bugün

uefa kupasını; şükrü şaraçoğlu stadında aldığı galibiyetle müzesine götürecek tek takım.
(bkz: şampiyon)
tarifsiz sevdadır.
ciddi bir ameliyat olmanız gerekmektedir. hastaneye yatmıştırsınız. (bkz: galatasaray kayserispor) (bkz: denizlispor fenerbahce) macları vardır o hafta sonu. hastaneye giderken bir arkadasınıza dersiniz ''ben pazartesi gelecegim sonuc ne olursa olsun ister siz sampiyon olun ister biz ama goreceksin biz sampiyon olacagız ve seni rezil edecegim millete ehehe'' seklinde iddalı konusmalar yaparsınız. hastaneye gidersiniz kontroller vs vs mac günü gelir radyodan macı dinlersiniz. ve evet beklediginiz gibi dediginiz gibi (gbkz: galatasaray şampiyon) olmuştur. doktordan izin almak için yanına gidersiniz ''benim bu gün gitmem gerek bana izin verin'' doktorun inadı tutmuştur nuh der peygamber demez , vermez o izni. anlatırsınız olayı artık fenerli midir nedir? iyice inat yapar vermez. kafanız atar bir imza ile kendi isteginizle hastaneden cıkarsınız. tabi eve geldinizde herkes baya bir şaşırır öyle ya baya ciddi bir ameliyat için hastaneye yatmıstısınızdır. ama umrunuzda değildir hic bir şey. gider arkadaşınızı rezil edersiniz. bütün senenin acısını çıkartırsınız. 2 gün sonra gider doktordan özür diler hastaneye tekrar yatarsınız.

böyle bir sevgidir galatasaray sevgisi. tarifi imkansız sınırı yok. sadece benzetme yapılır tarifi bulunamaz o sevginin. bazen acı verir, bazen mutlu eder, ama en önemlisi asla terketmez hep oradadır ve seni bekler. gittiğinde neredeydin demez, kucaklar seni, üstünü örter, arkadaşın olur, sevgilin olur, bazen annen olur, bazen baban, bazen düşmanın olur, bazen can dostun. o sevgiyi anlatmaya kelimeler yetmez. yetemez zaten. iyi ki varsın be dost hep orada hazır beklediğini bilmek insana güç veriyor. var ol...

1905. entry feda olsun sana nice 1905 lere.
Galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş, köklü bir inançtır. Galatasaray'ı işte bunun için tercih eder ve Galatasaraylılığımla her zaman gurur duyarım.

(bkz: Metin Oktay)
(bkz: 12 mart 2009 hamburger sv galatasaray maci)nda nerdeyse bir ateş çemberinden geçecek olan takımdır. savunmada ilk kez bir arada oynayacak oyuncular, eksik bir orta saha ve nonda ya da ümit karan olursa nası şekilleneceği bilinemeyen bir forvet hattı.
gün itibariyle web sitesinde inanılmaz gaz bir film hazırlamış muhteşem takım.

(bkz: seni ne çok sevdiğimi)
sabahtan beri yerimde oturamama sebebim. 140 dakika sonra buluşacağım sevgilim.
ballı takım. ayrıca bir de sihirbazlık gibi bir özelliği de vardır, oynadığı avrupa takımları önce bunlar "cincon'a 5 atarlar 6 bizim olur yine" iken galatasaray'a yenilince köy takımı, mal olurlar.
(bkz: benfica takım değil)
gün itibariyle hamburg'la oynanan uefa kupası maçının 53. dakikasında 10 kişi kalmasına rağmen* maç sonuna kadar skoru 1-1 götürüp ikinci maç için hem iyi bir avantaj yakalamış, hem de çok iyi bir avantajı kaybetmiş takım.*
bu gece oynanan 8 uefa kupası maçında deplasmanda yenilmeyen iki takımdan biridir. diğeri ise braga'dır.
bu inançla mücadele ederse en büyük rakibinin sahasında avrupa kupası finali oynama ihtimali daha da yakınlaşacak futbol takımı.
birinci derecedeki rakiplerinin bok atmakta sınır tanımadığının farkına vardığımız türk takımı. günümüzden örnek verirsek;
12 mart hamburger sv galatasaray maçı 1-1 bitti. ne diyorlar efendim? hamburger sv takım bile değilmiş. çantada keklikmiş. çok gol kaçırmışlar. bu deplasman beraberliği tamamen şans eseriymiş.

ulan, sen deplasmanda 2 as stoperin olmadan sahaya çıkıyorsun, sol bekin ortaya geçip ben stoper olurum abi diyor. yedek sol bekini sol bekte, 1.sol bekini ve yedek stoperini ortada, ve sağ bekte de normalde o bölge oyuncusu olmayan sabri oynuyor. ön libero sezonu kapamış, sakat. yedek ön libero da sakat. ön liberoya normalde sağ açıkta oynayan barış özbek'i alıyorsun. bunun dışında ortada ayhan, lincoln, arda, harry. forvette en golcü adamın da sakat. bütün bu olumsuzluklara rağmen golü de atıyorsun, öne geçiyorsun. sonra henüz 2.yarının başında o ana kadar en başarılı defans oyuncun emre aşık kırmızı kartla oyundan alınıyor. yedeklere bakıyorum içim kararıyor çünkü kulubede oynayabilecek yedek yok. bu sezon o kadar sakatlık var ki. neyse defansa (stoper mevkiine) normalde 60 dk oynayabilen harry geçiyor. beraberliği yakalıyor rakip. biz ise ikinci yarının 5.dakikasından beri 10 kişi mücadele ediyoruz. ve atamıyorlar gol. olmuyor. okunmuş gibi kale. tam maç bitti derken ümit topu ağlara bırakıyor ama ipne hakem golu vermiyor. yani neden maçı anlattım? şunun için. bunu başarmak hiç de kolay değildir. bu kadar eksiğe ve kwellın defansa geçmesine, 10 kişi mücadele etmene rağmen kaybetmiyorsan sen büyük takımsın. ruhla oynuyorsun.

karşıdaki rakip, bırak hamburger sv'yi isterse 2. ligden bir takım olsun. yine de bu maç böyle bittiyse, sanki biz mecidiyeköyden çıktık çevreyoluna arabamızla çıktık gibi. kadıköye az kaldı.
sayacağım şu sebeplerden dolayı takım olarak, malzemecisindn futbolcusuna acilen bolu'lu imama okutulup üfletilmesi gereken bahtsız takımımdır. keza başka çare kalmamıştır;

-fenerbahçenin puan kaybettiği hafta * puan kaybetme becerisini gösterdiğinden dolayı.

-sakat ve cezalı oyuncular yüzünden belini doğrultamadığından dolayı. ulen sağlam olan 11 kişi direkt kadroya giriyor zaten durum o boyuta geldi.

-gerek türkiye'de, gerek avrupa'da, önce hakemi, sonra rakibi yenmek zorunda kalmasından dolayı.

zor günlerin takımıyız, bu ligin bir gömlek fazlasıyız tamam ama bu takımda oynayanlar da insan be kardeşim..
bu ligin bir gömlek fazlası olup da puan tablosunun beşinci sırasında yer alan takım. bir gömlek iyi takım olmak, kadro yapısıyla, yetenekle olmaz... oynayacaksın kardeşim. oynayacaksın... konuşmak kolay.

edit: en kötü 5. entry olmuşuz. şu "salak taraftar körlüğü" yok mu...
bu kadar eksiğiyle en büyük şampiyon adayına kök söktürmüş takımdır. artık bir de eksiksiz oynasa gerisini sen düşün.

kewell gibi adam bile defans oynamak zorunda kalıyor bu takımda, gene mart ayında avrupa'da kol gibi iddiası var galatasaray'ın.

yani güzel kardeşim, bu adamlar haftada bir değil, 3 günde bir maç yapıyorlar.

işte o yüzden hala 2 kulvarda, bu kadar eksiğiyle, yeni bir antrenörle zirveye, zirvelere oynuyorsa eğer, bu takım 1 gömlek iyidir herkesten. gün gibi de aşikardır. görmek isteyen görür, zoruna giden görmez.

bu kadar basit. konuşmak hala kolaysa bunları da görünce isteyen de konuşsun, banane?!.

edit:

(bkz: avrupa bizimdir erzurum sizin)
hamburg maçında gösterilen efordan sonra trabzonda galibiyetin kıyısından dönmesi ve son zamanlardaki tabloya bakıldığında lan ruh geri mi dönüyor dediğim takımım. herkes görev aldığında elinden geleni yapmakta bu sene uefa hayal değil diyebilirim. neden olmasın ki?
mücadelesine devam ettiği uefa kupasında kendi liginde 17 şampiyonluk ile en fazla şampiyon görünen takım.
galatasaray'ı 12 ukrayna şampiyonluğuyla dinamo kiev takip ediyor.

ayrıca son 16 da bulunan takımlardan 4 ü uefa kupasını daha önce kazanmış takımlar. bunlar galatasaray, zenit, cska moskova ve ajax takımları.

mücadeleye devam eden takımlardan ikisi de şampiyonlar ligi kupası sahibi bunlar marsilya(1993) ve ajax(1995).
sözde rakibi gibi 3 yaşında şımarık kız çocuğu misali davranmayan, adam gibi taraftara sahip, adam gibi takımdır.
yense de yenilse de gurur kaynağıdır. onurdur...candır...canandır...
yıllar sonra sitesine fransızca dil seçeneğini eklediler. galatasaray lisesi, galalatasaray üniversitesi gibi kurumlara sahip olacaksın ama internet siten yıllarca sadece ingilizce seçenekle yetinecek. bir garip bu bizimkiler.
bayan basketbol takımı fiba eurocup finaline çıkan bir dünya markasıdır. bravo kızlar!
son yılların en güçlü kadrosuyla son yılların en kötü sonuçlarını alan takımdır.
(bkz: mircea lucescu)
6,5 milyon euro'ya* 2008-2009 uefa kupasında çeyrek final oynama şansını satan kulüp.
son yılların en iyi kadrosunu;

skibbe gibi bir amatöre teslim ederek,
şampiyonlar liginden elenilmesine rağmen skibbe'de ısrar ederek,
ardından en önemli maç trafiğinin olduğu dönemde takımın hocasını kovarak,
takımı en zor dönemde antrenörlüğü henüz kanıtlanmamış bir isme teslim ederek,
sezonun en önemli maçından önce en önemli defanslarından birisini, üstelik de defansta sağlam adam hiç yokken, rus takımına satarak,
tüm sezon boyunca sakatlıktan kurtulamayan takımda sorunun sağlık ekibinde olabileceğini görmeyerek ve sorunun çözülmesi için hiçbirşey yapmayarak...

piç etmiş bir yönetime sahip spor kulübü...

bravo! sezon öncesi yaptığınız tüm olumlu şeylerin sezon içinde içine zıçtınız ve bir çuval inciri berbat ettiniz!

yanarım yanarım da kewell, arda ve baroş'a yanarım!
bu kriz döneminde yazın elden gelebilen en sağlıklı transferleri yaparsa eğer, gelecek sezon çeyrek final görebilecek potansiyele sahiptir.
bugün uefa kupasından gayet sinir bozucu bir şekilde elenmiş takımımdır. 2009 istanbul finaleine giden kapı kapanmıştır.

ancak şunu gördük ki; kadıköy asfaltları titremiştir. yine türkiye'yi avrupada temsil eden bunu özellikle belirtiyorum hazır puanları hiç edip rezil etmeyen takımımız yine birilerinin kuyruk sokumlarını dürütlemiştir.

hamburg maçı dakika 50'yi gösterdiğinde yüzünde tuvalete çıkmış kabız ibaresi olanlar, şimdi ironi peşindeler. ki herzaman ki gibi yapamıyorlar ya o ayrı.

galatasaraylılık aşkı galip gelene kadarmış. şimdi hatırlatmak isterim ne zaman bir galatasaray kaptanı aracının içinde dövülmüş.

takımın neredeyse ilk onbiri tribündeyken çeyrek final için mücadele veriyoruz. biz bunun bilincindeyiz hatalara söveriz ama futbolcularımıza yüz çevirmeyiz. nice türk futbolcunun geleceğini yok eden kulüple bir tutlamayız, bu husustada muhattap olamayız.

farzı misal uefa finali samiyen de olsaydı. ve fener uefa kupasında mücadele ediyor olsaydı, hangi galatasaraylı bundan gocunur içine ateş düşerdi bilmem. he rezil olması ister istemez arzulanır. ancak hiçbir şekilde finale yükselebileceği tereddütü kimsede olmazdı. olamazdı. en saf fenerlisi bile bunu söylemekten tereddüt ederdi heralde.

neyse günlerdir uykusu kaçmış fenerli kardeşlerim bir rahat uyku uyuyun bari...
güncel Önemli Başlıklar