bugün

tam tersidir, kapitalizm emperyalizmin en yüksek aşamasıdır. tarih boyunca kapitalizmin k sı yokken emperyalizmin ve sömürgeciliğin şahı vardı. k.c'yi hadis kitabı olarak belleyenlere önemle hatırlatılır.

(bkz: hiç hata yapmayacaklarını düşünen komünistler)

edit: ve tıpkı, komünizm gibi, kapitalizm de tam olarak kurulamamıştır, zaten dediğimiz gibi, son aşama global kapitalizmdir.
emperyalizmin tarihin başından beri var olduğunun ne kadar bilimsel olduğu tartışılır fakat işin aslında yüzyılın başlarında kapitalizme dair bir takım tartışmalar hem burjuva kaynaklarında, hem de marksist kaynaklarda sürüp gidiyordu. ingiliz bir iktisatçı da, tıpkı bugün globalizmden bahsedildiği gibi emperyalizmden söz etmekteydi. yani emperyalizm, daha çok akademik bir noktaya işaret eder. tabi uygulamalarıyla birlikte bugünkü anlamını kazanması fazla zor olmadı.

bu dönemde tartışmalara katılan lenin, emperyalizm kavramını ele alır. buharin'in kısmi yardımlarıyla- söz edilen yardım istastiki çalışmalardaki yardımdır- geliştirilir. bahsedilen aşama ile birlikte kapitalizm hızla bir dünya sistemi haline gelmiş, kapitalistleşen ülkeler yeni pazar ve hammade arayışı, sermaye ihracı gibi sebeplerle yarı kapitalist ya da pre-kapitalist durumdaki ülkeleri mali, askeri ve kültürel yönden sömürmeye başlar. devletler hızla sömürgeleşerek ya da merkezi kapitalist devletlere bağımlı hale gelmiştir. sermaye tekelleşerek belli merkezlerde- metropoller- ve sınıfların elinde- tekelci burjuvazi- toplanmıştır. buradan sermayenin genel eğiliminin merkezileşme olduğu sonucunu çıkaran lenin, mali sermayenin bu süreçte aktif bir rol aldığını söylemiştir. mali sermayenin önem kazanması ile beraber spekülatif kazanç, üretim fazlalığı, kredi köpüğü gibi kavramlardan ötürü kapitalizm, bu emperyalist dönemde sürekli krizler dönemine girmiştir. sınıfsal bağlamda da, toplum hızla dönüşerek uzlaşmaz iki kampa ayrılmıştır. bu iki nedenden ötürü emperyalizm dönemi sürekli karşı devrimler ve devrimler çağı olarak algılanagelmiş ve lenin'in tabiri ile "çürüyen kapitalizm" olarak düşünülmüştür emperyalizm.

sonuç olarak bu kitapta lenin, kapitalizmin içinden neden bir başka sınıflı ve sömürü toplumu yaratılıyamayacağını söylemiştir. bu süreçte kapitalizm çelişkileri keskinleşerek emperyalizme dönecek ve bu kapitalizmin son evresi olacaktır. burada yanlış anlaşılan nokta ise; bunu söylemenin bir kehanet olarak algılanmasıdır. yani emperyalizm hemen yıkılacak bir kapitalizm demek değildir. o nedenle hata olarak söylenenlerin bir geçerliliği ve bilimselliği yoktur. gerçek olan şey er ya da geç emperyalizmin, dolayısıyla kapitalizmin yok olacağı, yerini sosyalizme bırakacağıdır.
okunmasını şiddetle önerdiğim kitaptır.
emin olun içinde ilginç şeyler bulacaksınız...
bir manifesto değerinde kitap.
das capıtal'de savunulan görüşe göre sosyalizm, kapitalizmin en son aşamasıdır. bu felsefi veya siyasi bir görüş değil tam aksine iktisadi bir açıklamadır ve yorumu da buna göredir. bunun açıklaması bilimsel makalelerle olur, başlangıcı roma zamanı tüccarları(commandatore) ve devlet teori başlangıçları ile kaos teoremlerine kadar gider. internette bulunmakta mıdır bilmiyorum fakat london economy school kütüphanesinde bolca bulunmaktaydı. evleviyetle istanbul üniversitesinde sıkça bulunabilecektir.
Tekeller, oligarşi, özgürlük eğilimi yerine egemenlik eğilimi, sayıları gitgide artan küçük ya da zayıf ulusların zengin ya da güçlü birkaç ulus tarafından sömürülmesi bütün bunlar, emperyalizme, onu asalak ve çürümüş bir kapitalizm haline getiren ayırdedici özellikler kazandırmıştır. Burjuvazinin, gitgide artan bir ölçüde sermaye ihracından gelen kazançlar ve kupon kırpmakla yaşadığı, rantiye-devletin, tefeci-devletin yaratılması, gitgide daha belirgin biçimde emperyalizmin eğilimlerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, bu çürüme eğiliminin, kapitalizmin hızlı gelişmesini önleyeceğini sanmak yanlış olur. Önlemez. Emperyalist dönemde, bazı sanayi kolları, burjuvazinin bazı katmanları, bazı ülkeler, bu eğilimlerden birini ya da ötekini, küçük ya da büyük ölçüde gösterirler. Genel olarak, kapitalizm, eskiye göre çok daha büyük bir hızla gelişmektedir.Bu gelişme, yalnızca genellikle gitgide daha eşitsiz hale gelmekle kalmayıp gelişme eşitsizliği, sermaye bakımından en zengin ülkelerin (ingiltere) çürümesinde kendini özellikle göstermektedir.
Büyük Alman bankaları üzerine yapılmış bir incelemenin yazarı Riesser, Almanyadaki ekonomik gelişmenin hızı konusunda şöyle yazıyor: Eski dönemin(1848-1870) pek de yavaş olmayan gelişmesi, bütün Alman ekonomisinin ve özellikle bu dönemdeki (1870-1905) Alman bankacılığının gelişme hızı karşısında, başdöndürücü hızlarıyla yalnızca sokaktaki kaygısız yayalar için değil, otomobil kullananlar için de bir tehlike olan modern araçlar karşısındaki eski zaman atlı arabalarının hızı gibi kalmaktadır.Buna karşılık, böylesine olağanüstü bir hızla büyümüş olan bu mali-sermaye, tamı tamına söz konusu büyüme nedeniyle, daha zengin uluslardan ve yalnızca barışçı yöntemlerle de değil ele geçirilmesi gereken sömürgelerin daha sakinbir biçimde elde edilmesine yönelmeye isteksiz değildir.Birleşik Devletlere gelince, son on yıllık dönemde, bu ülkedeki gelişme, Almanya'dakinden de hızlı olmuştur. Tam da bu nedenle, çağdaş Amerikan kapitalizminin asalak niteliği iyice göze çarpar şekilde belirmiştir.Öte yandan, örneğin, Birleşik Devletlerin cumhuriyetçi burjuvazisinin, monarşist Japon ya da Alman burjuvazileriyle karşılaştırılması gösteriyor ki, emperyalist dönemde, en büyük siyasal farklar, iyice azalmaktadır.
Bu da, genellikle önemsiz olduğu için değil, bütün bu durumlarda çok açık bir biçimde belirmiş asalak nitelikte bir burjuvazinin varlığından ötürü böyle olmaktadır.

V.i.Lenin- Emperyalizm,Kapitalizmin En Yüksek Aşaması(sf 126-127)
Emperyalizmin mümkün olan en kısa tanımını yapmak gerekseydi, emperyalizm, kapitalizmin tekelci aşamasıdır derdik.Bu tür bir tanım en önemli öğeyi içermiş olurdu, zira bir yandan, mali sermaye, çok büyük birkaç tekelci bankanın banka sermayesinin, tekelci sanayi birliklerinin sermayesiyle birleşmesidir; öte yandan, dünyanın paylaşılmasıda, herhangi bir kapitalist devletce el konulmamış topraklara kolayca yayılan sömürge siyasetinden, tamamıyla paylaşılmış yeryüzü topraklarının tekel haline gelmesi için uygulanan sömürge siyasetine geçişi ifade etmektedir.

(V.i Lenin, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Emperyalizm, S.95, Agora Yayınları, Çeviri:Ferit Burak Aydar)
Gerek sömürgecilik gerekse emperyalizm, kapitalizmin son aşamasından, hatta kapitalizmden önce de vardı.Kölelik üzerine kurulu olan Roma da sömürgeci bir siyasal çizgi izlemiş ve emperyalizm uygulamıştı.Fakat sosyo ekonomik şekillenmeler arasındaki temel farkı görmezden gelerek ya da geri plana iterek emperyalizm üzerine 'genel' mülahazalarda bulunmak, bizi, tıpkı "Büyük Roma ile Büyük Britanya" mukayesesi gibi en anlamsız klişelerin ya da 'büyük' lafların esiri yapar.Zira kapitalizmin önceki aşamalarında bile kapitalist sömürge siyaseti, mali sermayenin sömürge siyasetinden özünde farklıdır.

(V.i LENiN, Emperyalizm Kapitalizmin En Yüksek Aşaması, S.86, Agora Yayınları, Türkçe çevirisi: Ferit Burak Aydar)