bugün

"National Geographic'te yayınlanan "Dolandırıcılar Şehri" adlı programda önceki gece istanbul'u, kültür bakanlığının milyon dolarlar harcayarak hazırladığı tanıtım filmlerinin aksine "dolandırıcılar şehri" olarak belgesel halinde yayınlandığı bölümde geçen itham. yıllarca türkçe (1) ingilizce (2) diye yazılan fiyatların bir gün taa avrupalar da belgesel konusu olacağı dünden beliydi"...taşı, torpağı altın şehir ıstanbul, yine yaptın son numaranı...

http://www.haberturk.com/...anbulu-dunyaya-rezil-etti
--spoiler--
Conor Woodman, istanbul macerasına üzerinde gizli kamera ile Tarihi Yarımada'dan başladı...

Özellikle taksilerin, halı mağazalarının turistlere fahiş fiyatlar çıkardığını belgeledi. Asıl macera istiklal Caddesi'nde yaşandı. Hava kararınca üzerinde gizli kamerayla istiklal Caddesi'ne çıkan sunucunun hanutçuların çekim alanına girmesi fazla sürmedi. Yanına yaklaşan kişi, yakınlık kurup bira içebileceği bir mekana götürmeyi teklif etti. Pavyon-bar karışımı mekana oturduktan sonra biralar söylendi, hemen akabinde bir kadın masalarına oturdu. Toplan 5 bira içildikten sonra Woodman'a gelen hesap 1.700 TL oldu. Bu arada kadın masadan kalkmış, hanutçu da ortadan yok olmuştu.
--spoiler--
Bir midnight express vakası daha. Gerçekleri ortaya koyarlar, o gerçeklerin var olduğunu biliriz, izlemeyiz, tepki gösteririz. istanbul'da turist dolandırılır mı? Hem de nasıl!..
aynı belgesellerin türkiye'nin diğer şehirleri içinde çekilmesi gerekir. hem bizi rezil eden bir şey varsa o da paragöz esnafımızdır.
iSTANBULDA NE KADAR OROSPU ÇOCUĞU OLDUĞUNU GÖSTERMiŞ BELGESEL. ÇEKEN KiŞiYi TEBRiK EDiYORUM. BAZI G*TVEREN TAKSiCi BÜFECi GiBi TURiSTLERiN YOĞUN ALIŞVERiŞ YAPTIĞI YERLER 50 KURUŞLUK SUYU 5 DOLARA FALAN SATIYOR 5 LiRALIK YOLU 50 DOLARA FALAN GÖTÜRÜYOR. HEPiNiZiM BEN AMK.
sevgili connor kuşadasına gelse ne yapardı acaba diye düşündürür.

artık kendimizi kandırmadan gerçek yüzümüzü görüp kabul etmenin zamanı gelmedi mi?
içimin yağlarını eritmiştir. Bazı orospu çocuklarını tüm dünyaya ifşa etmiştir.
doğruluğu çok açık ve net olan düşünce.

yeni cami önünde bulunan bir ayakkabıcıya ayakkabımı boyatmak istemiştim, tabii fiyatını sormadım, ne kadar fazla olabilirdi ki! adam bana sürekli soruyor cila atalım mı abi? badem yağı sürelim mi abi? ben hepsine olumlu yanıt verdim, işim bittiğinde 20tl uzattım, para üstünü beklerken, boyacı adam yüzüme bön bön bakarak "abi 5tl daha vereceksin" demesiyle aptala döndüm, "nasıl yani" dedim, "eee abi 25tl tutuyor" demesiyle beynimden vurulmuşa döndüm, para üstünü beklerken birden 5tl daha borçlanmıştım. boyacıya "tamam yetsin o kadar" diğerek olay yerinden uzaklaştım. bu olay 4 yıl önce gerçekleşti, ayakkabımın değeri zaten 50tl ayakkabıları orada bıraksam yeriydi hani, varın gerisini siz düşünün.

tabii birde nimet abla büfesinin yanından, yokuş başına doğru giden yolun üstündeki tostçudan yediğim kazık da cabası, bir ayvalık tostu düşünün içinde mikron incelikte sucuk ve aynı kalınlıkta kaşar peyniri bulunan kuru ekmeğe tam 7tl ödedim, 3 yıl önce bu fiyattı, şimdi 20tl falan olmuştur herhalde.
Elin afrikalısının 15-20 tlye sattığı saati yurdum vatandaşının 2000 tlye sattığı şehirdir.
türkiye'ye gelmeyi düşünen bütün turistlere izletilmesi gereken belgesel.
insanları dolandırmayı normal bir şey olarak karşılayanların hoşuna gitmeyecek belgeseldir.
turistlerin de artık ayılmasını sağlamış bir gerçekliktir. adamlar kazıklanmış önceden korkuyorlar artık.
geçen ay gece saat 2de taksim meydanındayım. henüz daha kazılar başlamamış, havaalanı otobüsüne bineceğim. dört tane turist de aksaray'a gitmek için bu otobüsü kullanacaklardı, akbil arıyorlardı. otobüs kişi başı 4 liradan 16 liraya geliyor. aksaray'a taksiye binseler yazacak olan maksimum 8 lira. ama turisti görüp de 8 liraya götürecek taksici bulmak ne mümkün. adamlar 15 lira vermeye bile razıymış da taksiciler 30 lira 50 lira istemiş.
tamam türküz ülkemizi de seviyoruz fakat gerçekleri görmek lazım. ben zannetmiyorum ki özellikle böyle bir belgesel yaparak istanbulu kötülemeye çalışsınlar.
istanbula objektif bakan bir çift göz dolandırıcıları çok rahat bir şekilde görebilir.
kendini düzdürmek isteyen conor kardeşimizin uzun ve ısrarlı uğraşlarına rağmen bunu başaramamasını konu alan ve mekanı istanbul olan, belgesel demeye dilimin varmadığı kayıt. insan yayınlamaya utanır.
"Nasıl bakarsan öyle görürsün" aforizmasına göre doğrudur.
Belgeselde dikkat edilmesi gereken husus, belgesel boyunca cami ve minarelerin çok fazla gösterilmesidir.
"dolandırıcılar ülkesi vatikan" diye belgesel çekilse ve belgeselde 15- 20 defa papa ve kilise gösterilse "din işleri ile soygun işleri ayrıdır" savunmasına geçilir. Papalığın soygun işleriyle ilinti kurulmasına müsade edilmez.
45 dakikalık belgesel boyunca, sayabildiğim kadarıyla 15 civarında, güneş batmak üzereyken aynı cami ve minare gösterilmiştir.
Verilmek istenen gizli mesaj "işte müslümanlık ve islam budur! müslümanlardan korkun!" düşüncesini zihinlere kazımaktır.
Nat geo belgeselinin türkiye ayağıdır. Ülkemizi rezil etmiştir. Tabii bunu kötü anlamda söylemiyorum. Gerçekleri günyüzüne çıkarmıştır. Her ülke de var böyle dolandırıcılar fakat %99 u müslüman olan bir ülkede de olmaz ki yahu!
bir şehrin, altın rezervleri bakımından yoksul olup da taşının, toprağının nasıl olup da altın olduğu meselesinin yanıtıdır. *
işte bunlar hep kürtler yüzünden.
kesin olan onermedir.

bu yazacaklarim herkesin kulagina kupe olsun ki kimse tongaya dusmesin diyerek basliyorum.

25 yasinda, yillarca buyuj sehirde yasayip da dilencilere dahi para vermeyen ben, dun aksam mukemmel bir bicimde kandirildim.

yolda yuruyorum kendi halimde. bir araba durdu yanimda. haliyle bi dondum. adam "havaalaninda calisiyorum. benzinim bitti. yanimda parfumler var. numarami da verebilirim...."diyerek yarim saat konustu. 55 tl para var yanimda sadece.

ciddi sandim vicdanim el vermedi inandim. salak karı ne inanirsin elin dolandiricisina... neyse... verdi. 50 tlyi ve 4 tane parfum aldim. adama da yardim ettim guya. icim rahat.

aksam sevgilimle gorustum. parfumler nerden dedi. ben de utana sıkıla soyledim durumu. aptalligima doymiyim, bi tek benim haberim yokmus bu durumdan sanki. sevgilim ayrintilari ile anlatti durumu.

neyse 50 liram gitti ama hayat boyu unutamayacagim bir ders ogrendim: kodugumun istanbulunda kimseye guvenmeyeceksin.
kürtlerin çıkması durumunda dolandırıcı kalmayacak olan şehir istanbul.
20 senelik parfüm yalanına hala inanan insanlar olduğunu göstermiştir.