Gerçekten, yaşıyor muyum acaba? Mevsimin ne olduğu bilinmiyor ve ben pek üşüyorum.
insan yarası yarasına denk geleni sever ancak.
üçte ikisi suyla çevrili dünyada orman yangını nasıl çıkıyorsa içimiz de öyle yanabilir. tşk.
ne güzeldir isyanı, sözlerindeki eleştirisi. ve şöyle der en sevdiğim mısrasında

Şiirimiz karadır abiler

Kendi kendine çalan bir davul zurna
Sesini duyunca kendi kendine güreşmeye başlayan
Taşınır mal helalarında kara kamunun
Şeye dar pantolonlu kostak delikanlıların şiiridir

Aşk örgütlenmektir bir düşünün ablalar. (buraya şunu eklesek nasıl olur?)
Bir kere esaslı bir aşk siirini okumuştum. Geçmis zaman hafızamda değil.
Gerisi o bilindik.

Nasıldı?

Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
Cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın.

-Fayton şiirinden.
Erkekmiş. Bayağı hayal kırıklığı yaşatan şairdir.
Hayattan ders veriyor diye öğretmenleri kızdıran
Tuzu bir bulmuş çocukları saklamadan güldüren dünyaya
Su kaçırmaz bir eşeğin sesine açıktır penceresi
Bir sınıfın, batı son dersinde, kuşluk vakti

Meşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte
Koparılmış kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını
Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru
Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır?

En arka sırada çift dikişliler, sınavda en öne
intihara ve denizde nasıl boğulmaya çalışırlar
Yalnız Orta Doğu'da el altında satılan bir atlas
Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamaz

Bakıldı ki kum saati, ters çevrilmiş, çıt, usul isa asi olmuş
ikinci karnede babası yarısını silahıyla dışarda bırakıp
Öyle öğretildiği için saygılı, sınıfa giren parmak çocuğun
Boş yerine, girilmeyen bir dersin denizi, gelip oturmuş

Açık kalmış atlası, deniz taşmıştır, darılmasın Fırat ama

Hayatın orta öğretmeni sustu, dondu gülmeleri çocukların
Bir cenaze töreninde daha ölümü karşılamaya götürüleceğiz

Efendiler! Eşekler susabilirler
Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?

AÇIK ATLAS.
Edebiyatımızın en karizmatik en farklı şairi.
Bazı şiirlerini okumak için doğru zamanı bekliyorum.

"aşk örgütlenmektir,bir düşünün abiler! "

"Geceleri Galata’da gülerken bacaklarımız uzamış alıştık artık ölüme
Diyeceğim şu ivan Milinski: ölüm için ayırdık geceleri gülerken
Galata’da"

görsel
görsel
''bir şiir biliyorsun, ayakta bira içebilir
bir şiir, nereden baksan şairini seçebilir!''

diyebilmiş şair, üstad.

görsel
Kendine özgü imge ve kelime dünyası kurup, görüntücü imge ustasi diye anılmıştır.

Tarih, toplumsal değişme, karamsarlık gibi konuları işlemiştir.

Şiirlerinde sürrealizm, dadaizm ve varoluşçuluğun tekniğinden yararlanmistir.

Kınar hanımın denizleri, bakışsız bir kedi kara, ortadoksluklar, devlet ve tabiat gibi şiirlri önemlidir.
şiirinde derin bir tarih ve düşünce olan, yiğit bir şair. günlüklerini okuduğumda gerçekten kendine has bir okuma ve düşünme eylemi olan, çok ilginç-güzel saptamalar yapabilen bir düşünür-şair. zaten kendisini de bir şairden çok, etikçi olarak tanımlar. onun yazılarında geçirdiği isimlere aşina olmak bile kültürlü bir okuma için yeterli sayılabilir.

geçen gün bir videoda ona ait bazı cümleler bir araya getirilmişti. bende aşağıya alıyorum birkaçını;

-yüreğimi korkak büyütmedim, kaybettiklerim dağıttığım servetimdir.

-seni özlemek nasıl bir borçsa artık, özle özle bitmiyor.

-ey yalnızlık herkesin koynuna girip çıkarsın da, bir tek benimle mi düzenli bir ilişkin var?

-bir tırnağı kırıldı diye 9 tırnağına birden kıyabilen bir kızın, kalbi kırıldığında neler yapabileceğini siz düşünün?

-birazcık tuz etkisi yaratmalı insan birinin hayatında. hani yaraya basıp acı vereninden değil, yemeğe katılıp tat vereninden.

-senden nefret etmiyorum. sadece asla yapmam dediğin her şeye dönüştüğün için hayal kırıklığına uğradım.

-adının ne kadar güzel olduğunu ancak sevdiğinin ağzından duyduğunda anlarsın.

-insan, yarası yarasına denk geleni sever ancak.

-başın sıkıştığında değil; sevdiğini anlayıp, mutlu olmayı istediğinde gel ki; ömrümü uğruna harcayayım.
Hayatı boyunca yoksulluk ve Sefalet içinde yaşayan şair; son dönemlerinde yattığı hastanede huysuzluğu ve aksiliği nedeniyle kendisini sevmeyen ve hizmet etmek istemeyen doktor ve hemşirelerin kötü muamelesine maruz kalır. Bunun üzerine refakatçisi ve arkadaşı ayhan bozkurt'a; dönemin başbakanı olan yakın arkadaşı bülent ecevit'i aramasını söyler. Ertesi günü hastaneye başbakanlıktan telefon gelir. Bizzat kendisi arayan bülent ecevit şair ile hasbıhal ettikten sonra ayhan, özel odaya alınır. Tüm hastane masrafları karşılanır ve kendisine her gün en sevdiği tavuklu pilav servis edilir.

Biricik ikinci yenimizin, şiiri acıyla yoğurulmuş sürrealist şairidir. Bazı şiirlerini anlayabilmek ciddi kafa yormayı gerektirir.

(bkz: şiirimiz mor külhanidir abiler)
ikinci yeni şiirinin en kendine has şairi. sadece şair değil, tarihçi titizliği ile yazar. mesela meçhul öğrenci anıtı şiirinin hikayesini öğrendiğimde çok ayrı sevmiştim ben o şiiri ve ece ayhan'ı. bunun yanında 'açık atlas' adlı şiirinin adını da 'kürt çiçekleri' koyacakmış ama o dönemki yayıncısı yapmasak daha iyi olur deyince değiştirmiş ama şiirde geçer tabii.

AÇIK ATLAS
Hayattan ders veriyor diye öğretmenleri kızdıran
Tuzu bir bulmuş çocukları saklamadan güldüren dünyaya
Su kaçırmaz bir eşeğin sesine açıktır penceresi
Bir sınıfın, batı son dersinde, kuşluk vakti

Meşeler yapraklanınca bir tuhaf olurlar işte
Koparılmış kürt çiçekleri, hatırlayarak amcalarını
Azınlıkta oldukları bir okulda bile, sorarlar soru
Neden feriklerin ve eşeklerin memeleri vardır?

En arka sırada çift dikişliler, sınavda en öne
intihara ve denizde nasıl boğulmaya çalışırlar
Yalnız Orta Doğu'da el altında satılan bir atlas
Kim demiş on sekiz yaşından küçükler okuyamaz

Bakıldı ki kum saati, ters çevrilmiş, çıt, usul isa asi olmuş
ikinci karnede babası yarısını silahıyla dışarda bırakıp
Öyle öğretildiği için saygılı, sınıfa giren parmak çocuğun
Boş yerine, girilmeyen bir dersin denizi, gelip oturmuş

Açık kalmış atlası, deniz taşmıştır, darılmasın Fırat ama

Hayatın orta öğretmeni sustu, dondu gülmeleri çocukların
Bir cenaze töreninde daha ölümü karşılamaya götürüleceğiz

Efendiler! Eşekler susabilirler
Ne yani çocuklar hiç gülmeyecekler mi?
''Ne zaman elleri zambaklı padişah olursam
Sana uzun heceli bir kent vereceğim
Girilince kapıları yitecek ve boş!

Azizim, güzel atlar güzel şiirler gibidirler
Öldükten sonra da tersine yarışırlar, vesselam!''
bir siir biliyorsun ayakta bira icebilir
bir siir nerden baksan sairini secebilir.
Kendisi uzun süre yoklukla savaşmıştır. Parasız kalmış ve kitap dahi bulamamıştır. Ödünç almıştır hep sağdan soldan. Çoğunlukla Üniversite okuyan gençlerden emanet almıştır kitaplarını. ilhan Berk para ve kitap yardımı yapmıştır. Atilla ilhan tarafından ağır eleştirilmiştir. Şairliği iyidir. Ama abartılı değildir.
YORT SAVUL - ECE AYHAN

1. Atlasları getirin! Tarih atlaslarını!
En geniş zamanlı bir şiir yazacağız

2. Harbi karşılık verecek ama herkes
Göğünde kuş uçurtmayan şu üç soruya:

3. Bir, Yeryüzüne nasıl dağılmıştır
Tarihi düzünden okumaya ayaklanan çocuklar?

4. iki, Daha yavuz bir belge var mıdır ha
Gerçeği ararken parçalanmayı göze almış yüzlerden?

5. Üç, Boğaziçi bir istanbul ırmağıdır
Nice akar huruc alessultanlarda bayraksız davulsuz?

6. Nerede kalmıştık? Tarihe ağarken üç ağır yıldız
Sürünerek geçiyor bir hükümet kuşu kanatları yoluk

7. Çocuklar! ile bile muhbirler! Ve bütün ahali!
Hep birlikte, üç kez, bağırarak, yazınız

8. Kurşunkalemle de olabilir
Yort Savul!
fayton

O sahibinin sesi gramofonlarda çalınan şey
incecik melankolisiymiş yalnızlığının
intihar karası bir faytona binmiş geçerken ablam
Caddelerinden ölümler aşkı peranın

Esrikmiş herhal bahçe bahçe çiçekleri olan ablam
Çiçeksiz bir çiçekçi dükkanının önünde durmuş
Tüllere sarılı mor bir karadağ tabancasıyla
Zakkum fotoğrafları varmış cezayir menekşeleri camekanda

Ben ki son üç gecedir intihar etmedim hiç, bilemem
intihar karası bir faytonun ağışı göğe atlarıyla birlikte
Cezayir menekşelerini seçip satın alışından olabilir mi ablamın

not: ece ayhan'ın en sevdiğim şiiri
sevgili ulus bakerin bir yazısında bahsettiği şiir insanı, ama insan. Ulus baker şöyle der yazısında;

"Ece Ayhan şiirinde kelime değil fiil üretir"

son derece doğru bir tanımdır. Çünkü özne-yüklem sorununda dili aynı kübik sanatta olduğu gibi atomlarına ayırarak yazmak Ece Ayhan yaratıcılığının ta kendisidir. Ece ayhan bu haliyle sadece şiir de yazmaz; dili ölümsüzleştirir.
şiirimiz erkek emzirir abiler.
“Ben gemileri çoktan yakmışım. Uzun vadeli hiçbir şey düşünmüyorum, düşünemiyorum. Biz hayatı kaybettik. içimden ağlamak geliyor. iyi ki ölüm var diye düşünüyorum. Ölümsüz olmak ne kötü bir şey düşünsenize.” Demiş.
ikinci yeniler hakkında en çok soru sorulan, cevaplayan şair değil etikçidir.
O yıllarda ultrason mu var nerden bilsinler cinsiyetini gerçi doğduktan sonra pipisini görmediler mi acaba ?
Görünürde Ece Ayhan başkalarına saldirmayi seçiyor ama önce kendini yaralayarak ...O hep hakliligin inadiyla yaşar Evet. Unutmak istesede asla unutmaz. Affetmez ve unutmaz!Onun gibi yalnız adamlar maruz kaldıklarını daima hafizalarinda yaşar

Leyla ipekçi onu kimi özelliklerinin merkezine yalnızlık koyar ;başka özelliklerini yönlerini bunun ekseninde değerlendirir.