bugün

narsist, kontrol delisi, aşırı agresif insanlar ve onların yalanlarına inanıp sorup sorgulamadan insanları dışlayan diğerleri...
anasını sikiyim Almanya'nın dört defa aldığı kupaya daha dört defa katılamadık bile.
Tayibin suçu üzülme.
Ronaldinho'ya niyet edip Yalçın Ayhan'ı almaktır.
bugun eskı mahalleme gittim.çocukluğumun geçtiği parkları,ilk sevgilimle buluştuğum sokakları,oturdugmuz cafeleri gördüm.acayip duygulandım,şimdiki imkanların hiç biri yoktu o zaman,eve bile koşa koşa gelirdim geç kaldım dıye ama o tat başkaydı.şimdi istediğim saatte dönüyorum en basitinden ama eve dönmemeyi isteyecek bir ortamım yok.çekirdek ve maden suyuyla mutlu olurken şimdi en lüks cafelerde yemek yemek mutlu etmıyor benı.o samimiyet yok çünkü. arkadaşımın arabasıyla eve bırakması umurumda değil benim,veda busesi olmadıkça.bir mahalleye sığdırdığım koca bir gençliğim,şimdi 2 şehri toplasan benı mutlu etmiyor.velhasıl,her şey ilk tattığında,masumken güzeldi,şimdi duygularımız bile sahte.
Biraz once bindim otobuse. Binmeden once duraktayken iki adam geldi, biri gorme engelli. Digeri ona refakat etmis belliki. Yardimci olur musun dedi bana engelli olmayan. Tabi dedim. Gitti. Gorme engelli olan adam neseliydi. Cebindeki paralari sikisdatiyor, bana soforlerle olan muhabbetini anlatiyordu. Otobus yaklasti. "Yardim edeyim mi?" Sozumu gulerek "isine bak" tarzi bi cevapla gecistirdi. Bindik. Sofore: "corum'a gidiyor mu?" diyerek bir de espri patlatti. Adam sadece gorme engelli, biz ise mutluluk engelliyiz. Bunu da biz yarattik. Gormemesine, iki durak asagidaki evine tek basina gidememesine ragmen mutluydu, keyifliydi. Bana sorarsaniz, hepimizin bu adamdan cikaracak dersi var.
Yazgan karakterinin benzerinin gerçekten var olduğunu öğrendim. Böyle bir tarz ve simariklık görmedim ben. Markette ödeme yapmaktan sıkılıp sağı solu yumruklamalar falan. Yazık anne babana. Bide gebe de tam olsun.
tam sigara yaktiktan sonra gelen otobüs.
fön çektiğiniz saçlarınızın rüzgarda bozulduğunu otobüs camından gördüğünüz an.

peşin edit:24 cm damarlı mesaj atmayın.
azimle sıçanın duvarı delmediğini, aslında azimli sıçanın(fare) duvarı deldiğini öğrendiğimiz an.
Tayyibin hala başbakan olduğu.
istiklal marşını bilememesinden mütevellit ekmeleddine oy veren elin sandığa gitmemesi.
Gidenin geri gelmeyeceğini bilmek ve buna rağmen umutla hergün beklemek.
insanları abartıp fazla değer verip kazık yemek.
peygamberimiz (sav) kusu öldügü icin bir cocuga taziyeye gitmisken ummetinin hayvanlara iskence etmesi.
Çoğu insan kuzenleriyle çok iyi anlaşır. Bense henüz çocuk olanlar dışında çoğundan nefret ediyorum. Kıskanıyorum biraz böyle iyi anlaşan,birbirlerine kardeş kadar yakın olan kuzen ilişkilerini.
Gerceklik adina bisey olmamasi. Ozellikler duygularda, butun iliskilerde gecerli bu. Hepsi yalan, hepsi gecip gidici.
kendime yalan söylediğimden bu yana hiç kimseye inanmıyorum (çingeneler zamanı)
yarım saat önce yıkatıp tiril tiril yaptığım arabanın her tarafına kuşların şeyettiğini gördüm. içim gerçekten burkuldu, yalnız kuşlar ishal olmuş sanki, akmış her yere anasını satayım.
seversen üzülürsün,
üzersen sevilirsin.

alıntı.
öncelikle (#24243969)
miniğimizi kaybettik. doktorlar alınması konusunda ısrarcı davranmasına rağmen bu zamana kadar kürtaj yaptırmadı allah razı olsun kendisinden, fakat az önce aldığım habere göre düşük yapmış. hayırlısı olsun bakalım. allah kimsenin başına vermesin.
Siz şuanda burda oturmuş bunları yazarken birileri doğuyor veya oluyor aynı anda birsuru şey oluyor,bi denişik.
kimi üzülüyor kimi seviniyor kimi ne anasının amıysa... ama kimsenin birbirinden haberi yok
ayagim alcida. Sanki elden ayaktan dustugum gibi gozden donulden de dusmusum gibi. evde geberiyorum sikintidan. En son alciyi sokucem.
12-13 yaşlarındayız o zaman. alt komşunun oğlu serdar ile ilkokulu beraber okuduk, şimdi farklı okullardayız ama beraber vakit geçirmeyi seviyoruz. genelde ya onların evinde yada bizim evde takılıyoruz, dışarı çıkmak istediğimizde serdar ın ablası melek abla da bizimle geliyor genelde. o zaman 25 yaşlarında sanırım, özel bir şirkette çalışıyor ama tam ne iş yapıyor hatırlayamıyorum.

melek abla yı acayip seviyoruz, bizi nereye istersek götürüyor. bizde zaten para yok ama melek abla da pek para harcama taraftarı değil, dolayısıyla çok susadığımızda su almak dışında diğer para harcamaya sebep olacak taleplerimizi karşılayamıyor. sinemaya gidemiyoruz mesela evde film izleriz diyor. döner istiyoruz, annen yemeğe bekler diyor. mazeretler geçerli tabi ama para harcamak istemiyor belli. yine de çok seviyoruz onu, hep güler yüzlü, beni de kardeşinden hiç ayırmaz.

son günlerde biraz durgun gibiydi ama her hafta 1-2 defa bu şekilde dışarıya çıkmaya devam ediyoruz, parkta vakit geçiriyoruz, eğleniyoruz. almayacağını biliyoruz ama yine profiterol istiyor canımız. bir kere abim bana almıştı, bayılmıştım tadına. melek abla diyorum, bize profiterol alır mısın? melek abla bir an duraksıyor, ben zaten batmışım, sizi mi kırayım bugün ne isterseniz alırım diyor. bu cümle hiç aklımdan çıkmıyor ama hiç. o an profiterol yeme heyecanıyla sevinçten uçuyoruz. sonra döner yiyoruz, sonra da dondurma. aman allahım be muhteşem bir gün. çok mutluyum, melek ablayı çok seviyorum.

sonra birkaç defa daha dışarı çıktığımızı hatırlıyorum ama ondan sonra taşındılar, bir daha göremedim anları, ne serdar ı ne de melek ablayı. çok üzülmüştüm, gizli gizli ağladım, hiç gitmeselerdi keşke.

melek abla nın kredi kartları varmış ve borca batmış. artık ödeyemediği için borç katlanmış, icralık olmuş, eve haciz gelmiş. ailesi melek ablayı evden kovmuş, sonra taşınmışlar, melek abla bir süre arkadaşlarında kalmış sonra tekrar eve dönmüş. uzun bir süre toparlayamamışlar. annem de hiç görmemiş onu, annesiyle haberleşiyormuş.

seneler sonra merak edip anneme sorduğumda öğrendim bunları. işte o cümlesi geldi aklıma hemen, ben zaten batmışım demesi kulağımda yankılanıyor. yıllar sonra 20 li yaşlarımda serdar ı görüp hasret giderirken hemen melek ablayı sordum. çok ağladı mı, ona hiç yakıştıramıyorum ağlamayı, hep güler o hep. bize kızarken bile gülümser. meğer borcun az bir kısmını ödemek için borç almış arkadaşlarından, o kadar para zaten haczi önleyemediği için o paradan bize profiterol, döner, dondurma almış.

seneler sonra o gün yediklerimin boğazımda kaldığını hissettim. serdar neşeliydi, ablamı çok dövdü babam ama şimdi iyiyiz dedi, borçlar bitti.

gel lan dedi bir profiterol yiyelim, ben ısmarlıyorum.

yok abi dedim, su içecek halim yok, sağol.
güncel Önemli Başlıklar