sarılıp ağlanacak değıl, kaldırılıp atılacak olan esyalardır...
ayrıldığın ilk gecesi sinirden bir hışımla yakılabilir.

1 hafta sonra;

- iyide saati niye yaktım şimdi ben.

- o değilde, parfümü neden mazot diye kullandım ben ?
su kaplumbağası.
eski sevgiliden eşya bırakılmamalıdır. o eşyalara bakıp bakıp yaranın kabuğunu kaldırmanın anlamı var mı?
o zaman napıcaksın?
hepsini (ama bi tane bile bırakmadan -küçük büyük hepsi) bi poşete koyup (poşet bu kalanların benim için hiç anlamı yok demek) biri ile ona yollayacaksın.
ne seni ne eserlerini istemiyorum çık git falan demektir bu.
ama yıllar sonra konuştuğunuzda o eşyalara parfüm sıktığınızı iddia edebilir o yüzden poşete bi avuç tavuk gübresi koyun.
koyun ki anlasın parfüm falan sıkmadığınızı.
eski sevgilimden kalan bir çok şey var.ama onları atarsam çıplak gezerim.akıllı erkek ikiye ayrılır.
1-güzel bir kız bulup onu yiyenler.
2-çirkin kız bulup parasını yiyenler.
hiç bir zaman bakmayacağın ama kilitli kutularda saklama gerekliliği duyulan eşyalardır.
ölen kişinin eşyalrı gibi ölen aşkın eşyalarıda ihtiyacı olanlara verilir.
ayrılık sonrası anlamı kalmamış ve çoğu işe yaramayacak eşyalar topluluğu.

3 adet M&S sütyen 75E yazıyor birisi paketinde duruyor.
2 sütyenin içinde durduğu top şeklinde bir şey. Çamaşır makinesinden çıktı. (ne ki bu?)
4 çorap muhtelif renklerde aslında 1'i renksiz gibi aynı ten renginde. hepsi de külotlu.
2 adet body etiketleri kesilmiş olduğu için bedenlerini bilemedim. 1'i kirli sepetinde hala.
bir kaç küpe
3 yüzük ikisi gümüş birinde tiyatro maskesi var.
1 etek hint kumaşı gibi bacakların ve kalçanın etrafından dolandırıp da kullanılan. aslında bundan sehpa örtüsü olur gibi.
1 adet hiç açılmamış Jim Beam. (bunu vermem hacı içerim ben.)
Cüzdan gibi bir şeyin içerisinde manikür seti. fransadan alınma.
1 adet şal barın birinden aşırma üzerinde miller yazıyor.
belki daha da vardır ama ilk gözüme çarpanlar bunlar.
ihtiyacı olan varsa mesajlasın.
yeşilimsi bilekliği.
ve hala cüzdanımda sakladığım saçları.
bir muzesi olan esyalardir. burdan buyurun:

http://brokenships.com/en/about

su an kocaman sungerbob pelusumu buraya bagislamak istiyorum ben. ama uzak memleket hirvatistan.

http://brokenships.com/en/join/send_your_exhibit

hatta paket yaparken gondermek icin arkada su sarki calsin:

http://soundcloud.com/dazzian/11-meeting-place

i'm sorry i met you darling.
bir adet bileklik. onu da kaybettim gitti.
sac telleri...
üzerine küçük kara balık çizilmiş bir bira bardağı.
Kalmayan esyalardir. Ya çöptedir ya da kendisinde.
göz önunde bulunmayan eşyalardır.
peluş tazmanya canavarı vardı. bir türlü bir yere yakıştıramadım ayrılıktan sonra. birine hediye etmeye kıyamadım. sonra camdan aşşağı attım. 10 dakika sonra sakinleşip dışarı baktım, yoktu. muhtemelen ölmüştür.
ayakkap.
Atsan atılmaz, satsan satılmaz eşyalardır. Olay bittikten sonra bir kutuda toplanıp, evin bodrumuna konulması tavsiye edilendir.
baya bir şey vardı. satsam olmaz, atsam olmaz. napiyim napiyim derken samsunda atakum belediyesinin yardım kutuları var kullanmadığın eşyaları oraya atıyorsun. (pek çok ilin vardır böyle şeyleri en azından belediyeleri mutlaka topluyordur bir yerlerde) hepsini poşetledim oraya attım.
ayıptır söylemesi poşetlerden orjinal galatasaray forması, nike şapka falan çıktığında ne diyecekler çok merak ediyorum. ama olsun formaların pahalı fiyatları yüzünden alamayan bir çocuğun yüzü gülse bile ne mutlu hem bana hem de eski sevgilime.
altın bir yüzük,
bir çift topuklu ayakkabı,
iki tişört,
bir adet webcam,
bolca fotoğraf, bolca yaşanmışlık ve unutulmayan anılar.*
Saat,kitap.
fotoğraflı bardak.
atkı, kulaklık, hani şu kulak üşümesin diye olan kulaklık bir de usb mouse. Mouse dursun da atkıyla kulaklığı kışın bi fakire verecem.
kukuleta.
bir adet caldion marka sprey deodorant.
atmadım, dostlar, kıyamadım.
ön tarafında bahçe olan odama doluşan haşeratın üzerine sıkıp etkisiz hale getiriyorum.
haşerat öldürmede kullanıyorum, evet.