bugün

gökten indiği sanılan kitaplar

gökten indiği sanılan kitaplar...

şayet inmedi ve insan yapısı ise bu kitaplar, oluşturan kimselerin paşamdan daha zeki ve etkileyici oldukları aşikar. zira sadece 3 semavi dine inanan kişi sayısı dünya nüfusunun yüzde yetmişini geçiyor.

gökten indiği sanılan kitaplar...

atam çok iyi biliyordur ki insanlar yönetilmeye muhtaçtır. özellikle de bir araya geldiklerinde. bir arada yaşayan kişiler bir kanuna ve nizama ihtiyaç duyarlar. aynı zamanda nefisleri gereği başarma güdüleri daima tatmin edilmeli, önemli olduklarını hissetmelidirler. kişisel bazda dönem dönem gelip geçebilir, artıp azalabilir bu istekler. ancak toplumlar bazında daima bu duygular tatmin edilmelidir.

gökten indiği sanılan kitaplar...

gazi hazretleri sanıyorum farkındadır ki, bir kural konurken toplumdaki en düşük seviyedekini baz almak isabet olacaktır. bu ister maddi boyut, ister ahlaki boyut olsun. kanunlar üst tabakaya, zengine, eğitimliye, kültürlüye, güzele, yakışıklıya, nüfuzluya, güçlüye göre düzenlenirse eyvah!

gökten indiği sanılan kitaplar...

bir ideolojiyi başka bir ideolojiyle yıkmaya çalışmak, eğer dışarıdan bir gözle bakarsanız kör dövüşünden başka bir şey ifade etmez. kazananı da olamaz. insani bir fikri bir başka insani fikirle yıkarsanız bu, o fikrin de başka bir insani fikir ile yıkılabileceği anlamına gelecektir. her şey bir yana insanlar güvenilmez ve açgözlüdürler.

gökten indiği sanılan kitaplar...

siz aldığınız eğitimle, görgünüz ve ahlaki terbiyenizle hayatta bir çok konuda rahat ediyor olabilirsiniz. muhteşem bir şey! keşke herkes böyle olabilse. ancak olamıyorsa, biz herkes öyleymiş gibi davrandığımızda hataya düşmüş oluruz. bir milyon kişi içerisinde tek bir sapık varsa ve o sapık kendini açık etmiyorsa yapılacak şey bellidir. toplumda bir sapık varsa başka bir sapık da pekâlâ olabilir. o halde biz, kanun ve nizamı sapık ve sapıklık hiç yokmuş gibi düzenleyip, nahoş bir durum vuku bulduğunda da "pis sapık" diyip yerimize geçemeyiz. nahoş durumun bizzat kendisiyle muhatap olan, sapıklığa maruz kalan o suçsuz kişinin günahını hanginiz ödeyebilir? kurunun yanında yaş da yanar mı demeliyiz? o kadarcıktan bir şey olmaz mı demeliyiz? bir gün bizim başımıza böyle kötü olay gelene kadar, böyle şeyleri yok mu kabul etmeliyiz? yoksa, sanki herkes her an sapık olabilirmiş gibi önlemimizi mi almamız lazım gelir?

gökten indiği sanılan kitaplar...

bin yıldır ne amaçla fethedildiyse, cihan harbinde yine o amaçla vatanı savunan halkın bu bin beş yüz yıllık inancına böyle öfke dolu çıkışa ne lüzum vardır? vals mi etmek gayeniz, buyrun hanginiz vals biliyor? diğer ülkelerle kaynaşmak mı emeliniz? kim kaç ülkeye kaç kere gitmiş aranızda? bu sonradan oluşturulan hayal bulutunun içinden toplumun yüzde kaçı geçmiştir? çevrenizde kaç kişi vardır tamamen bu düsturla yaşamını idame ettirebilen?

gökten indiği sanılan kitaplar...

bu kitapların "günah işlemeyin, çalmayın, öldürmeyin, helal kazanın, iyilik edin, yardımlaşın" öğütlerinden daha fazla öne çıkan hiçbir şeyi yoktur. size porno izlemeyi yasakladığı için bir dine cephe alabiliyorsanız söylenecek pek fazla bir şey yok açıkçası. kavram ve kültür karmaşasının içinde boğulduğumuz bu yüzyılı bari bırakın övmeyi. başa geldi çekiyoruz diyin.

gökten indiği sanılan kitaplar...

ilk söylediğim şeyleri bir daha söyleyeceğim. eğer gökten inmedi ve insan eliyle oluşturulduysa bile, en kapsamlı ve en kusursuz kitaplar hala bu kitaplardır. benim için değil, bizim için.