelere uymayan" fiziksel görünümlülere karşı duyulan rahatsızlık.

5. sorunları şiddet kullanarak çözme eğilimi ve militarizm düşkünlüğü.

6. politikaya ve parlamenter demokrasiye karşı duyulan ciddi şüphe ve otoriteryen devlet arzusu.

7. "beslemeyip" asma arzusu.

8. farklı toplumsal grupları "yediği kaba pisleme" ile suçlama eğilimi.

9. ülkeyi terk etmesi gereken kişi ve grupların olduğuna inanma.

10. entelektüel ve akademisyen düşmanlığı.

11. komünizm ve sosyalizm düşmanlığı.
milletini seven, halkının refah içerisinde yaşamasını isteyen, ırkını öven, ırkıyla gurur duyan kişilere hemen faşist damgası vurulmasıdır. bu damgayı vurduktan sonra, faşist sıfatı eklenen bu kişinin kan dökmeye meraklı bir kişi olarka tasvir edilmesi. oysa bu özellikleri taşıyıp insan sevgisinden vazgeçmeyen insanlar mevcuttur.
faşizmin hasını görmediği için -uzun süre görmeyiz diye umuyorum- götünü yaya yaya istediğine faşist diyebilenlerin yaptığı.
(bkz: faşistlerin bile faşizmden tiksinmeleri)

ayrıca faşizmin hasını gösteren liderlerin sonunu düşündükçe gerçekte kimin bir şeyleri göreceği de aşikardır. tabi diyelim ki bir daha böyle sonlar görmeyiz aslında bir daha faşizm görmeyiz.
sadece faşistlerin muhayyilelerinde var olan bi eylemdir. kimsenin her şeye faşizm damgası vurduğu yoktur; gerçekten faşizan bi eylem, düşünce vs görünce bu laf edilir. ama genellikle bu eylemi, düşünceyi vs benimseyen kesim de kendilerine faşist denince bundan alınır ve karşıdakileri her şeye faşist damgası vurmakla suçlarlar. dikkat edin farazi örnek olarak verdikleri şeyler zaten faşizmin içeriğindedir genellikle.

çünkü faşizmin daha literatürde bile ne olduğunu bilmezler. faşist deyince anladıkları hollywood filmlerinde gördükleri über kötü gestapo'lardan ibarettir, faşizmi işkence ya da bi nevi sadizm falan zannederler. oysa faşizmin el kitabında şiddetin ş'si bile olmadan sadece siyasi fikirlerin, ideolojinin, ekonomi politiğinin yazıldığından bihaberlerdir.

ve evet, ne zaman faşist diye damgalanan birini görseniz, bu insan genellikle o el kitabındaki faşist ideolojiyi benimsemiş ve o minvalde konuşuyordur. sekmez bu pek..

"tek millet, tek din, tek dil" mottosunun bile faşizmin ilk maddesi olduğunu biliyor muydunuz..
insanların gözünün önündeki şeyi onlara gösterme çabasıdır.
faşizm denen şey insanların gözünde nedir anlayamıyorum. yani herkes kapısının önünde birer tane gestapo subayı gördüğünde mi "aa evet bu faşizm" diyecek ve ulvi bir bilince ulaşacak.
kardeşim bizim evimiz dinleniyo mu, konuştuklarımız bizi hapse attırıyo mu, sosyal güvencemiz var mı, siyasi cinayetler işleniyo mu, polis baskı uyguluyo mu?* daha ne bekliyosun? bunları gösterip aha da bu faşizmdir diyenleri siklemeyen insanlar bütünü faşizmi ne sanıyo gerçekten bilmiyorum. ama maalesef tek gerçek faşizmin toplumun bütün kesimlerince kabullenilmiş olduğu ve sıradanlaşmış olduğu gerçeğidir.
faşizmin ne demek olduğunu bilmeyen gerizekalıların ellerinde damgayla dolaşıp sağı solu yaftalaması olayıdır.

derinlemesine incelemeye gerek yok; "italya'da 1922-1943 yılları arasında etkinliğini sürdüren, meslek kuruluşlarına dayanan, devlet sınırlarını genişletmeyi amaçlayan, yetkinin, tek partinin elinde toplandığı düzen." faşizmin tanımıdır.

örneklersek hitler denilen insan bile ulus toplumcudur. entel dantel jargonunda nasyonel sosyalisttir. faşist maşist değildir.

dünya üzerinde faşizm adıyla kurulmuş tek düzen en tanınmış lideri mussolini olan italyan düzenidir.

adımı sempatiktir nedir, ipini koparan embesil kafasına göre g.tünden faşizm tanımı yapmaktadır.

esnafa dayalı ekonomik yapıya sahip tek parti düzenidir efendim bu halt. ibneleri veya kekoları sevmeyenler muhafazakar olur, nasyonel olur ne bileyim; ama faşist olmaz. olamaz.

sığ ideolojilerin sığ savunucuları tarafından en büyük faşizm belirtisi olarak gösterilen "yaftalamak" eylemi; arsızca, hayasızca kullanılmaktadır. ne saçma cehalettir, ne büyük gerizekalılıktır anlamıyorum tabi ben.
faşizmin italyan komünistleri arasından doğması sebebiyle sola karşı da uygulanabilecek tepkidir. hatta benim konuştuğum işçi partililer (tabi hala sol olmak gibi bir iddiaları varsa) arasında mussolini hayranları da vardır.

parti içi demokrasi eksikliğine karşı uygulanabilir, ki bizim anayasamız parti içi demokrasi diye birşeyi korumamaktadır.
komünist düşmanlarına karşı uygulanabilir, çünkü italyada faşistler (madem sadece italya faşist sayılıyor) komünistlerden ayrıldığı süreçte ilk düşman olarak yine onları göstermiştir.
ancak herşeyden önce faşist ruh hali görülen yerlere uygulanabilir bu damga. ki bu her türlü ayrımcılık, her türlü baskı ve şiddeti içermektedir. eşcinselleri yok etmek de yine faşist hükümetlerin ilk icraatlarındandır. mesela aşırı eşcinsel düşmanlığı görülen yere bu damga cahilce basılmalıdır.
solcular sevmediğine göre kesin iyi birşeydir. *