bugün

tbmm oturumunda 367 oy bulunmaması halinde gerçekleşecek durumdur.abdullah gül kendisi ifade etmiştir.

http://www.hurriyet.com.t...undem/6466839.asp?gid=180
(bkz: allah razı olsun)
yarın yalanlayacağı kuvvetle muhtemel olan ''hayır ben böyle bir şey söylemedeim''denilip,halk tarafından bir kez daha unutulacak olan durum.
demokrasinin aldığı büyük darbeyi farkedemeyen insanların sevineceği durumdur.halkın yüzde kaçının onu desteklediğini göreceğimiz seçimlerde abdullahgül'den kurtulamayacağını farkeden insanların demokrasinin aldığı darbeyi o zaman fakrketmeleri muhtemeldir.
gul'ün hak yolunu bulması demektir.
an itibari ile anadolu ajansına verdiği demeçte çekildiğini söylemesi ile gerçekleşen olaydır.
vatana millete hayırlı uğurlu olması gereken durumdur. olmuştur da.
başlığa yazdığı entrylerde sözlükte halay çekerek sevindiğini gösteren yazarın eksi oy yağmuruna tutulmasına sebep olan durumdur. ancak bilinmeyen bir şey vardır ki eksi oylar yazarın sevincini körüklemektedir. haydin halaya...
beni istemeyeni ben hiç istemem moduna geçtiği andır.
tamamen taktik içeren bir olaydır.bir taraftan cumhurbaşkanını halka seçtirmek için turlar yaparken bir taraftan abdullah gül için 367 bekliyorlar. erdoğan ı halka cumhurbaşkanı olarak seçtirme umudu taşıyan bir eylemdir.
hep beraber türkiye den ellerini çekmelerini yüce tanrı dan niyaz ederek, türk ulusuna geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. velev ki bunları sandığa gömemezsek, işte o zaman yandığımızın resmidir.
bir açıdan da erdoğan' ın çekildiğinin göstergesidir.
bir kaç hafta önce, yeni cumhurbaşkanımız diyerekten, kendisiyle ropörtaj yapan gazeteciler ne hissetmektedirler acaba?
iyi okumak gerekir. akp'nin, mazlum konumuna düştüğünü sanacak bazı kimselerin vereceği duygusal kararlarla, fazladan alacağı oyları düşünüp, sinsi sinsi gülerek ellerini ovuşturduğu gibi bir görüntü canlanıyor gözümde.
(bkz: hayırdır inşallah)
hayırlı olmuştur. hayırlarından biri de toplum için hoş olmayacak bir örneğin ülkenin en üst makamına adaylıktan çekilmiş olmasındandır. şöyle açayım. bu ülkenin bir eğitim sorunu var, bir kadın erkek eşitsizliği sorunu var, bir özgürlük sorunu var. eğitim kampanyaları yapılıyor, kız çocuklarının kocaya değil okula gitmesi için insanlar özverili çabalar gösteriyorlar vs. 29 yaşındaki bir akademisyenin bir 14 yaşındaki bir kız çocuğu ile nişanlanıp o kız çocuğu 15 yaşını üç gün geçtikten sonra evlenmesi makul bir örnek değildir. hele böyle bir şahsın cumhurbaşkanı olduğunu düşünün. ortalama vatandaş diyecek ki "koskoca cumhurbaşkanı bile böyle yapmış. demek ki yapılabiliyor"

eğitim sorunu açısından: bir kız çocuğunun eğitim hakkının elinden alınıp ev kadını yapılması noktasındadır.

kadın erkek eşitsizliği sorunu açısından: sürekli ikinci sınıf muameleye tabi tutulan kadınların eğitim göremeden, ekonomik özgürlüğünü elde edecek bir donanıma gelmeden bir erkeğin vesayetine terkedilip erkek karşısında ezik ve muhtaç bir konuma konulması noktasındadır.

özgürlük sorunu açısından: birleşmiş milletler sözleşmelerine ve ülke yasalarına göre çocuk olan birinin belli bir hayat tecrübesine ve olgunluğa kavuşmadan vereceği kararlarında özgürlükten söz edilemeyeceği, yönlendirme ve dayatmalarla mecbur bırakılacağı noktasındadır.

(bkz: 29 undaki adamin 14 undeki cocukla nisanlanmasi)
siyasi bir manevradir. Cumhurbaskanini halk secmesi durumunda tekrar adayligini koyacagini aciklamasi bunu kanitlar.
gelecekteki kaçınılmaz olarak cumhurureis olacak şahsın kısa bir dinlenme dönemine girmesi durumu.
isabet olmus dedigimiz durumdur. ama anlayamamistir kendisi durumu. aslinda kendini de yakmistir bizi de.