bugün

ismet paşa zamanında yapılmış mantıklı olay. günde 5 kere duyduğumuz bir şeyi anlamak mantıklı sanki.

(#579380)
tartısması uzun sureler yapılmıs bir olay. bence kuran-ı kerim'in gonderildigi dil olan arapca okunması daha guzeldir.*
sadece çağdaş ülkelerde olabilecek şey olabilir.
oturup düşünmemiz lazım da olabilir "biz gunde bes kere duyuyoruz da ne diyor bu adam" diye.

ayrıca, tabi türkçe de bir çok yabancı kökenli kelime var ama onlar türkçe ye geçmiş kelimelerdir. "çay" kelimesi japoncadan gelmiş olabilir ama "çay" dediğinizde anlamayan türk var mı? peki "hayye ales-salah hayye ales-salah" dediğinizde anlayan?
Arapça okunuyor diye karşı çıkılması çok saçma olup sonuçta gerçek diliyle okumanın anlam ve orjinalliği çok daha iyi yansıttığı unutulmamalı.
Nasıl ibadet ederken okuduğumuz surenin anlamını biliyorsak ezanın da biliyoruz.Ve biz ezanı orjinal haliyle seviyoruz.
bugüne kadar kim ezan sesi duyunca "ya ne diyor bu imam efendi. keşke anlayabilsem" demiştir çok merak ediyorum.
loft! the original.
ezan,namaza çağrıdır.arapça olduğu için ne anlama geldiğini anlamayanlar bu yüzden camiye gitmiyorlarsa,yapılması hayırlı olacak olan uygulama.***
arapça ezan bir ülke toprağında ırkı önemli olmaksızın müslümanların yaşadığını göstermesi açısından önemli bir semboldür. ortak noktadır, birleştiricidir. beş tane arapça cümleciğin anlamını öğrenmek isteyip de öğrenemeyen biri varsa bu da onun niyeti veya IQsu ile ilgili bir sorundur.
bu ezanın turkce okunmasını isteyenler hayatlarında kac kez ezan sesiyle camiye gitmiştir. turkce okununca gidiceklerse ben elimden geleni yapmaya hazırım. ben anlamıyorum anlasam zaten giderim kardeşim yaa diyen uuserler mevcud ise bana başvursunlar ben kendilerine gerekli bilgiyi iceren kaynaklar gosterebilirim. ***

ezanın turkce okunması mumkun bir olaydır fakat tercih edilmemektedir.
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/download/trezan.zip bağlantısından ulaşılabileceğimiz, gerçekten güzelmiş dediğimiz ezan. ata'm her şeyin en iyisini düşünür, bunu da düşünmüş. ruhu şad olsun.
http://dosyalar.hurriyet.com.tr/download/trezan.zip

linkinden indirilip dinlenebilinir türkce gayet guzeldir. okunmasındada hic bir sakınca olmadıgı dinde kısıtlama yoktur sozuyle ilk olarak peygamberimiz(s.a.v) hissettirmiştir, ben ve bazı uuserler da daha once hatırlatmışızdır

''yoktur allah'tan başka tapılacak'' cumlesi geciyordu(tam olarak oyle olmaya bilir ama tapmak vardı.) islam inancında tapma soz konusu değildir. ayrıca belirtmek isterim orda kullanılan sozcuklerden kacı öz türkce'dir.

(bkz: dinime kufreden musluman olsa)
inönü zamanında yaşayan dedelerinize bir sorunuz dedirten başlıktır. türkçe ezanı atatürk yaptırdı demek atatürk'e ihanettir. kemalizm "canım atatürk" demek değildir. hiç bir şey bilinçsiz olmamalı. kemalizme ve atatürk'e saygısızlıktır. bilinçsiz ancak futbol takımı tutulur. bilinçsiz takım tutan da holigan olur. bu tür insanlar atatürk'ü lekeler. bu kadar söz neden? çünkü türkçe ezan atatürk tarafından yapılmamış bir olaydır. inönü tarafından yapılmıştır. hatta inönü o zamanlar dinini öğrenmeye çalışan ve hatta dinini yaymaya çalışan müslümanları da çeşitli yöntemlerle kaldırılmaya çalışılmış ne mutlu ki başarılı olamamıştır. atatürkün din ile ilgili görüşleri için lütfen (bkz: atatürk ün islamiyete bakışı)
benim çocuğumu allah'ın mabedine annesinin diliyle çağırırsak sizce o camiye gülümseyerek mi yoksa bunu bir görev olarak görüp mü gider? sorunun cevabı atatürk tarafından en güzel biçimde verilmiştir. babamın anamın bana öğrettiği dilde allah'ımın huzuruna çağrılmam kadar beni din yolunda ibadete sevk edecek başka güzel güç tanımıyorum.
ezan şarkı olmadığına göre, "yabancı şarkıları da türkçe mi dinliyonuz lan kafirler" gibi bir yaklaşımın sözkonusu olmaması gereken olaydır.
din insanın icinde olan bişeydir...bunu yargılamakda dinsize imansıza düşmez... ezan her müslüman ülkede *olduğu gibi arapca okunacaktır.. %90 müslüman bir ülkede yaşıyorsunuz ve ezan a tahammel edemiyosanız lütfen çan çalan ülkelere göç ediniz... pisliğin iğrenliğin ahlaksızlığın diz boyu olduğu bu ülkelerde ne kadar yaşayabiliyosunuz öğrenmiş oluruz...
mustafa kemal atatürk'ün en guzel acıklamaları yaptıgı konudur. bu acıklamaları direk olarak yapmasada anlayan anlayabilir.***

(bkz: polemik)
dini bilgisi olmayan birinin din hakkında yorum yapması
sadece inançlı olan insanları ilgilendiren bir konudur.inançlı olmayıp dine saldırmayı kendine görev edinen arkadaşlara bu konuda yorum yapmak düşmez.siz eğer türkçe ezan okununca ibadet edecekseniz ben ezanı size türkçe okumaya hazırım.gelin bir camiyi size ayıralım.orada türkçe ezan okuyun türkçe ibadet edin.yaşar nuri öztürk te imamınız olsun.ama lütfen benim inancıma karışmayın.
(bkz: eye of the tiger ı ingilizce okuyorsun ama)
agnostik x bir düşünürün herhangi bir x müslümanın inancı hakkında hüküm vermesi.bunuda atatürkü kullanarak yapması.diye girdiğim ve dayanamayıp yacazağım hadise..

hatırlarsınız gecenlerde bi ferrari tantanası yasanmıştı...
neydi mevzu..
bizim vatandaşlarımızdan biri aldığı ferrariye LPG taktırmak istemiş..
bu çerçevede olaylar gelişir...
ve ferrari arabayı adamdan geri alır...
sebep..
"bu hadise manevi olarak markamıza zarar verir"
yahu adam on yaşındaki ikinci el testarossanına müdahale ediyor.
arabanın başkasına ait olmasına rağmen..
markamızın maneviyatına zarar gelir diyerek..
biz napıyoruz..
kalkmış ezanı türkçeleşleştirmeye çalışıyoruz..
dılımizdekı bütün kelimeleri türkçeleştirbildik mi?
ki o dilin ahengini lirik özelliklerini bizim dilimiz verebilir mi?
verse bile bu ezanın maneviyatına zarar vermez mi?
adamlar fabrıka çıkışı 145 bın $'lık arabasının manevıyatını düşünürken biz niye sahibi olduğumuz paha biçilmez kutsal değerlerin kıymetini bilmiyoruz...
yazık çok yazık...

bide utanmadan türk'üz dersiniz,unutursunuz geçmişinizi,gobi çölünde atanızı ararsınız.bunuda unutursunuz herşeyi unuttuğunuz gibi.
(bkz: boş yazarlar başlıklar ve entryleri)
not:kimse üzerine alınmasın sözüm sadece başlığı açan ve ve ilk entry yi yazamayanlara..
ezanın türkçe okunması gündeme geldiğinde önce durup düşünmek gerekiyor acaba arapça olmasının altında bir anlam yatıyor mu diye. öncelikle ezan namaz çağrısıdır fakat aynı zamanda namazla birlikte bütün müslümanların ortak dilidir. ezan herhangi bir arapça metin gibi okunmaz. onu daha güzel yapan belirli bir üslubu ve okunuşu vardır. bu durumda ezanın arapça okunmasını manalı kılan bütün bu noktaları hiçe sayıp sadece 'türk' müslümanlara hitab eden türkçe ezan okunması, ezanın evrenselliğini yitirmesine ön ayak olmaktır.
islamı anlayan müslümanların gerek duymadığı uygulama.
not: Atatürk zamanında ezan türkçe okunmamıştır. ezanın türkçe okunmasının emrini veren milli şef sayın ismet inönü dür.
sunulduğu asıl halinden dinlemek varken kendince şekil vermek ve sınırlamak olan eylemdir.anlamını isteyen herkişi için meali de vardır,okuyabilir.
TÜRKÇE EZANIN ÖYKÜSÜ


Gençler bilmez, bir zamanlar Türkiye'de minarelerden "Tanrı Uludur" diye Türkçe ezan okunurdu.

Üstelik bu uygulama öyle kısa da sürmedi.

1932 yılından 1950 yılına kadar tam onsekiz sene, Türkiye'de insanlar Türkçe ezanla namaz vaktini öğrendi.

Daha sonra, ikinci Dünya Savaş'ının bitimiyle başlayan "Soğuk Savaş" döneminde bütün Batı Dünyası'nı kapsayan "Anti-komünizm" mücadelesinde ön plana çıkarılan dinci yaklaşımlar, içerde de çok partili siyasetin iktidara getirdiği Demokrat Parti'nin Atatürk Devrimlerini sorgulayan tutumuyla bütünleşti ve ezan yeniden Arapça okunmaya başlandı.

Altan Öymen Değişim Yılları adıyla ikinci cildini çıkardığı anılarında, pek çok ilginç olayla birlikte bu deneyimin öyküsünü de ayrıntılı olarak anlatıyor: (ss.483-496)

Türkçe ezan okunması konusu Meşrutiyet dönemindeki bazı aydınlar tarafından da dile getirilmişti.

Bu özlemi Ziya Gökalp şöyle şiirleştirmiş:

"Bir ülke ki, camiinde Türkçe ezan okunur.
Köylü anlar manasını namazdaki duanın
Bir ülke ki, mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın."
Atatürk 1932'de, önce Türkçe ezan okunmasının dinen caiz olup olmadığını tartıştırıyor ve caiz olduğu belirleniyor.

Bunun üzerine içlerinde Hafız Burhan, Sadettin Kaynak, Hafız Nuri gibi dönemin önemli hafızlarının bulunduğu bir komisyon kurularak ezanın Türkçe çevirileri yapılıyor ve hangisinin ahenginin daha uygun olduğu tartışılıyor.

Kabul edilen metin şöyle:

"Tanrı uludur;
Şüphesiz bilirim, bildiririm:
Tanrı'dan başka yoktur tapacak,
Şüphesiz bilirim, bildiririm
Tanrı'nın elçisidir Muhammed
Haydin namaza, haydin felaha
Namaz uykudan hayırlıdır."
Diyanet işleri Başkanlığı 18 Temmuz 1932 tarihli bir genelge ile bu metni bütün camilere bildiriyor ve ezan Türkçe okunmaya başlıyor.

Öymen, öykünün bundan sonrasını ve yaşanan ilginç olayları da son derece tatlı bir dille anlatıyor.

Pek çok ilginç olay yaşandıktan sonra, Demokrat Parti 1950 yılında iktidara geliyor ve ilk iş olarak ezanın yeniden Arapça okunmasını sağlıyor.

Bu arada Menderes ve arkadaşları bir sıkıntı yaşamışlardır:

Atatürk'e bağlılığıyla bilinen ve çok partili rejime geçilirken ismet inönü'ye Atatürk Devrimleri konusunda dikkatli olma sözü vermiş olan Celal Bayar buna ne diyecektir?

Öymen, bunu da o dönemin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı olan Nihat Reşat Belger'in ağzından aktaran Nadir Nadi'ye dayanarak şöyle anlatıyor:

Cumhurbaşkanı Bayar'ın başkanlığında toplanan hükümet Arapça ezan yasağının kaldırılmasını tartışmaktadır:
Bayar bir ara soruyor:

"Arkadaşlar, kararımızla Atatürk'ün ruhu muazzep olmaz mı?"

Buna Belger yanıt veriyor:

"Büyük zaferimiz üzerine Atatürk'ün ruhu o kadarcık kusuru bize bağışlar efendim!"

Bunun üzerine Bayar yatışıyor ve toplantı neşeli bir havada sürüyor.

Bugünlerde yaşanan bilgi ve tarih kirlenmesi, daha doğrusu "kirletilmesi" ortamında Öymen'in kitabı, gerçekleri öğrenmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat.


EMRE KONGAR
(bkz: eza ne lan)