bugün

canlı yayında sürekli diliyle dişlerini yalayan 19 yaşındaki 1 çocuk sahibi kadın, kendisine talip olarak gelen yakışıklıyı kolundan tutarak; lavaboya gidiyorum bahanesi ile dışarı çıkarttı. artık o lavabo da ne olacaksa ?
"evlen de gör benimle" filan diye değiştirilmesi gereken, insanların konuşmaları ile insanlık hakkında ciddi ciddi düşünmeye sebebiyet verdikleri bir şey. ney bilemiyorum.
her türlü gayri ahlaki ve gayri kanuni pisliğe bulaşmış, organize etmiş, ölü mafya lideri kürt idris'in gelini* tarafından yapılan program.
Ben bunlarin yerinde olduklarini hayal eden biri olsam, asla izlemezdim.
artık kaldırılması gereken program. sadece bunun değil, tüm evlilik programlarının yayından kaldırılması gerek.
gün geçtikçe genel evi andıran yarışmadır. azgın ve paraya susamış bir kitle! paravan diplerinde koklaşıp elektirik almaya çalışmaları en çok güldüğüm anlardan.
viagra pazarı açsak oraya ne güzel olur yaşlılar yararlanır diye ticari bir zekayla düşünmemi sağlayan tv programıdır.
kızın biri çıkıyo okumamış,18yaşında evlenmiş çocuğu falan var gelmiş oraya evi,arabası olan bi eş arıyoum dio.oldu zaten okadar kolaydı madem okadar istiyosun çalışıp sen alsaydın onları.
al gülüm ver gülüm tadında onu bunu birleştiren vay efendim kendince mutluluk dağıttığını sanan çöpçatan kadının program şeysi. herkes evlense bi tatmin olsa da şu programlar artık kalksa.
dalga geçmek için açarsın bi zaman sonra bağımlılık yapar.
(bkz: esra erol da seviş benimle)
hüzünlü zamanlarda leyla ile mecnun müzikleri kullanıyorlar alenen, bunun için izinleri var mı, varsa da o izinler niye verildi bunlara bilemiyorum hiç.

yapmayın lan, böyle şeyler yapmayın yahu!
acısız, emeksiz ve kestirmeden standartların üzerinde bir yaşama kavuşmanın araçlarından biri olan program. üstelik bir günlüğüne de olsa ünlü olmak da cabası.

çocukluğundan beri meşhur bir film yıldızı, sahnelerin aranan ismi bir şarkıcı, magazin dünyasının vazgeçemediği ünlü olmanın ışıltısı eskimiş divanın üzerinde oturup çekirdek çitleyerek televizyon izlemekten başka yapacak bir şeyleri olmayan, daha doğrusu yapmasına fırsat ve izin verilmeyen kadınları büyülüyor ve bu çaresiz, imkansız kadınları içine çeken sonu olmayan bir lanet kuyuya dönüşüyor. hayaller güzel, hayat çirkin, evdeki hesap çarşıya uymuyor ve olabildiğince en güzel yaşam en kolay şekilde elde edilmek isteniyor. işte bu ve benzeri programlar da bu amaca hizmet ediyor. bu kadınlar da böyle olsun istemezlerdi ama öylesine amaçsızlaştırılmış ve edilgenleştirilmişler ki, mutlu bir hayat kurmak için kendilerine inanmak yerine bir başkasına ihtiyaç duyduklarını, tüm yaşadıklarını onlara unutturacak, hatta mümkünse evi, arabası, işi, güvencesi olan birilerini aradıklarını milyonların karşısında söylemekten çekinmiyorlar. nikahını da canlı yayında yapan program sunucusu taliplerini(!) bekleyen adayları tabiri caizse paralı koca istedikleri için azarlıyor. (be anam, parası olsa oraya çıkar mıydı, niye kızıyorsun?) kitap okumanın ne mühim bir şey olduğu vurgulanıyor, kitap toplama kampanyası düzenleniyor ama likya yolu lidya yolu kargaşası "o ne?" nidalarıyla yaşanıyor. evlenmeye gelen on sekiz yaşındaki bir kızı canlı yayına çıkartıp, kimsenin bilmeye ve kınamaya hakkı olmadığı halde yaşadıklarını deşifre ettirip daha sonra da evlenmekten vazgeçirmeye çalıştırdıkları, hatta ve hatta annelerin, babaların kızlarını önce allah'a sonra sunucuya emanet ettikleri program bu.

hafta içi her akşam aa-tee-vee'de.
bugün işyerimde mecburen biraz bakmak zorunda kaldım bu programa. malum, bazı insanlar böyle programların bağımlısı olmuş durumda laf anlatamıyorsun ne kadar eleştirsen de nuh diyorlar peygamber demiyorlar. programa bir azeri kızı geldi, bunun talibi varmış. kız kuaförmüş. güzel kızdı yani bayağı güzel bir kızdı ama sanırım bir evlilik yaşamış ve peşinde çocuğu var. herkesin başına gelebilir böyle şeyler lakin bekar bir çocuk buna talip oldu, paravan açılınca kız kabul etmedi. hayır yani talip olan çocuğun da tipi falan düzgün çocukta bir kusur yok ama kabul edilmedi işte. ismini bilmiyorum ama şimdi o çocuğa bir şeyler söyleyeceğim. ulan dürzü, bekar adamsın tipsiz falan da değilsin ki şansını denemek istiyor diyeyim. evlenmiş ayrılmış yanında çocuğu olan bir kadından ret cevabı almak iyi mi oldu? bekar bir kıza kanca atsan anlarım da o sonuçta dul bir kadın, kendini niye o meşhuuur 70 milyona rezil ediyorsun. hatta 73 milyon diyorlar. ayıp değil mi? yarın sana dul kadın tarafından reddedildin demeyecekler mi? yapmayın la böyle şeyler, biraz sağlam durun amına koyim.
bir kadın pazarlama programı olup çıkanlar kendi rızasıyla pazarlanmaktadır. legal yol bulunmuştur. saygılar...
vallaha arka sokaklar mı bu mu deseniz açık ara önde esra erol ve müritleri. hayatta tek emelim bigün bu programa çıkmak. eş aramaya değil be.

şimdi bir kare anlatmak isterim. hatunun biri adama talip.bunlar görüyorlar birbirini ertesi gün kararlarını açıklıyacaklar.
herif: esra hanım olmadı. ben teşekkür ediyorum kendisine.
esra: noldu?
herif: esra hanım şimdi biz 6 şubatta nişanlanma kararı almıştık(evet dün tanışmışlardı)ama yani esra hanım hayatın kanunları var.(hayat kanunu)
esra: neden değişti kararın bir anda noldu?
herif: esra hanım dün evlerine gittim. mesela yemek yani bunlar önemli konular.
esra: yemek yapmayı mı bilmiyor?(sümme haşa)
herif: hayır esra hanım mesela ben internet bilmiyorum. o biliyor.
esra: nasıl?
herif: esra hanım ben hayatımda internet görmedim.

ben de ya ben de hiç görmedim internet. oraya gelcem valla gelcem bi gün.
an itibarıyle kimin eli kimin elinde belli olmayan programdır. halime şevki'ye, cem halime'ye, hülya cem'e şeklinde tam da anlayamadığım bir kısır döngüye dönüşmüştür. anlayan beri gelsin...*

edit: şevkicim çok özür dilerim ismini yanlış yazmışım ama düzelttim.**
boku çıkmış programdır.
izdivac programlarina cıkıp evi olsun uçağı olsun uzay mekigi olsun yeşil olsun mavi bıyıkları olsun içinde allah korkusu olsun diyesim var. bu programları izledikce hayata bir kez daha küsüyorum.
leyla mecnun müziklerini kullanınca bir yerlerden erdal bakkal falan fırlar ümidiyle izlediğim program.
(bkz: elektiriklenmenin diyalektiği)
reyting arttırmak için programın sonlarına doğru acındırma yaparlar. * * *
almanya'dan * gelen o herifi gördükçe sinirlerimin zıpladığı program. herşeye konuşuyor adam ya, hemen mikrofonu kapıp bik bik başlıyor... sanki kendi çok iyimiş gibi, taliplerini beğenmeyenleri eleştiriyor. adama demezler mi; 'sen aylardır o programdasın, senin için kimler geldi, sen hangisini beğendin acaba..'
(bkz: açık artırma)
+ben mal, mülk istemiyorum esra hanım.
-peki ne istiyorsun hacer?
+ben aşk istiyorum. beni sarıp sarmalayacak adamı istiyorum.

oooo! vaaaa! yeeeeee! şakşakşak... ohaaaa stüdyo yıkılır.

-paravan açılsın ozaman.
+ben gidiyorum esra hanım.
-hacer dur allah aşkına çocuk değiliz ki.
+esra hanım bu ne böyle "beygire" benziyor. başkasına talip olsun.
-peki o zaman bir reklam arası.
güncel Önemli Başlıklar