bugün

Çılgınım

bugün soyunmak istiyorum / çırılçıplak
herkes görsün güzelliğimi.
hem de gün ortasında /
hem de kalabalıklar içinde/
hem de bir meydanda /
taksim olabilir hem de !!!
kızmazsan / darılmazsan eğer
sen de gel !!!
katıl kalabalığa....

gözlerini bağladım ötekilerin,
görmezler beni
nasılsa!...

tayyibe atay
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
ask yasaklandi artik halka acik yerlerde
el tutmak yol aciyor diye hesapsiz susmalara
kaldirdik tum tutusmalari
yasak kelime oyunu yapmak
yalan soylemek mecburi ve serbest ayyuka cikmak
artik yagmur sonralari toprak kokmak yok
tomurcuklanmak gunah ve bir insan gozu yuzunden
yuz gun ard arda uyumamak
kimse olmesin diye kimsenin aklinda
her sevdali verdigi sozu geri alacak
gunesi ayi ve hatta hicbir tabiat olayi
sahit gosterilmeyecek hicbir sevdaya
ne deniyorsa onu atacak kalp
ve suresi yirmi dort saate cikarilacak
meskun mahallerde aglamanin...
tövbe ettim gelmeye
uğruna kulum ben köle
ğ ile başlayamam kelimeye
çaktırmadan anlasana
e baş harflere baksana
Varlıkla yokluğun, yaşamışlığımla faniliğim arasındayım
Sen var mıydın yok muydun yoksa bir hayal miydin?
Özlüyorum, ağlıyorum, unutuyorum; cennetle cehennemin arasındayım
Ne ateşlerde yanıyorum ne de huzurla doluyum, garip bir sızı içimde
Sana geldiğim yollarda, gece ayazlarda arıyorum seni
Ben varım, diğer her şey var bir tek sen yoksun
Çıkıp gelsen, elimi tutsan, beni bu ızdıraptan kurtarsan
Biliyorum uzatırdın elini bana çektiğimi bilsen
Güneşi hissettim tenimde
Pür bir acı yayıldı her yerime lime lime
Düşe kaldım birden
Düşlerden düştüm sana
Başımı döndürdün
Öyle uzaktan, perdelerin arkasından
Aralıksız pencerelerden bakakaldım ardına
Ardın bile güzel
Oysa isterdim ki sadece bana dön
Benim için dökülsün için
Dudaklarından dudaklarıma yol olsun sözcükler
Ki bütün sırlar çözülmeden birleşsin tenimiz
Sonsuz bir yankı bu
Yüzlerce insana anlattığın
Ama sadece ben duyuyorum sesini
Ve dokunabiliyorum kalbine
Hissetmesen bile
Sendeyim.
Artık hiç bir şey eskisi gibi değil.
Ben de öyle.
Çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime.
Kılığıma kıyafetime...
Çorapsız da basıyorum artık yere.
Eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle.
Nane limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de.
Takılmıyorum artık şu her kış ve bahar şişen bademciklerime.
Çok sıcak yada soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi bir kaç gün gene.
Olur biter
Geçer gider.
Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
Olup bitmeyen,
Geçip gitmeyen.
Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama...
Çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna,
Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana..
-Cahit Sıtkı Tarancı
Boşversene biz aşık olmayalım birbirimize..
Konserlere gidelim, maça gidip küfür edelim, uçurtma uçuralım, kumsalda uzanıp deli gibi içelim..
Gece de yıldızlara bakabiliriz..
Bisikletle gezerken yağmur yağsın, sırıl sıklam olalım..
Bisikletin zinciri atsın, sen yine ellerini kirlet yaparken ben sileyim..
Bana kek yap..
Balık tutalım, sonra tekrar denize atalım.
Boş ver aşık olmayalım biz bebeğim.
Aşk korkutucu, aşk yorucu, aşk zarar verir..
Beraber eğlenelim en iyisi, ama hep ve tek benimle uyu..

Ah muhsin ünlü - boşversene biz aşık olmayalım birbirimize
sen beni öpersen belki de ben fransız olurum

şehre inerim bir sinema yağmura çalar

otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür

dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.-
senegalliler dahil değil

sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır

çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi

o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin

hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin-yoksa seni rahatsız mı ettim?

sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur

ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek

elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
elbette gayet rasyoneldir attan atlamak-freud diye bir şey yoktur.

sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim

belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün

yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.-haydi iç de çay koyayım.
Belki bir gün çıkar gelir diyorlar
Gönül muradını alır diyorlar
Seven sevdiğini bulur diyorlar
Umudumu kestiğimi söyleme.
Sen bana aitsin.
Bazı şeyler başka şeylere aittir.
Mesela tuz denize,
kuş gökyüzüne,
savaş emperyalizme,
sen bana..
"Sen ve yağmur.
Başa dönemezsiniz.
Öyle bir yol yürüdünüz ki ancak
dönüş yolunu yok ederek gelebilirdiniz." ismet Özel.
Sen yoktun o zamanlar
Çocukluğumda en çok yağmuru severdim ben…
Ne zaman bir dert gelse bana
Yağmur yağar
Dinler
Dokunur
Ve topraktan kalkan o kokuyu koklardım…
Ateşim sönerdi..
Sonra büyüdüm..
Gözlerini gördüm
Yandım
Yağmur yağdı
Ve ilk kez sönmedim…
Ben yağmurdan daha fazla bi seni sevebildim.
uykuların kaçar geceleri
bir türlü sabah olmayı bilmez
dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
ne çarşaf halden anlar, ne yastık
girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
onun unutamadığın hayali
sigaradan derin bir nefes çekmişcesine içine dolar
ve sevmek ne imiş bir gün anlarsın...
Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
yorulmuşsundur;
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
ne gül suyum ne gümüş leğenim var,
susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
acıkmışsındır;
beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.
Ben seni severim belki de rabbim buna hazır değil.
Her şeyin güzelini sever o ideal birliktelikler ister
Seninle benim yan yana oturacağımız çekyata
Ne ilahi adalet sığar ne de diyalektik..
içime çöreklenmiş sığ bir sığır var benim.
Ben seni severim sevmesine de
iş çıkarmasana şimdi ne gerek var güzelim.
...
Biz de bakabilelim
Bir ışıklı pencereden
Bize de pay düşmeli
Şehirlerden, caddelerden, denizden.

Cahit Irgat
y. kemal
görsel
attila ilhan - Kaptan 4.
Ne kadar yakından ve arada uçurum
insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi.
Uyandım uyandım hep seni düşündüm,
Yalnız seni, yalnız senin gözlerini.
Cemal süreya.
Ben
Utangaç bir kalbi,
Taşırım geceden
Ben sana
aşık olduğumu,
Ölsem söyleyemem.

Özdemir Asaf.
Geçip gitmiş günler gelin
Rakı için sarhoş olun
Islıkla bir şeyler çalın
Geberiyorum kederden

ilerdeki güzel günler
Beni görmeyecek onlar
Bari selam yollasınlar
Geberiyorum kederden

Başladığım bugünkü gün
Yarıda kalabilirsin
Geceye varmadan yahut
Çok büyük olabilirsin
(bkz: günler)
(bkz: Nazim Hikmet Ran)
https://www.youtube.com/watch?v=980NDQr38n4
Alnına konsun bu öpüş!
Ve, şimdi senden ayrılırken,
itiraf edeyim ki-
Günlerimi bir düş
Sayarken yanılmıyorsun;
Ama, umut gitmişse uzaklara
Bir gece ya da bir gün
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
Fark eder mi bu yüzden?
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
Yalnızca bir düş içinde bir düş.

Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
Haykırışları içinde duruyorum:
Ve altın kum taneleri
Tutuyorum avucumda-
Ne kadar az! Ama nasıl da
Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlerine
Ben ağlarken - ben ağlarken!
Ah Tanrım! Daha sıkı
Tutamaz mıyım onları?
Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız
dalgadan?
Bir düşün içinde bir düş mü
bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?

Edgar allan poe - bir düşün içinde bir düş
(Senin için).
ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım.
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından.
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar.
şu aranıp duran korkak ellerimi tut.
bu evleri atla bu evleri de bunları da.
göğe baklaım.

falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım.
inecek var deriz otobüs durur ineriz.
bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya.
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum.
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun.
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam.
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım.
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda.
beni bırak göğe bakalım.

senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım.
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum.
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi.
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor.
seni aldım bu sunturlu yere getirdim.
sayısız penceren vardı bir bir kapattım.
bana dönesin diye bir bir kapattım.
şimdi otobüs gelir biner gideriz.
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç.
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin.
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat.
durma kendini hatırlat.
durma göğe bakalım.

-turgut uyar
Uzanıp yatıvermiş, sereserpe;
Entarisi sıyrılmış hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
içinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama...
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!

sereserpe - orhan veli kanık