bugün

Çok iyi maddi getirileri vardır.
kainat gibi bir düzeni akılsız atomlar yaptı.

onlar bunu dediler sizde inandiysaniz söz biter.

ama şunu söylemeden geçemeyeceğim görmeyen atom, goren göz yapamaz. duymayan atom duyan kulak, ses yapamaz.

konuşamayan atom, konuşan insan, düşünmeyen atom düşünen insan yapamaz. bu neyin kafasıdır.

bence kullandığınız neyse kullanmayın artik. zarar veriyor.
Atamın malum nutkunun bir yerinde kullandığı ifadedir.

Yobaz tayfa bu kısım üzerinde tepinir durur. Sıkıntı yok, devam etsinler.

Fakat bu ifadenin hemen sonrası da çok önemli. Atam diyor ki "biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz"

Bu yolu tutmayanların hali ortada..
doğru tabirdir çünkü allah (sadece) gökte değildir, kutsal kitaplar gökten değil allahın katından inmiştir.
Bu sözüyle atatürkün dinsiz olduğunu ifade eden tamamen manipülasyon yaratıp kendi inançsızlıklarına taraftar çeken grup vardır, bu grup tehlikelidir. Tam bir yobaz olup da atatürk'ü bu sözleriyle dinsiz addedip, dinimizi mafettiler hocaları imamları astilar kuranı yaktılar camileri yıktılar şeklinde ortalığı alakasız bir sekilde karıştıranlarla zaten muhatap olmaya gerek yok okuduğunu anlamaz, anlamak istemez, bu sabit fikir zekasizliktan, cahillikten değil. cahillik giderilir.

Gelelim meseleye. Mecliste yapmış olduğu konusmalardan biridir. Hatta türk tarih kurumunun çıkarmış olduğu 4ciltlik liseler için tarih kitabında geçen başka bir diğer konu ise şudur. Peygamberin kitabı vahiyle değil de kendisinin yazdırmış olduğudur. ifadeler şöyle geçer;

"Kuran sureleri Muhammede açık semada peyda olmuş bir şimşek gibi günün birinde, birdenbire bir taraftan inmiş değillerdir. Muhammedin beyan ettiği sureler uzun bir devirde dinî tefekkürlerinin (düşüncelerinin) mahsulü olmuştur. Muhammet bu surelere birçok çalıştıktan ve tedkikler (incelemeler) yaptıktan sonra edebî bir şekil vermiştir. Mamafi (Bununla birlikte) kendisini tahrik eden batınî amilin (etkenin) yukarda söylediğimiz gibi tabiatın üstünde bir vücut olduğuna kani idi. (Yani “Allah var” zannediyordu). Muhammedi harekete geçiren ilk amil samimî heycanlar olmuştur. Muhammet daha sonra irticalen dinî hitabede bulunan bir vaiz oldu. Vaizlikten nebiliğe, nebiliktende nihayet allahın Resulü haline geçti. Içinde yaşadığı insanların manevî menfaati için ve büyük bir hakikat namına mücahedeye atılmış olan Muhammet, sonunda dinî bir imparatorluğun mutlak reisi ve bütün dünyaya hakim olmak iddiasını besliyen muharip bir dinin müessisi sıfatı ile ömrünü bitirdi. Bu iki netice münhasıran Muhammedin kendi manevî ve fikrî kuvvetinin mahsulü idi.”

Her neyse netice olarak din, insanlar için her yere çekilebilen kullanılabilen mürid taraftar elde edilerek birçok ahlaksızlık illegalite kısaca insani sömüren her türlü şeye alet olabilen bir olgudur. Bunu birebir yakın zamanda yaşamış olmamıza rağmen hala uslanmayan insanlar var, bunlarla aynı haklara sahip olmak sinir bozucu. Örneğin 17 25 aralıktan sonra 2014-2016 yıllarında emniyete fetoden atılan memurların yaklaşık 20 katı kadar polis memuru alındı. Bunlar nur cemaatine fethullahçılara karşı devrim amacıyla alınan başka tarikat mensubu memurlardır. Bunların birkaçı menzilciler, okuyucular, yazıcılar, kadiriler, rufailer, iskenderpaşa cemaatleri. Özellikle sağlık bakanlığında tam bir taht oyunları sergilenmekte, recep akdağ menzilcilerin bakanıydı yerine mehmet müezzinoğlu geldi calistirmadilar recep akdağ tekrar geri geldi. Sonra da şu anki pandemi reis fahrettin kocanın tarikatı iskenderpaşa cemaatine devredildi. Emniyet menzilcilerle kaynıyor. Bunların da mesud barzani tayip erdoğan gibi isimlerin üyesi olduğu naksibendi tarikatinin halidi koluna mensup oldukları söyleniyor. Mescidlerde polislerin virdleri zikirleri sansasyon yarattı. Akıllanmıyorlar uslanmıyorlar, büyük ortadoğu projesi son sürat devam ediyor insanlarımız düşünmüyor çok çabuk unutuyorlar. Güneydoğudan pakistana kadar her yer amerikan üssü oldu. 1940 li yıllarda, hala faaliyette olan ilim yayma cemiyetini bile amerikalılar kurdu.

Yani konunun özü, başbuğ Atatürk kesinlikle bu tür insanı sömüren duyguları devlet yönetimine katmayarak, ayrı tutarak (uzaklaştırıp ötelemek değil) bugün yaşadığımız sorunların önünü kapatmıştır. Kesinlikle iç işlerine dinle ilgili hiçbir konuda sıkıntı yaşanmamıştır. Birçok cami restore edilmiştir. Diyanet işleri kurulmuştur kuranı kerim turkcelestirilmisitr çalışmalar yapılmıştır. Bakınız islamiyeti üstümüzden atmamıştır. Böyle insani duyguları sömürebilecek olan temiz bir şeyi hatta korumuştur bile.

Bu milleti gazi mustafa kemal atatürk'e düşman edemeyeceksiniz.
Gökten indigi "sanılan" yani aslında olmayan. Söylediği gayet açıktır arkadaşlar artık çevirmeye çalışmasanız mı?

Aşırı Kemalist olup inananlar yok nasıl "dinsiz" dersiniz atama der, aşırı dindar olanlar sırf bu dini görüşleri yüzünden ülkesini kurtarmış adamı tamamen reddeder. iki farklı kesim de kendi inançlarının yobazları.

Atatürk de bir insan her görüşüne katılmak zorunda değilsin. Dine inanıyorsan din hakkındaki goruslerine katılmayabilirsin ama bu inançlarını özgürce yaşıyorsun Atatürk sayesinde olduğunu da unutmayarak.
Türk çocukları, göklerden geldiği söylenen "ortadoğu masalları" ile kandırılamaz.
atanın söylediği bunun yüzünden 70 yıldır partisinin iktidar olamadığı onun kırcı sözlerdir.
atamın boşa attığı kurşun yok. her kelimesinin altı dolu olduğunu kanıtlar nitelikte bir cümle.
gayet de doğru bir sözdür. paşam güzel bir noktaya değinmiştir. buna islamofobi diyenler şeriat ülkelerine baksın dedirtir. din baskısının nasıl bir şey olduğunu, bu dönemde hepimiz az çok biliyoruz. biz neden sadece bir kitaba ve onunla ilgili kaynaklara göre yönetilelim ki? mesela, eğer yanlış bilmiyorsam ilk vahyi getiren cebrail gökten indi. kuran'da sürekli bir gök vurgusu vardır. burada daha çok hem şeriatı eleştiren bir üslup vardır bana göre. hem de akılcılığa, hayatın gerçeklerine ve bilime vurgu vardır. gelişmiş ülkelerde insanlar dinini bireysel olarak yaşar. akılcılık hakimdir. zaten insanlar dinini bireysel olarak doğru bir şekilde yaşarlarsa şeriata falan gerek kalmaz, tarikatlarda oyalanmazlar, daha çok araştırma imkanı bulurlar. bu şeriat ortamında pek mümkün olmayabilir. kendi özgürlüklerini şeriatçı hokkabazlara yem etmezler diye düşünüyorum. ben incile göre yönetilmek istiyorum diyen bir hıristiyan gördünüz mü hiç? belki katolikler... onlar bayağı dindardır. hepsini de demiyorum elbette. o dönemde gelişmeye çalışan bir türkiye için, dincilerin sürekli isyan çıkardığını düşünürsek çok normal ve akılcı bir söylemdir.
gökten indiği sanılan kitaplar...

şayet inmedi ve insan yapısı ise bu kitaplar, oluşturan kimselerin paşamdan daha zeki ve etkileyici oldukları aşikar. zira sadece 3 semavi dine inanan kişi sayısı dünya nüfusunun yüzde yetmişini geçiyor.

gökten indiği sanılan kitaplar...

atam çok iyi biliyordur ki insanlar yönetilmeye muhtaçtır. özellikle de bir araya geldiklerinde. bir arada yaşayan kişiler bir kanuna ve nizama ihtiyaç duyarlar. aynı zamanda nefisleri gereği başarma güdüleri daima tatmin edilmeli, önemli olduklarını hissetmelidirler. kişisel bazda dönem dönem gelip geçebilir, artıp azalabilir bu istekler. ancak toplumlar bazında daima bu duygular tatmin edilmelidir.

gökten indiği sanılan kitaplar...

gazi hazretleri sanıyorum farkındadır ki, bir kural konurken toplumdaki en düşük seviyedekini baz almak isabet olacaktır. bu ister maddi boyut, ister ahlaki boyut olsun. kanunlar üst tabakaya, zengine, eğitimliye, kültürlüye, güzele, yakışıklıya, nüfuzluya, güçlüye göre düzenlenirse eyvah!

gökten indiği sanılan kitaplar...

bir ideolojiyi başka bir ideolojiyle yıkmaya çalışmak, eğer dışarıdan bir gözle bakarsanız kör dövüşünden başka bir şey ifade etmez. kazananı da olamaz. insani bir fikri bir başka insani fikirle yıkarsanız bu, o fikrin de başka bir insani fikir ile yıkılabileceği anlamına gelecektir. her şey bir yana insanlar güvenilmez ve açgözlüdürler.

gökten indiği sanılan kitaplar...

siz aldığınız eğitimle, görgünüz ve ahlaki terbiyenizle hayatta bir çok konuda rahat ediyor olabilirsiniz. muhteşem bir şey! keşke herkes böyle olabilse. ancak olamıyorsa, biz herkes öyleymiş gibi davrandığımızda hataya düşmüş oluruz. bir milyon kişi içerisinde tek bir sapık varsa ve o sapık kendini açık etmiyorsa yapılacak şey bellidir. toplumda bir sapık varsa başka bir sapık da pekâlâ olabilir. o halde biz, kanun ve nizamı sapık ve sapıklık hiç yokmuş gibi düzenleyip, nahoş bir durum vuku bulduğunda da "pis sapık" diyip yerimize geçemeyiz. nahoş durumun bizzat kendisiyle muhatap olan, sapıklığa maruz kalan o suçsuz kişinin günahını hanginiz ödeyebilir? kurunun yanında yaş da yanar mı demeliyiz? o kadarcıktan bir şey olmaz mı demeliyiz? bir gün bizim başımıza böyle kötü olay gelene kadar, böyle şeyleri yok mu kabul etmeliyiz? yoksa, sanki herkes her an sapık olabilirmiş gibi önlemimizi mi almamız lazım gelir?

gökten indiği sanılan kitaplar...

bin yıldır ne amaçla fethedildiyse, cihan harbinde yine o amaçla vatanı savunan halkın bu bin beş yüz yıllık inancına böyle öfke dolu çıkışa ne lüzum vardır? vals mi etmek gayeniz, buyrun hanginiz vals biliyor? diğer ülkelerle kaynaşmak mı emeliniz? kim kaç ülkeye kaç kere gitmiş aranızda? bu sonradan oluşturulan hayal bulutunun içinden toplumun yüzde kaçı geçmiştir? çevrenizde kaç kişi vardır tamamen bu düsturla yaşamını idame ettirebilen?

gökten indiği sanılan kitaplar...

bu kitapların "günah işlemeyin, çalmayın, öldürmeyin, helal kazanın, iyilik edin, yardımlaşın" öğütlerinden daha fazla öne çıkan hiçbir şeyi yoktur. size porno izlemeyi yasakladığı için bir dine cephe alabiliyorsanız söylenecek pek fazla bir şey yok açıkçası. kavram ve kültür karmaşasının içinde boğulduğumuz bu yüzyılı bari bırakın övmeyi. başa geldi çekiyoruz diyin.

gökten indiği sanılan kitaplar...

ilk söylediğim şeyleri bir daha söyleyeceğim. eğer gökten inmedi ve insan eliyle oluşturulduysa bile, en kapsamlı ve en kusursuz kitaplar hala bu kitaplardır. benim için değil, bizim için.
Öyle diyeceğine kitaplar inmiştir deseydi, arada bir cumaya gitseydi, yasin okuyup elde kuran miting yapsaydı keşke. Hem böylece bakara makara falan da dese millet dışlamaz herkes oy atardı, kimisi peygamber der, kimisi allahın sıfatlarını tasıyor derdi.

E tabii Atatürkte o siyasi zeka nerde (!)
Atam gene doğruları konuşmuş.
Kudurmayın sabah sabah be.
Üşenmedin mi o koca paragrafı yazmaya dicem az yukardakine ama sonuç belli zaten. Açıp da bi evrim, insanlık tarihi, evren konularında iki üç kitap okumaz gelmiş burda roman yazmış.

Ne de güzel söylemiş atam ohhh. cümleyi, sizin tabirinizle "cımbızlamadan" hatta tüm metnin bağlamı içinde değerlendirirseniz, anlatılmak istenen hakkında daha iyi bi fikriniz olur.
Mezarda anlayacağınız gerçek. Acelemiz yok nasıl olsa hepimiz toprağın altına girecez. Önemli olan sonrası. Yaratıcı katından kitap inmeyeceğine inanan insanlar ölünce yok olup gideceğimize, boş yere yaşadığımıza, şansa dünyaya geldiğimize inanıyor ya bence bu daha komik.
Penis kompleksi yaşayan ablaları hoplatan haklı tespittir.

Kuran güç peşindeki bir arabın, güç mücadelesini içeren bir 7.yy arap politika kitabıdır, o kadar. Kendi içinde sürekli çelişir.
doğruyu söylemese, saltanat kurup ben allahın yeryüzündeki gölgesiyim dese değer verirdiniz kesin.
kasada olduğu var sayılan milyarlar ?

128 milyarımız nerede ?
bana ne la kağıttan kalemden ?

nerede benim 128 milyarım ??????????
https://youtu.be/_k6knjpijse
insanlığa asprin’ini bırak parol kadar faydası olmamış, okuyup üzerine uzun yıllar düşünüp araştırınca basılması bile doğaya zarar olan kitaplar oldukları apaçık bellidir.
dan brown'ın çoğu kitabı.
Kuran
+
Samsung s3 kullama klavuzu.
Kuran
+
Samsung s3 kullama klavuzu.
darwin- evrim teorisi.
sadece şeyma isimli kitap olduğu sanılmaktadır. kitaptaki bir söz ise bu ihtimali kuvvetlendirmektedir.

"herkesi mutlu edemezsin çünkü gökten indiği sanılan kitaplar değilsin"