bugün

albümünü çıkacağını sabah öğrendim, akşamı zor ettim. kulaklığımı takıp gömüldüm!

kaç yaşına gelmiş bu adam nasıl hala bu kadar kaliteli flex atabiliyor gerçekten şaşırıyorum. albümün favori gördüğüm şarkısı godzilla'nın son 34 saniyesinde 228 kelime ile saniyede 7.6 kelime hızına ulaşmış. bu çita rap god'da 6.46 olarak bilinmekte. sen her yaptığı işte üzerine koyabilen nadir efsanelerdensin!

dinlemenizi tavsiye ettiğim parçalar;

- godzilla
- yah yah
- firewell
- marsh
- darkness
- stepdad
Düetleri güzel oluyor.ewed
yeni albümü afedersiniz zik gibi.
puanım 5/10.
bir zamanlar böyle biri vardı sanki sahi ne oldu ona.
1. tekil şahış eki almış emine.
rte'nin karısına hitap etme biçmi.
birinci tekil iyelik eki almıştır.
birinci tekil şahıs eki fiile gelir. sahiplik de belirtmez.
2000'lerin başında efsaneydi. hele ki stan ve without me şarkılarını çevire çevire dinlemişliğimiz vardır.
Doğaçlama olarak mantıklı cümleleri o anda bulup Kafiye yapan rapçi. Bunu yapan çok az insan vardır. illuminatinin onu kapmasının nedeni de bu zekasıdır.
Belli bir dönemde durmadan dinlediğim, işinin ehli rapçidir.

Şimdi aşırı ciddi olacağım bir entry gireceğim:

Belki şu an yaptığım şey eski kafalılıktır ama istedikleri kadar rap parçası çıkarsınlar, eminem'in lose yourself'i olsun, yazdığı ya da okuduğu parçalar olsun hiçbirinin önüne geçemezler benim için.

Adamın hem yazdığı sözler harika, hem yaptığı ses oyunları harika hem de yarattığı ritimler harika. Tüm bunların yanında çalışma azmi de üst düzey. Yani kalkıp ünlü olduktan sonra parasını verip tamamını başkalarının yazdığı parçaları da sunabilirdi ancak her defasında kendisi tarafından yazılan rap parçalarını dinlettirdi bize. Kliplerindeki akıllıca göndermeler ve kendisini ifade edişindeki üst düzey seviye de cabası. Bu biz insanlarda nadir bulunan bir cevher. Kesinlikle bu iş için doğmuş.

Tabi kalkıp arada Türk olsun yabancı olsun birçok rapçi(!) gelip, "yıl 2020 hala Eminem mi dinliyorsun cahil" ayaklarına yatıyorlar. Bu kadar estetik değeri oldukça yüksek ve güzel bir zekadan çıkmış parça dururken; sözlerinin bile söyleyene ait olmayan değerli dertlerden uzak, beatlerinin yerlerde olduğu, kulağa asla hoş gelmeyen kelime oyunlarının olduğu, klibi için hayvan gibi para döküp sadece dansçıların kıçlarını ya da dişlerinizdeki altın takıları mı izleyip dinlemeli?

Eğer öyleyse sayın kendisini rapçi sanan akılsızlar, ben cahil ve geri kafalı olmaya istekliyim.
tartışmasız gelmiş geçmiş en iyi mc'dir.
gerçek adı marshall bruce matters iii. tür. m&m's adlı bonibon tarzı şekerlemeleri çok sevdiği için bu ismi sahne adı olarak seçmiştir.
çok üzdün beni eminem. çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. nasıl da heyecanlanmıştım ben telefon numaranı paylaştığını görünce. hasta halimi unuttum, iyileştim. sana yazacaklarımı kafamda toparlamaya çalışıyordum.

herkesle paylaştım bu yaptığını sevinçle. sonra denemek için sana "hi" yazdım. ve sen geri yazdın: "henüz senin ülkene cevap veremiyorum." mal mısın hayatımın aşkı? sen, koskoca eminem, nasıl ayarlayamazsın bunu? nedennnnn? bir ton telefon faturası geleceğini bile bile sana her gün yazmaya karar verdim ben o kısacık mutlu anımda. ağzına sıçayım senin.

küstüm.
bedenen henüz ölmemiş olsa da o artık star olarak ölmüştür. son dönemlerinde yaptığı saçma işler de, bunun arkasına sığınmasının rahatlığındandır.
ünlü bir rapçidir.
(bkz: m -> m)
saat 3.38. içimde bir muzurluk var. trollük yapasım var. çocuk gibi yaramazlık yapmak istiyorum. aslında moralim oldukça düşüktü, hatta berbattı bir aydır. bu gece neden böyleyim bilmiyorum, bir neşe var. ölecek hastalar, öncesinde birden çok iyi olurlarmış ya, öyle bir şey mi acaba? neyse konuyu depresifleştirmeyeceğim. sana hep depresif yazıyorum. senin de şarkıların depresif. lan senle ben ne çektik be eminemmm???? :d

seninle bir fotoğrafım olamayacak mı cidden? konserine gittim ama fotoğraf çekilemedim. çok üzücü oldu bu gerçekten. aklıma stan geldi bak. beni görmedin, konserindeki yüzlerce insandan biriydim sadece. ama emin ol benden daha aşık kimse yok sana. senin haberin yok ama seninle 2010'dan beri sevgiliyiz. posterlerin hala duvarımda. renkleri solmuş. sorun değil, çizer ve grafik tasarımcıyım. en harikalarını yapabilirim. ömrüm seni resmetmekle geçti zaten. kendi doğum günüm için hain planlarım vardı ancak senin doğum gününe alabilirim o hain planları. yine resmini çizip sana instagramdan mesaj atacağım. çok mükemmel çizeceğim bu sefer. yağlı boya mı yapsam? hmm... yağlı ile sadece balerin çizerim diyordum ama sen benim hayatımın anlamısın. seni de çizerim. şu dünyada en çok seni seviyorum, sonra da baleyi. seninle bale yapmak çok komik ve mükemmel olurdu. ahahha. buldum. seni balet olarak çizeceğim * :d saat 3.48 oldu. büşraya dondurma yiyeceğim dedim ama kıçımı kaldırmaya üşendiğimden yiyemeyeceğim sanırım. bir de boş boş yenmez ki dondurma. bir şeyler izlemek lazım. ama netflix'teki her şeyi izledim. birkaç önerilen diziye göz attım ama sıkıcı geldiler. buraya gelmeden önce yeni bir diziyi de izledim. daha bir sezonu çıkmış, altı bölüm. izledim valla. acaba sen hangi dizileri izliyorsun? paylaşsana ya biraz.

tabii ki hayatım hala bok gibi. düzene sokamadım kendimi. bu saatte uyanık olmamdan anlaşılıyor zaten. günde 12-14 saat uyuyorum. çok saçma bir hayatım var. işsizlikten hep. nisan'dan beri iş bulamıyorum. ailem de çok fena baskı yapıyor. borçlarım var, ödenmesi gereken taksitlerim... valla aklıma geldikçe deliriyorum. ama bu gece aklıma çok getirmeyeyim. yine de haberin olsun. sana her şeyi anlatmazsam içimde kalır. bir gün buraya -sana- yazdığım her şeyi ingilizceye çevirip, seninle buluştuğumda sana vereceğim. gerçekten stan'in yeni versiyonuyum. mektup ben çocukken vardı. bana dijital stan diyebilirsin.

ben de stan gibi seninle olmak isterdim ancak şartlar aşırı imkansız. yani en önemlisi ben senin kızından bir yaş küçüğüm. bir de sen kiiim ben kim?? * :d hayallerini mantık çerçevesinde kuran biri olarak asla seninle mutlu bir son hayal edemiyorum. * anca şunu düşünüyorum, seninle aynı yaşta olsaydım, çocukluk arkadaşın olsaydım, belki birbirimize aşık olurduk. ama ben deshaun'a da aşık olabilirdim he. çünkü çok tatlı ve yakışıklı. (rip) senin yanında olurdum, sana destek olurdum. bunu isterdim. acı çekmeni istemezdim. ... neyse, daha mantıklı bir hayal kurmak gerekirse, çok çalışıp senin albüm, sosyal medya ve klip tasarımlarını yapmak isterdim. zaten grafik tasarımcıyım biliyorsun. e yani tabii ki after effects biliyorum. premiere pro'yu öğrenmeye başladım ya hallederiz. ingilizcem de baya gelişti aslında, dizi izleye izleye. baya baya bazen ağzımdan yanlışlıkla ingilizce bir şeyler çıkacak hale geldim. çünkü evde yalnız yaşıyorum. tek duyduğum ingilizce konuşmalar. kendi dilimi unutmam umarım deyip abartayım. * :d

sen de tatlı seviyor musun? umarım seviyorsundur. sen de benim gibi tatlı canavarı ol, lütfeeen. beraber komik bir dizi açıp, sabaha kadar abur cubur yiyelim. cips olmaz, sevmiyorum. meyve olur bak. üzüm yiyelim ya. bir de kiraz. bir de çilek. şeftali var evdeeee, yoğurdun içine dilimleyip yiyeyim bari. ama üşenirim ona da ya. bilmiyorum. bu yazımı bitirdikten sonra belllki. ama saat de 4.05 olmuş. uyumam lazım bence. bir iki el brawl stars oynayıp uyumaya çalışabilirim. akşam altıda kalktım, nasıl uyuyacaksam?? ama uyumam lazım. telefonumda, saatler kısmında detroti saati de kayıtlı yıllardır. * tam bir sapığım ben ya. ay korkma benden tamam mı? zarar vermem ya. kedi gibiyim zaten. kediler sever misin? sevmek zorundasın, çünkü ben çok seviyorum. ama bir keidm yok. çünkü evim çok küçük ve bahçesi yok. yazık olur hayvana. işim olduğu zamanlarda eve çok geç geliyorum bir de. yalnız kalır tüm gün yavrucak. ama ben bütün kedilerin annesi olduğuma inanıyorum. hepsini çok seviyorum.

gideyim artık ben. neden yazasım vardı biliyor musun? çünkü laptopımın klavyesine ice tea döktüğüm için bozuldu ve kablolu başka bir klavye almak zorunda kaldım. çünkü ağzına sıçtığımın lenevosu, en az 1270 tl tamir ücreti istedi. ben de ok kib bye dedim ve 60 tllik bir klavyeye merhaba dedim. laptop klavyeleri gibi ince değil, daha aralıklı. alışmam başta zor oldu. ama şimdi yazdıkça yazasımı getiriyor. çocukken annemlerin iş yerinde daktiloyla oynardım. o hissi andırıyor. çok eğlenceli. kendimi mahkemelerdeki zabıt katibi gibiyim şu an. o mesleğe mi geçsem acaba?

gideyim dedim, gidemedim. yine geçenlerde bir şeyler oldu. mekik çekeyim derken yanlış bir boyun hareketi sonucu kulak kristallerimi yerinden etmişim, 3 gün başım döndü, sonraki 2 gün de sersemledim. çok kötüydü çok. herkes dikkat etsin. benim gibi salakların mekik çekmesi yasaklansın bence. spor yapıp mutlu hissetmek istemiştim. onu da elime yüzüme bulaştırdım. şansım yok gerçekten eminem. çok şanssızım. tatil de yapamadım bu yıl. neyse zaten korona var. ama herkes denize gitti, ben kusur kaldım. :( üç tarafı denizle çevrili ülkemde denize giremedim be. öf. darlandım.

---

tamam bu sefer gidiyorum. sevgilim. * hoşçakal. seni çok seviyorum. elbet bir gün buluşacağız. sana sımsıkı sarılacağım. boynuna atladığımda iki tur döndür beni havada, filmlerdeki gibi. söz mü? * :d
Eminem, sagopa kajmer'den çok daha fazlası. Çünkü o yalnızca amerika'ya değil dünyaya mâl olmuş bir isim. Kesinlikle rap dahisi olarak tanımlayabiliriz onu, onun gibi bir sanatçı özellikle rap konusunda her ülkede yok. Yazdığı sözler, ses oyunları, sesini kullanış biçimi, kliplerindeki kalite ve her şeyiyle kesinlikle bir dahi. Bunun yanında son yıllarda annesiyle arasını düzeltti, hatta bir parçasında da bundan bahsetti.
48 yaşındaki eminem corona virüse bile diss atıyor ve o yaşta o flowlar, o ryhmelar. hayatını okuyan herkes kendinden bir şeyler bulabilir. götünü siktimin metalcileri satan, yamyam falan takılmaya devam edebilir. çok büyük sanatçı çok.
görsel
Yalnız adam hep yakışıklı .
selam canısı. biraz da buradan yazayım dedim. çok uzun kalamayacağım.

4 aydır sevdiğim herif beni çok üzdü. baya üzdü. baya ağlattı, ağladığımı duymasına rağmen üstüme daha çok geldi. ben bir iki kızdım, nefret ediyorum vs dedim ama yok... hala mal gibi sevmeye devam ediyorum. malım ben. cidden benim kafada tahtalar eksik. gidip nerede it, şerefsiz varsa onu bulup aşık oluyorum. ama bunlar var ya hep başta çok iyiler he. bu da öyleydi. bana karşı o kadar ilgili ve kibardı ki... gerçekten, bir insanı alttan aldıkça, ona ilgini gösterdikçe, pohpohladıkça ağzına sıçması işten değil. yine alttan alan ben oldum. çünkü aramızın kötü olmasına dayanamıyorum. ama hala ince bir soğukluk var. benim hiç suçum yok ama. gerçekten suçum yok. ben onun bir dediğini iki etmedim, hep yardımcı olmak istedim. hala da istiyorum. onun rahatlamasını, gülmesini, dinlenmesini o kadar çok istiyorum ki... kalbim hala kırıkmış şu an fark ettim. olsun, her zamanki gibi kendim tamir ederim kalbimi. gerçi tamir edebildiğimden şüpheliyim.

neyse işte eminem, seviyorum ya. valla seviyorum. çok seviyorum. ilk defa böyle söyleyebiliyorum. hiç söyleyemedim kimseye onu sevdiğimi. kendime bile söyleyemedim, çekindim, yok artık dedim. ama bu sevgi değilse ne?

umarım bir gün ona "tekrar" sarılabilirim...
Criminal şarkısı ne kadar zeki, p*ç ve fırlama bir ruh hastası olduğunun kanıtıdır.

Türkçe altyazısıyla
https://m.youtube.com/watch?v=Jdaqc1YgyWc
Adının ve soyadının baş harfleriyle takma adını koymuştur. Marshal mathers m and m, Eminem.
Aşağı doğru daha rahat eğilebilmek için ameliyatla kaburga kemiklerinin alt sırasını aldırmış olan ingiliz gitarist.

Not: ismini küçükken çok yediği m&m miniş şekerlemesi sebebiyle kendine takılan m'n m lakabından aldığını ingilterenin detroit şehrinde herkes bilir.
eminem turkish
https://www.youtube.com/watch?v=v0PGy2YFGlg