bugün

askerliğini yapmışsan ve anadoluda yaşıyorsan iyide bir işin varsa ve ben sevdiğim kızla evlenecem diyemiyorsan...

garajın kapısını açtığımda gördüklerim her zamankinden farklı idi, annem babam kardeşim, birisi gelsin kapıyı açsın diye bekliyor gibiydiler sanki..

burada beklemelerinin sebebini 'arabayı içeri koyma misafirliğe gidecez ' dediklerinde anlamıştım her ne kadar kafam ağrıyor gibi yalan bahaneler üretsemde 'gelmek zorundaısn oğlum sana kız bakmaya gidecez ' cümlesi beni çok rahatsız etmesine rağmen mecburiyet sebebi ile yola koyuldum.

acaba kimdi neydi nasıl biriydi merakıdan da kendimi alamasamda gene de gitmek istemiyor ve yolda bu işin olmayacağını kapalı kulaklara anlatmaya çalışıyordum. ama mesafe kısa idi sadece iki sokak ileri gitmiştik, neden araba ile gittiğimizin sebebini çok sonraları anlayacaktım.

ee daha daha nasılsınız cümleleri bittikten sonra çocuğumuz ne iş yapar tarzı sorular arka arkaya yağmur gibi yağmaya başladı, bu sorulara cevap vermek zorundamıydım bilmiyorum ama bana sorulan soruları teker teker cevapladım. merakımda daha da artmaya başladı, acaba annemin bana beğendiği kız nasıl biriydi ? podanın içerisinde evlenme çağında kimsenin olmaması beni şüphelendiriyordu ama nasıl diyebilirdimki 'kızınız nasıl biri diye.

beyaz sakkallı hacı amca ezanın okunmasından dolayı kibarca camiye gidelim davetini geri cevirme imkanı olmadan camiye gitmek üzere evden ayrıldık, yolda aferin oğlum ibadetini eksik siz yap aferin cümleleri başıma gelecek felaketin hazırlık kısmıydı sanki.

cami dönüşü sütlü kahve lerimizi içerken gene beyaz sakallı hacı amca nın tok sesi duyuldu evde, odaya geçsinler. odaya geçip ne yapacaktım anlamamıştım çoğul ekinden biri ile görüştürülecektim ama bu biri kimdi ve ben ona ne diyecektim. ve kalktık ayaga yanımda bir erkek büyük ile arkada bir odaya geçtik içeri 2 tane kız geldi, ayaga kalkıp selam vermek istedim ama kimse elime bile bakmadan koltuklara oturdu. tanışma faslı başladı hacer ve emine isimlerini öğrenmiştim ama kim hacer kim emine onu unutmuştum ayrıca ben kiminle evlenmek için görüştüğümü hala anlamamıştım. ve sorular...

h-ne iş yapıyorsunuz? (bilmiyorlarya hesapta)
d-otomotiv
h-ne güzel babamlarda aynı işi yapıyorlar
d-evet öyleymiş
h-içki içiyormusunuz ?
d-evet
h-başka kötü alışkanlıklarınız varmı ?
d-evet var.
h-açık sözlüsün
d-evet öyleyim siz ne iş yapıyorsunuz ?
h-ben ev hanımıyım (hönk)
d-nasıl yani ? sizi görmeye geldik biz heralde.
h-hayır siz benim kardeşim emine ile görücü sünüz!

sabahdan beri bana soru soran insanın aslında benimle bir alakası olmadığını kardeşinin adına soru sorduğunu öğrenince yaşadığımın dumur top on da bir numardadır hala.

eve dönerken ' bana bu kızı vermezler' nasıl olsa içki var kumar var hepsi var dememin etkisi olacağını düşünürken kızı vermelerinin sebebi açık sözlü olmak olunca al sana top on 2 numara.

anneme hani biz sadece görmeye gitmiştik istemeye gitmemiştik dediğim zaman sende kıza sorular sormuşsun sen soru sorunca hoşuna gitti sanmışlar böyle haber göndermişler istemiyorsan söyleriz olur biter desede artık iş işten benim için geçmişti.

şimdi ben nasıl diyecektim ne bahane uyduracaktım, karşımdaki de bir insandı yok ben beğenmedim dersem onun hali ne olacaktı düşünceleri beynimi kemiriyordu, öyle ya haberi gönder iş bitsin, karşındaki insanın duyguları hisleri yokmuydu, beğenmemiş seni emine deselerdi o kızın ruh haline nasıl bir hasar verecektim, bilmiyordum.

uzun düşüncelerin ardından kararımı vermiştim evlenecektim, çok acil bir eylem planı hazırlayan annem ne olur ne olmaz düşüncesi ile 5 gün sonra nişan kararı almıştı. bir ay sonraya nikah için gün ayarlanmıştı geri dönüşü olmayan bir yolun ortasında tek başıma ve caresizdim, aklıma gelen değişik yırtma yöntemlerinden bir kaçını anneme çıtlatmama ragmen kurnazlığımın genetik olduğunu ve külahına anlatmam gerektiği söylüyordu.

nikah gününde hepsi 24 saat bile konuşmadığım biri ile hayatımı birleştirmiştim artık, eve geri dönerken hala olan bitenin bir rüya olduğunu düşünsemde rüya değildi, o günden bu güne gecen 4 sene içinde hala anlam veremediğim bir duygu var içimde...

iki çocuğum ve çok mutlu bir hayatım her konuda bana destek olan bir eşim ve düzenim.

sonucu belki benim için farklı olmuştu, evlendiğime her zaman pişman olsam da evlendikten sonra mutluluğu yakalamam bana allahın bir süprizi idi. yaşadığım şehrin en büyük eşrafından olan sayın kayınpederim ve evde sözü en çok dinlenilen annem de çok mutlulardı, bende mutluyum.

not: herkes benim gibi şanslı olmadığı için veya olamayacağı için erkeklerde evlenme yaşını 30 ve evleneceği insanı tanıma süresinin 2 yıl olduğu söylemeden geçmek yanlış olurdu. *
evlenmek için en garanti yöntemdir.
"karın iyi çıkarsa mutlu olursun
kötü çıkarsa filozof"
(bkz: sokrates)
klasik mantık evliliğidir. zamanla kişilerin birbirini tanıyarak, sevmesi beklenir. toplumumuzda bir hayli yaygındır.
sayısal loto oynamak gibidir. başkalarının söylediği sayılarla ne kadar doğru tutacağını bilemezsin. içinden gelerek oynamak daha mantıklı ve doğrudur.
yıllarca karşılıklı sevgi, saygı ve aşkın buram buram tüttüğü ilişkilerin aileler tarafından istenmemesi durumunda görücü usulü evlenenleri gördükçe kahreden durum.**
tanımadığın biriyle uyanmaktır. ten uyumsuzluğun varsa dikenli tele sarılıp yatmaktır. en yakınlarına bile yeri gelip katlanamadığın evinde bir yabancıya katlanmaktır. şiddetle karşı çıkılası bir durumdur.
karı koca olurlar.
aşktan sevgiden önce saygıya dayalı birliktelik esastır.
temelde bireyler arası karşılıklı saygı, evliliği, özellikle görücü usulu evliliği ayakta tutan özelliktir.
üniversite de bi hocamın sözünü hatırlattı bana bu.
elemanlar evlenecekseniz görücü usulü evlenin derdi yaşlı kurt. severek evlenmek ödün vermek demektir. görücü usulünde bu ödün daha azdır derdi kulakları çınlasın.
görücü usulü hakkında gram bilgiye sahip olmayan yazarların atıp tutma olayıdır.

yıllarca flört edipte evlenenlerle hiç bir farkı olmayan olaydır.

not:2 sene nişanlılık dönemi flört olarak görmez şimdi bu çagdaş denyolar.
benim anlamadığım yıllardır görücü usulu ile evlenmeye karşı olanlar, bugün milyonların karşısında, televizyonlarda, insanları görücü usuluyle evlendirmeye çalışırlar. neydik ne olduk anasını.
(bkz: dest-i izdivaç)
(bkz: su gıbı)
(bkz: benımle evlenırmısın) modern zamanların görücü usulü *
boşanmanın daha az görüldüğü çiftlerdir.
GÜNÜMÜZ KOŞULLARINda bu tarzı tercih edenler, kanaatkar, sabırlı ve kaderci olacaklarından evlilikleri de daha mukavemetli olur. yapabilen varsa ne mutlu.
çoğu insanın düşündüğünün aksine görücü usülü evliliklerde "filancanın oğlu varmış, askerliğini yapmış, işi de iyiymiş yaşı yaşına boyu boyuna, bi tanışsanız" , " falancanın kızı da okumuş öğretmen olmuş, pek te hamarat pek te güzel, bi tanışsanız" şeklinde gerçekleşen olaydır. çoğu insan evlendikleri ilk gece tanıştıklarını düşünür ancak gençler daha önce bir muhallebicide tanışıp kaynaşmışlardır. bir nevi çöpçatanlıktır.

her ne kadar itici bir durum olsa da ne yazık ki hala bir çok kişi bu şekilde tanışıp evlenmektedir.