bugün

tam olarak keşfedilememiş sınırlardır. daha doğrusu sınırı olup olmadığı konusunda çetin tartışmalar vardır. bilinen tek gerçek, evrenin bir zaman sonra tersi yönde hareket ederek kapanmasıdır.
şöyle düşünün; big bang patlaması ile beraber çok sayıda enerji açığa çıktı ve bu boşluğa yayıldı. zaten varlığın var olması için gereken kıstaslar, enerji; madde ve boşluktur. eınsteın'ın izafiyet teorisinde bulduğu mc kare kuramı zaten madde=enerji popülasyonunu gelitirmişti. yani ortaya enerji ve boşluk kalıyor. bu boşluk sonlu mudur? bilinmiyor.
ilk patlamadan itibaren kendi kütlesi için yani balon gibi genişleyen bir evren var, şimdi filmi geriye sarın. her şeyin birbiri üstüne bindiği ana.
tabi bu evrenin sınırsız olmadığınu ortaya sermemekle birlikte, sınırlı olduğu düşüncesini güçlendirmez.
boşluğun var olmadığı bir mekanda varlık meydana gelemez, dolayısyla yokluk tanımına alınamaz, yokluk, varlığın eksi kuvveti olarak ortaya çıkar. metafiziksel alan ise, hawking'in ve bilim dünyasının uğraştığı m teorisi içinde olduğunu düşünüyorum.
boyut farklarına gelince, sicim teorisinin aforizmalarından ibaret, düşsel kuramlardır. aynı kuantum fiziği gibi. yanlışlanabilir, doğrulanabilir de.
“Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz.„

(Zariyat Suresi, 47)

genişlediğini kesinlikle bildiğim şeydir.