bugün

tayyip erdoğan'ın anadolu'da ya da büyük şehirlerde yaşayan ''rızkını allah verir'' mantığıyla çok çocuk sahibi olan ailelerle aynı paralellikte açıklamalarını görünce, büyük ve henüz çözülmemiş sorunları olan bir halka verdiği mesajlarını daha dikkatli seçmesi gerekli diye düşünüyorum bir vatandaş olarak.

çocuk sahibi olmayı tarlada domates yetiştirmek kadar bile önemsemeyen zihniyetin, günlerdir yaptığı sezeryan ve kürtaj duyarlılığı ise göz yaşartmaya devam ediyor.

bakın bu ülkede çocuklara süt dağıtılıyor. kimsenin tartışmadığı bir ince detay bu. neden süt dağıtılır bir memlekette? cevabı bülent arınç'ın ''hiç süt içmeyen çocuklarda hassasiyetler görülür'' cevabında gizli. çocuklarımız süt içmiyor. çocuklarına süt alamayan aileler var bu ülkede. ajitasyon değil bunlar gerçek.

bu ülkede;

(bkz: baba beni okula gönder) adında sosyal projeler var. çocuk gelinler, yitirilmiş hayatlar var. sen şimdi bu milletin her türlü sorununu çözmüş gibi davranıp bilimden-sanattan ve düşünmekten uzaklaştırdığın insanlara bu kadar iddialı mesajlar verirsen sorarlar adama hangisi cinayet?

a) en az üç çocuk.
b) kürtaj bir cinayettir.
c) her kürtaj ulederedir.
d) katil uşak.
işsizlik, eğitimin yetersizliği sorunu, açlıktan ölen bebekler(ki kendisi olur böyle şeyler demişti), yetimhanelere bırakılan çocuk sayısının her geçen gün artması, çocuk mahkumların sayısının rekor düzeyde olması, çöp toplayan lambalarda cam silerek mendil satarak okula gitmeye çalışan çocukların sayısını göz önünde bulundursak bir başbakanda olmaması gereken bakış açısı.

böyle sorunları olan bir ülkeye sürekli üreyin çağrısını yapan ülke dışından bir kurum olsa, amacının ülkede cahilliğin, cinayetlerin, huzursuzluğun arttırılması ve de en küçük bir sürtüşmede ülkeyi iç savaşla karşı karşıya bırakmak, parçalanmaya zemin hazırlamak olduğu düşünülür. şükürler olsun ülkemizde böyle bir durum söz konusu değildir.
süleyman demirel'in başbakan erdoğan'a getirdiği "en az üç çocuk" eleştirisi üzerine verdiği cevap vesilesiyle görülebilecek bakış açısı.

süleyman demirel'in "en az üç çocuk yaparsak ihtiyaçları karşılanamaz ve hırsız olurlar" gibi söylemine erdoğan, "yahya demirel tek çocuktu ama türkiye'nin yarısını hortumladı hırsızların şahı oldu" gibi bir cevap vermişti.

türkiye'deki çocuklara süt dağıtılmasını "şimdiye kadar çocukların süt içemediği ülke... bıdı bıdı..." eşliğinde karşılayanları devlet bahçeli ile "püskevit ve süt" konulu bir açık oturuma davet ediyorum.
Devletin tepesine yerleşen insanların kaldıkları odalara paranoyaya sebebiyet veren bir gaz mı veriyorlar acaba. başbakanın konuşmasında aklıma takılan konu sezaryen doğumlarını türkiye düşmanlarının organize ettiğini söylemesi. Bu ülkede siyasilerin fikirlerini tek destekleme noktası bu sanırım. Bir fikriniz varsa bunu düşmanın varlığıyla desteklemek. Söyleyecek söz bile bulamıyorum. Tek diyeceğim mevcut nüfusu artırmayı düşüneceğine önce mevcut yetersiz beslenen çocuklar için bir çözüm bulması.
mark zuckerberg e bile 3 çocuk tavsiye edebilecek kadar kararlı bir felsefesi vardır.
normal doğumla 3 çocuk yapıp analarını da alıp gitmektir.
geleceğin ucuz işçileri...

bu kadar daha kelimem yok bu .... (boşlukları sen doldur)
amdan çıkmayan çocuk çocuk değildir.
kula kul arayışıdır.
neyine güvenerek baktığı belli olmayan açıdır. vatandaşları da kendisi gibi zevk-i sefa içinde yaşadığını sanıyor olsa gerek. asgari ücretin 1000 lira bile olmadığı şu ülkede insanların kaç çocuk yapacaklarıyla ilgili bu kadar çok yorum yapmasa keşke. doğum şekline de karışması daha bir trajikomiktir!
Bu öğütleri de ancak cemaatçi akpli vatandaşlar dinleyeceğinden öyle öğütlerde bulunmuştur, sanırım amacı dindar nesil yetiştirmek, onları çoğaltmak, adam geleceği düşünüyor, 2023 ü.. Adam bu uğurda her şeyi yapıyor. Dışarda 1 dolar olan biranın fiyatının burda 4,5 lira olması gibi bir örnek bence, ama bu örnekte durum cidden daha hassas. Bu kadar örümcek bi zeka olamaz arkadaş, merakla izliyorum bu 2023 filmini bakalım başımıza daha neler gelecek..
çok nüfus ucuz işçi demektir, ucuz işçi para babalarına sömürülecek insan.

erdoğan'ın çocuk konusuna bakış açısı kapitalizme bakış açısı ile şekillenmiştir.

zavallı halkımın daha doğmamış çocuklarının hayatı şu an birilerinin cebi dolacak diye çoktan satılmış durumda. başkasının lüksü için sadece ter dökerek geçecek bir ömür onları bekliyor.
genetiği oynanmış, doğal olmayan tohumlar sayesinde, değil 3 çocuk tek çocuk bile hayal olacak yakında. türk milleti kısırlaştırılıyor, erdoğan sadece konuşuyor.
erdoğan'da pekala biliyor aile düzenenin global ölçüde küçüldüğünü. ama türkiye konuşmayı, yorum yapmayı seven bir ülke. başbakan bunu güzel kullanıyor. biz bunlarla meşgulken millete geçirilen yüzlerce düzenleme var. mesela asgari ücret üzerinden sigorta primlerinin ödenmemesi onaylanacak. bu durumda belli bir süre sonra asgari ücret alan bir işçi 300 tl ile emekli olacak. ne güzel(!)
Cocuğa bakışın zorluklarından bihaber olması kadar net olmayandir.
bir tek hangi pozisyonda yapmamız gerektiği netleşmemiş olan bakış açısıdır. geri kalan her şey net hamdolsun.
ona bari bakmasın yani.
o bari insanların arzusuna kalsın.
kendi penceren'den baktığın zaman , gelişi güzel çocuk yapın demek kolay ; birde dış pencere'den bakıp , değerlendirip konuştuğun zaman gerçeği anlayacak ve bu ülkede üç çocuk yapın en az demek için en az asgari ücretin 2000tl olmasını beklemek gerektiğini anlayacaksınız. sayın başbakanım.
yeni bir nesil inşa etmenin yolu eğitim ve aileden geçer.
eğitim de aile de tek özneye yöneliktir: çocuk.

bir insanın siyasal toplumsallaşma sürecinin 15'inde tamamlandığını bildiğimize göre...
allah'ın hakkının üç olduğunu düşünürsek; allah yolundan giden bir bakış açısıdır.

durmak yok yola devam tayyip (?!)
Uludere konusunu gündemden düşürmek için ortaya kürtaj ve sezaryen konusu çıktı. anladık ki başbakanın bu konular hakkında düşündükleri de vahim. kürtaja dini açıdan olumsuz bakıyor sezaryene de kendi istediği 3 çocuk sayısını tutturamadığı için karşı çıkıyor. Benim yine aklıma takılan “Sezaryen olayı, aynı zamanda bu milletin nüfusunu dengeleme, engelleme operasyonundan başka bir şey değildir. Bunu da böyle söylüyorum. Niye iki çocuktan fazla olmasın? Sezaryenle olursa ikiden fazla olmaz. Bazı terbiyeden muaf tipler, ‘Başbakan bu işlerle niye uğraşıyor’ diyor. Bu ülkede her meselenin sorumlusuyum ben, başbakan olarak...” sözleri oldu. Madem her şeyden sorumluyum diyor ben de aile hayatını olumsuz etkileyen bir sorunu söyleyeyim de bir çözüm bulsunlar. Bildiğiniz gibi bizde cinsel yaşam yeterince rahat olmadığından erkeklerin sekle tanışması mastürbasyonla başlıyor. Ve bizdeki gibi fazla mastürbasyon yapan erkeklerde de erken boşalma sorununa neden oluyor. Bilirsiniz insan hayalinde zaman gerçek olandan çok daha hızlı geçer. Bu sebeple bir erkek hayalinde bir kadını bir kaç saniyede soyar ve birkaç dakika içinde kemikleri boşalmış olur. Sonra bu adam evlenir ve yatakta kadın orgazm olmadan erkek çoktan boşalır ve kadın mutsuz bir şekilde yatar. Ve işte alın size bir aldatma ve huzursuzluk sebebi. Madem insan vücutları üzerinde kendilerini bu kadar hak sahibi görüyorlarsa buna da bir çözüm bulsunlar. Hadi cinsel özgürlük çözümü muhafazakar bir hükumetten beklenemeyecek bir çözüm olduğu için bunu saymıyorum. Ancak şunu yapabilirler; geciktirici ilaçları da bedelsiz dağıtsınlar.

Yani bu işin sonu nereye gider bilmiyorum. Bu mantıkla gidersek Türk erkeği göbeksiz ve kaslı olur diyerek herkese jimnastik ve badi yapmayı zorunlu hale getirebilirsiniz. Kürtaj ve sezaryen şevişmiş bir kadın ve erkek arasındaki durumdur. Bırakında günahı ve sevabıyla onlar karar versin. Bizim ödediğimiz parayla ayakta duran devlet ve koltuk sahipleri benle seviştiğim kadın arasına girmesinler.