bugün

bir lisede bir liselinin bir liseliye söylediği lafilite.
çok sağlam bir fransız arkadaşımdan aldığım habere göre bu köpeklerin bazıları da "döhav" diye havlamaktadır, bu olay fransa'nın méhéhéhé köyünde genelde saat 27 civarları yaşanmaktaymış; 27, ay içindeki kaçıncı gün olduğunu da belirtebiliyormuş.
"fransa'da köpeklerin sözde ermeni soykırımını kabul etmesinden" daha az önem arz eden durumdur."
(köpeklere hakaret etmek istemem, onlardan birisi yatağımda yatıyor şu an...)

bence gelin de oradan yakalım biz...
gene çok sağlam kaynaklardan aldığım bir habere göre, isviçre'deki bir çikolata fabrikasının yakınında yaşayan köpekler mabel diye havlıyorlarmış. daha doğru bir şekilde cümleyi kurarsak mabel diye mabelliyorlarmış denir.
diger avrupa ülkelerinde de köpekler bark bark bark diye havlar.
kopekler de bizler gibi yaşadıkları ortamdan duydukları kelimeleri zihinlerine kazırlar. ingilterede büyümüş bir köpek ingilizceden anlar türkiyede büyümüş bir köpek ise türkçeden. aynı şekilde çıkarttıkları sesler, kendilerini ifade ediş tarzları da yaşadıkları büyüdükleri ortama göre değişir. fransadaki köpeklerin "löhav" veya "döhav" diye havlaması da buna bağlıdır. bu gelişim tarzı yalnızca seslerine yansımaz davranışlarına da yansır. örneğin sivas'da yetişen bir köpek nasıl hırçın, güçlü ve sadık oluyorsa bursa'da yetişen bir köpek de bir o kadar oynak, kıvrak ve yumuşak olur.
bir çizgifilmde geçen hadise. muhtemelen liseli de burdan öğrenmiştir. kedi lömiyav diye kaçar köpek löhav diye kovalar. evet çok yaratıcı.