bugün

ilk defa beraber olunacak güzel bir bayanın üstüne ilk serilme aşaması.

ek tanım: her insanın kendi algısına,görüşüne ve bilgi birikimine göre yapmaktan en çok hoşlandığı eylemdir.

ek utanç: diğer entryleri görünce hiçbirşey görmediğimi ve çok daha güzel duygular olduğunu anladığım başlık...
günler süren uykusuzluğun ardından şöyle bir gerinmek ve sıcak battaniyeye sarılmaktır. ya da o kafayla sokağa çıkmak.

edit: 4 kez ezilme tehlikesi atlattım. denemeyin.
kendini kötü hissettiğin bir anda başını dostunun omzuna yaslamış ağlarken duyulan güven ve yalnız olmadığın kanısına varma. *

veya hep görmek istediğin ama bir türlü fırsatını bulamadığın insanla karşılaştığın andaki duygu hiçbir şekilde ifade edilemez, yaşanmalıdır.
sevgilinin kucağında sevgilinin elleriyle saçlarınızın okşanarak uyutulmanız.
pis ve pus geçen kışın, bir türlü bitmek bilmeyen baharın ardından, mavi yeşil bir denize yüksek bi yerden cof diye kıç üstü atlamaktır. burun deliklerinden içeri nihayet tuzlu suyun nüfuz etmesi, kış boyunca gereksiz tenlerin bıraktığı anlamsız kirlerden bedenin arınmasıdır. bir nevi vaftiz olmaktır.
başarı duygusudur.
eve gelen misafirin yaramaz çocuğunu odaya kilitleyip dövmek.
sıçmak.**

edit: yahu ne eksiliyorsunuz elinizi bi vicdanınıza koyun. bi düşünün bakalım, dışarıdan gelmişsiniz, nasıl sıkışmışsınız, çıktı çıkacak. can havliyle tuvalete atıyosunuz kendinizi, klozete oturur oturmaz bırakıveriyosunuz. o an dünyanın en güzel duygusu nedir? sıçmak. bokların kayıp gidişini, serbest kalışını hissetmek, kıçın birdenbire rahatlaması, huzura ermesi.. dünyanın en güzel hissi değil midir o an?
(bkz: huzur)

bu dünyadan olamayacak kadar güzel. ama ara ara, azcık azcık gene de oluyor be.
çok tuvaletiniz gelmiştir ve tuvalet bulamamışınızdır cebinizde sadece 1 tl vardır bunu da tuvalet parası olarak vermek istememektesinizdir, çişiniz resmen içe doğru akmaya başlamıştır, işte o anlarda karşınıza bir mc donalds çıkar, merdivenleri üçer beşer çıkarsınız ve tuvaleti bulursunuz pantolununuzu adeta yırtarcaşına acarsınız ah bir de şu kemer olmasa dersiniz ama başarıya ulaşmaya bir adım kaldığından umursamazsınız ve işte o an gelir hem işemenin verdiği duygu hemde işinizi bedavaya getirmenin duygusu vardır ki bu duygu paha biçilemez.
arkadaşlarınızla gezerken bir anda tinercilerin saldırlarına maruz kalmanız sonucunda bıçağı çıkaran tinercinin 'kesecem kesecem' nidalarıyla sizi kovalamaya başlaması, sizin 100 metre koşucuları gibi depara kalkmanız ve tinerciyi atlattığınızı gördüğünüz o an. şaka maka herif kesiyodu.
anne - baba olma duygusudur.

edith'im piaf'ım: beitar jerusalem ve aura paralel düşüncesidir.
(bkz: ölüm)

ölen sizseniz... ben? ben bilemem, ben hiç ölmedim...
bebeğin o ilk nefesini içine çekerek ciğerlerini yakması anı. **
arkadaşlarla bir barda güzel bir sohbetle beraber içki içmek ama çok sarhoş olmayacaksın hafif çakırkeyf olucaksın sonra istiklal caddesinde midye yedikten sonra yavaşca insanları süzerek yürümek hiç birşeye değişmem.
sevildiğini hissetmek.
ossurup suçu birbaşkasının üstüne atmakdır. o "ben yapmadım" deyu debelenirken sen içindeki ferahlığı hissedersin.
bahar gelince bedeninize, kalbinize, ruhunuza istemsiz olarak dolan tüm duygular.
(bkz: duygu dikmenoğlu)
anne olmak.
annemden biliyorum.benimle çok mutlu. *
baba olmaktır. insanın babası ile yaşadığı anlar akılna gelir ve rolünün değiştiğini görmesi filan bunlar garip.
veremediğinde atılma çanlarının çalacağı durumda fakültenin son sınavını geçmektir. gerisi boştur, beleştir.
okulu bitirip ales ve üds denen saçma sınavlardan sonra yüksek lisansa başlamak, babanın kalp krizi atlattıktan sonra kızına sıkı sıkı sarılması. anne olmayı daha yaşamadım yorumda bulunamayacağım maalesef.
çok sıkıştığın zaman işemek.**
dün yoğun bakımda olan dedemin yanına gittiğimde, yataktan zar zor dikilmesi ve ardından beni gördüğünde çocukça gülümsemesi, derin bir nefes aldıktan sonra zar zor "oğlum" demesi. hiç bu kadar gülümseyememiştim hayatımda...

(bkz: #4982062)