bugün

akabinde de herkesten kalleşlik gören insanın,çevresindeki iyi niyetli insanlardan da bir gün kalleşlik göreceğini düşünmesidir.
bu durum aslında bir tabudur. aileler çocuklarını el bebek gül bebek, pamuklar içinde, onlara sahte masallar anlatarak büyüttükleri ve hayatla ilgili hiçbişeyi onlara vermedikleri için, bu çocuklar ilk kez hayatla karşı karşıya geldiklerinde* sürekli darbeler yerler. ' aman çocuğum kimseye kötülük etme, insanlara iyi davran.' gibi öğütler çocuklara küpe edilir, ve çocuklarda bunu yapar. ama yaptığı iyiliklerin karşılığını hiçbir zaman tam alamadıkları için böyle bi sonuç doğar. aileller, çocuklarına iyi insan olmayı öğretirken, onları hayatın gerçeklerinden uzaklaştırmamalıdırlar.
Kalleşliğin olgunlaşması ve meyve vermesi için gerekli olan iklim koşullarını sera ortamında hazırlamak ve sunmaktır.
klişedir. genellikle herkesi kendin gibi görme durumundan ortaya çıkar alışkanlık yapar insanın yedikçe yiyesi gelir.
herkesten görüyor ise sorun kişinin kendisindedir efenim. *
(bkz: yok artık)
tecrübe yenilen kazıkların bileşkesidir.
inanıyorum söylediğini candan söylediğine, ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez. Hafızanın kulu olmaz kararımız, çabuk doğduğu için büyümeden ölür, nasıl ki ham meyve dalında durur da, oldu mu kendiliğinden düşüverir yere. Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak, en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak. Tutku bitti mi, istem de biter gider, ateşli sevinçler de kederler de yeminleri yakarlar kendileriyle birlikte. Sevincin en coştuğu yerde dert en çok yerinir, bir dokunmada dert sevince döner, sevinç dertlenir. Madem bu dünya bile yok olacak bir gün sevginin bitmesine insan neden üzülsün? Sevgi mi kaderi kovalar, kader mi sevgiyi? Daha kimseler çözmedi bu bilmeceyi. Düşen büyük adamı en sevdiği unutur, yükselen züğürde düşmanları dost olur. Sevgi talihin peşindedir diyecek insan bunca dost görünce büyüklere kul kurban! Başı darda olan dayanak aramayagörsün, sözde dost düşman kesilir bütün. Ama ilk düşünceme döneyim yine isteklerimiz öyle çatışır ki kaderimizle bütün kurduklarımız yıkılır gider, düşünceler bizim, olaylar bizim değiller. Sen yine bir daha evlenmeyeceğine inan, inancın değişir kocan öldüğü zaman.”

Hamlet, William Shakespeare.
genelde iyi insanların daha çok başına geldiği durumdur.
alnıma yazılmış bir kader, sırtıma yapılmış bir dövmedir adeta.
(bkz: üzüm üzüme baka baka kararır) göre göre o da aynı şeyi yapmaya başlar, sonra "vay efendim hayat ne boktan, adaletini sikiyim dünya" gibi ergen safsataları kol gezer.
hayır demeyi bilmeyen insanların, ortak sorunudur.
ilk tecrübenin baba tarafından yaşatılması da daha ayrı bir hazdır.
Nasil ki bir ceylan yavrusu dogasi geregi dogdugu anda yurumeyi becerebiliyorsa insan da dogasi geregi hainlik yapmasi satmasi dogaldir. Cunku insan oglu bencil bi varlik olarak herseyi satar domares satar kiyafet satar mucevher satar kadin satar en sonunda kendini bile satar bu doganin dongusu geregidir.
başımdan geçen olaydır, klişedir. 1 yıldır tek başımayım. dost arkadaş sevgili açıkçası insan sandığım herkesten kazık yedim. ha bardağa dolu tarafından bakalım. kimseye güvenmememek gerektiğini anlıyorsun. sır vermiyorsun. ki bana göre kimseye sırrını vermeyen kişilik yıkılmaz. çok güvenme dostuna gün gelir düşmanın olur çok yüklenme düşmanına gün gelir dostun olur. çok doğru bir söz. elimde ne var? 0. yalnızlık zor.
insanı en cok yaralayan durumlardan biridir. sen seversin sayarsın, o tak diye satar seni...
Aslında böyle bir şey olmayıp sadece ergenliğin yan etkilerinden birisidir.