bugün

Şuan uygulanan ve 1900'lerden kalma ezber sistemi ile olmadığı kesin. Uygulamalı, deneye dayalı, bilim ve teknoloji ile birlikte olması faydalı olacaktır. El yazısı ile okula başlatıp diğer tüm kaynakların düz yazı olması, yıllardır Finlandiya modeli diye yutturdukları ama aslında Finlandiya'nın çoktan vazgeçmiş olduğu sistem ile değil. Ha ayrıca birde işin maddi kısmı var zira eğitim ve öğretime ayrılan bütçe içler acısı.
Ezber sistemi kaldırılarak.
Kalıcı öğrenmenin sağlanabilmesi.
Her bireyin zeka yeteneğine göre alanlara yönlendirilmesi.
finlandiyaya yerleşerek. yalnız tipimiz çok sırıtır.
Eğitim ve öğretim diye bir millete geçmişine küfrettirmeyi, onunla alakayı kesmeyi öğretip, kılık kıyafet değişikliğini, harf değişikliğini, milletin manevi değerleriyle ve inancıyla savaşmayı; baleyı, operayı, töreni, heykeli bilim diye öğretirsen o milletin üniversitelerı dünya sıralamasında ilk beşyüze giremez. Kendi silahını, altyapısını yapamaz.
finlandiya eğitim sisteminde sınav stresi yok, okul sıralaması, merkezi sınav, dershaneler, özel hocalar yok. herkes yakınındaki okula gitmek zorunda.

okullarda okutulacak kitaplara öğretmenler kendileri karar veriyor. bu yüzden öğretimin odağında öğrencileri testlere hazırlamaktan ziyade tamamen öğrenme var. öğrenci odaklı sistem. sistemde ödev ve öğrenim, öğrencinin aktivitesi ile öğretmen ve diğer öğrencilerle etkileşimi ön planda tutuyor. çocuklar sınıf içinde dolaşarak, arkadaşlarından, öğretmen ve ders malzemelerinden bilgiler toplayabiliyor ara sıra da kanepeler üzerinde dinlenebiliyorlar.

eğitim saatleri çok kısa (ortalama günde dört saat) olmasına rağmen bütün öğrenciler eşit düzeyde başarılı.

okul kantininde sadece süt, su ve meyve bulunuyor. her çocuğa kendi öğrenme yöntemine göre ödev veriliyor. nlp teknikleri öğretmenler tarafından derslerde uygulanmakta. bazı dersleri farklı yaş grubundaki öğrenciler bir arada işliyor; böylece uyumu öğreniyorlar. okuldaki bitkilerin bakımı, kütüphanedeki işler, atık kâğıtların toplanması, bahçe ve akvaryum işleri, mutfak yardımı gibi gündelik işleri öğrenciler sırayla yapıyorlar. böylece yeterlilikleri geliştiği gibi okullarını da benimsiyorlar. çocuklar okullarını ikinci evleri gibi görüyor, öğretmenlerini de anne/baba gibi seviyorlar.

finlandiya’da öğretmen olmak çok kolay değil. liseden mezun olup öğretmen olmaya karar veren bir öğrenci üç aşamalı kabul testinde başarılı olmak zorunda. birinci aşamada, kitap sınavıyla, bilgiyi araştırma, sentez yapabilme, eleştirel açıdan bilgiyi yorumlama, analiz etme yeteneği test ediliyor. ikinci aşamada, mülakat aşamasında, kişilik ve karakter yapısı bakımından öğretmenlik mesleğine uygun olup olmadığı analiz ediliyor. son aşamada ise adaylardan örnek bir ders anlatması veya grup tartışmasını yönetmesi istenerek sosyal yönü, konuşma, sunum ve yönetim yetenekleri ölçülüyor. bu aşamaların sonunda öğretmenlik için müracaat edenlerin ancak yüzde onu öğretmen yetiştirme programına kabul ediliyor.

öğretmenlik lisans programı boyunca, öğrencilerin her yıl birer ay uygulama okullarında ders anlatarak staj yapma zorunlulukları var. stajları hem üniversitedeki öğretmenleri, hem de öğrenciler tarafından değerlendirmeye tabi. staj değerlendirmesi mezuniyet yeterliliğinde çok önemli. türkiye’de öğretmenlik stajı sadece son yıl yapılabilir, o da ne yazık ki kpss sınavının hazırlıkları nedeniyle hedeflere ulaşamaz.

finlandiya’da öğretmen olabilmek için sadece lisans öğrenimi de yeterli değil. öğretmen adayının seçeceği konuya göre tezli yüksek lisans derecesine sahip olması da zorunlu. böylelikle finli öğretmenlerin araştırma tabanlı bir eğitimle, sorgulayıcı bir bakış açısına sahip olmaları sağlanıyor.

alıntıdır.
Sistemle. Belirli bir sistemin varsa, er ya da geç başarıya ulaşabilirsin. Ancak iki sene de bir sistem değiştirirsen, bir şey de beklemeyeceksin. Bak liselerin haline, dershaneyi kapattın, hepsi özel lise oldu. Garip bir şekilde millet lise 3e kadar devlette, son sınıfta özel liseye gidiyor. Bir kişi de bu iş ne olacak böyle demiyor. Sınav sistemin berbat, dünyanın kat ve kat gerisindesin, soru tiplerini artık ezberleyip sınava giren çocuklar yüksek puan alınca kendini Einstein sanıyor.
Öğretmenleri kpss puanına göre değilde mülakatlar yaparak yeteneğine, niteliğine göre seçmek. En iyi anlatanlari, konuya ve sınıfa hakim olanları, az ödev verip bunları kontrol edebilen öğretmenler lazım ülkeye.

Lisede meslekleri tanımak açısından öğrenciler her hafta cumartesi mesela bi yerde gözcü gibi davranmalı. Seveceği mesleği belirleyip üniversite de ona yönelmeli.

Meslek Lisesi olmamalı. Herkes eşit olmalı.

Üniversite de öğrenciler bir dönem teorik bir dönem pratikle yani bol bol stajla işi iyi ogrenmeli.
ilk önce eğitim sistemi oluşturarak

Ben öyle bir şey göremiyorum .
Parali egitime gecisle hersey duzelir, benden soylemesi.
Sürekli sistemle oynayarak çağ falan atlanmaz mesela.
Çocuklari sınavlardan yüksek not almaya zorlamayip,dersleri sevmelerini saglamaya calişmak cağ atlattırmasa da yararlı olabilir.
Öğretmenleri iyi eğiterek.
yandaşların atanmasını engellemenin işin yüzde 60 ı olduğu düşünülürse bu kanala yoğunlaşılması gereken mevzudur. ülke öyle bir duruma geldi ki okulun ilk haftası 15 temmuz anlatılıyor rte nin hayatı anlatılıyor derslere katılmakta zorunlu. bu çocuklardan ne hayır gelecek ki geçtim ülkeyi kendilerine ve ailelerine..