bugün

bilindiği üzere türkiye bırakın hayvan haklarını, insan hakları açısından bile dünya sıralamasında makad seviyesinde bir yerlerde. bu sebepten hayvan hakları düzeltilmesi gerekenler listesinde altlarda kaldığı için çok zikredilmiyor ama gerçekten bu şerefsizliklerin artık sonu gelmeli.

haber bültenlerinde gasp-dolandırıcılık, kadına şiddet ya da hayvana şiddet haberleri dışında bir haber olmuyor. hırsızlığın, kadın dövmenin ya da hayvan öldürmenin bu kadar popüler olmasının tek bir sebebi var: yaptırımı yok. 23 ayrı dolandırıcılık sabıkası olan adam hala sokaklarda gezip taksicileri dolandırabiliyor. karısını 3 kere döven adama her seferinde uzaklaştırma verilmesine rağmen dördüncüde kadını öldürüyor. soyu tükenmek üzere olan vaşağı dağda avlayan adam utanmadan fotoğrafını sosyal medyada paylaşıyor. yine aynı cins şerefsizler de vaşağı köpeğe parçalatıyor.

artık yeter amına koyayım gerçekten yeter! bu ülkenin her gün hızla artan şerefsiz popülasyonundan midem bulanmaya başladı. toplum olarak dna kodlarımızla oynandı. türk milleti böyle değildi. toplumun değer yargılarının, ahlaki melekelerinin, sosyal terbiyesinin yeniden düzeltilmesi gerek. yeniden düzelmesi için de radikal yasalar gerek.

hırsızlığın, kadına şiddetin, hayvana şiddetin her biri için en az sabıka kaydı oluşacak kadar hapis cezası gerek. cezalarda iyi hal indirimi olmaması gerek. bu tip adi suçlara inisiyatif ya da hoşgörü olmaması gerek. toplumun ahlaklı insanlarının da buna sonuna kadar riayet etmesi gerek. hırsız kendi adamıysa arkasını dönmemeli, görmezden gelmemeli.

%99'u müslüman olan bir toplumda bu kadar yozlaşma, ahlaksızlaşma edepsizleşme normalleşmemeli. bu toplum yeniden düzelmeli, yeniden özünde varolan ahlaki değerlere kavuşmalı. arap ahlakıyla değil gerçek türk ve gerçek islam ahlakıyla terbiye edilmeli.
--spoiler--

artık yeter amına koyayım gerçekten yeter! bu ülkenin her gün hızla artan şerefsiz popülasyonundan midem bulanmaya başladı. toplum olarak dna kodlarımızla oynandı. türk milleti böyle değildi. toplumun değer yargılarının, ahlaki melekelerinin, sosyal terbiyesinin yeniden düzeltilmesi gerek. yeniden düzelmesi için de radikal yasalar gerek.

--spoiler--

şerefsiz popülasyonu öyle büyük bir hızla artıyor ki, buna kalıcı ve köklü bir çare, çözüm bulabileceğimize olan inancımı da aynı hızla kaybediyorum.
hapis cezası verilmesiyle kalmasın başka cezalar da verilsin. mesela hayvana yaptığı cezaya karşı aşırı sinirli bir köpeğin önüne atılsın yılanların arasına konulsun hayvanlar dünyası kendi öcünü kendisi alsın. Böyle bir hapishane yapılsın tez zamanda..
ayrıca o ceza da paraya çevrilemesin. kesinkes yatsın o hapisi.
insanın değeri içinde yaşadığı topluma olan saygısı ile başlar. Onu ve bütün canlı doğayı da içine alarak devam eder. Bunları onu çevreleyen yasaklara, cezalara karşı çekincesinden değil de, etik-estetik değerlere olan bağlılığından yerine getirirse, işte, o insan gerçek insan olur.
Kısas. Hayvana ne yaptıysa aynından yapılsın.
Erzincandaki orospu evladından başlansın hatta ilk olarak. O işin peşini bırakmamak gerek. Eskişehirdeki pislik nasıl ceza evine girdiyse o tipine soktuğum da ceza evini boylamalı. Nişanlısını Cum bucket yaptığımın göt vereni.
Nihayet dualarımız kabul olmuş.
Hükümet halkın talebini karşılıksız bırakmamış.

görsel
görsel
çok yerinde bir istektir.
şiddetin her türlüsü kötüdür ama hayvana şiddetin cezası daha da ağır olmalı.
ağır tahrik gibi ceza indirimi de olmamalı ki hayvanın tahrik etmesi imkansız.
Yerinde düzenlemedir.
Lakin akla sadece kedi, köpek gelmemeli;
Ahırdaki eşeklere hallenen sapıklar da bu kapsama girmelidir.
görsel
görsel
Seri katillerin bir özelliği var; hayvanları öldürmeye başlıyorlar ve hayvanlardan artık heyecan alamayınca daha büyük hedefler yani insanlara saldırmaya başlıyorlar. Hayvana eziyet edip öldüren potansiyel seri katil muamelesi görmeli.
katıldığım önerme bir insanı öldürürsün haydi dersin kinim vardı bana zararı dokundu. ama bu masum günahsız canlıların size ne zararı var ulan şerefsizler.
hapis cezası artı yüklü bir para cezası verilmeli ki bak bakalım bir daha aynı caniliği yapabiliyor mu o şerefsizler. yoksa ifadesini alıp serbest bıraktıktan sonra bir kıymeti kalmıyor.
Canı gönülden Katılıyorum hatta ağaçları kesip yok edenlerede gelmeli en ağır ceza verilmelidir.
ulan düşünürüm. sana zararı yok, neden zarar verirsin bu dilsiz kullara? ama yok, insan gibi şuurlu olsalar, haksızlık, adaletsizlik yapsalar o zaman bir bok yapamazdınız. ulan bir müslüman olarak tahammül edemiyorum bu zalimliğe. allah cc belanızı versin.
Kesinlikle gelmeli. insanlıktan nasibini almamış mahlukların en ağır cezayı almaları gerekiyor. Küçük mevlalarda para cezası ödeyip yırtmamalılar.
Amk bi gün gemileri bi yakacam, hayvanlara işkence eden, öldüren orospuçocuklarına tek tek özel çalışcam. Hepsinin tek tek canını alacam. Nasılsa kaybedecek hiçbirşeyim yok amk. Orospu evlatları mezara girer, ben hapse. Sokak hayvanlarıda kurtulur bu şerefini siktiklerimden.
amin dediğim hapis isteği.
hapis cezası çok hafif zira masum, konuşamayan, kendini ifade edemeyen canlılara eziyet etmenin, öldürmenin karşılığı olamaz. bu insanlar sosyopat, toplumda yerleri yok.

yaptıklarını bizzat yaşamalılar, zerre üzülmem!!!
10 yıldan aşağı olmayacaksa olumlu olacaktır. müebbete kadar götüreceksin işi. öyle ruh hastası piçler var ki müebbet ceza olmadan 3 ay 5 ay hapsi umursamazlar.

müebbet mi oha diyecekler için ; insan öldürmekten ne farkı var sen de canlısın o da canlı. senin yaşamaya ne kadar hakkın varsa onunda o kadar var. o yüzden cezası da eşit olmalı.
Onlar da tıpkı bizler gibi canlı varlıklar,
Hissediyor ve acı çekiyorlar;
Cansız varlıklar gibi muamele görmeleri, vicdansızca katledilmeleri konuşmamalarından sebep mi?

Konuşsalar neler söylerler kim bilir..
keşke ceza ağırlığı arttıkça suç engellenebiliyor olsaydı.

bir ülkede cezası idam olan suçun, diğer bir ülkede cezası idam olmayan aynı suça göre çok daha fazla işlendiğini biliyoruz. yani cezanın caydırıcı olması başka faktörlere bağlı olarak gerçekleşiyor. tecavüzün en çok yaygın olduğu ülkelerde cezasının idam olduğunu görüyoruz örneğin.

zaten bir insan hayatını “yasaklara göre, cezalara göre” engelleyerek yaşamak yerine, neyin doğru ve güzel olduğunu kendisi öğrenerek yaşamalı. sırf bir kitap, bir kuruluş sana “yapma” dedi diye “cezası şu” dedi diye bir suçu işlemekten kaçınsan bile, bu içinde orada bitmiyor. başka bir yerden mutlaka çıkıyor.

bir çocuk ya da bir köpek yetiştirmede, ya da eğitim hayatında kullanılan ödül ve cezaların, ödül kısmının rahatlıkla ağır bastığını görebiliyoruz. fakat ceza kısmı tartışmalı. ceza, bazı insanlar üzerinde şimdilik o suçu yapmamaya itiyor evet, bu güzel. ama buna hemen hemen eşit oranda da bazı insanların daha kötü olan özelliklerini ortaya çıkarıyor, daha tersleşen veya kinlenen, artık daha fazla kurallara itaat etmeyen insanlar görüyoruz.

şiddet gören çocukları düşünebiliriz mesela. ona ceza uygulanır. bazıları sessizleşip içine kapanırken, o olumsuz hareketi bir daha yapmazken bazıları daha fazla karşı gelmeye başlar. sokakta sürekli kavgalara karışır. evde zıt giden, okul ortamını bozan türlü şeyler yapar. ebeveynine o da vurmaya başlar gibi.

evet keşke suç üzerinde caydırıcı etkisi olsaydı. ama suçları önlemede önce bu suçları işleyebilme ihtimali olan canlıları, yani insanı anlamak önemli diye düşünüyorum. empati seviyesiyle ilişkili olan her bir becerisi, sosyal kazanımı bu konularda önemli olsa gerek. maalesef ceza verince o suç geri alınmıyor. o can gitmiş, o acı çekilmiş oluyor. biz sadece verilen cezanın büyüklüğüne göre içimize su serptiğimizi zannediyoruz. sonra tekrarları yaşanıyor.
görsel