bugün

Dinler toplumsal yapıyı ulu, eleştirilemez kanunlarla düzenlediği, ahlakı, sosyal çevreyi düzenlediği için gereklidir. Ancak peygamberlik kapısının kapatıldığını söylemek ileri görüşlülükten uzak olmaktır. Talihsizliktir. insanlık kendi tarihi ve kurallarını belirlerken ulu kaynağa dayandırmayı hep seçecektir. Bu bin yıl sonra da böyle olacaktır. Bin yıl sonra ya da 5 bin yıl sonra da yeni dinler gelecektir. Bu bilinmezliği asla aşamayacak, bunalıma düşecek insanlığın kaçınılmaz yöntemdir.
(bkz: big bang öncesi patlayan neydi nerden geldi)dinlerin gerekli olduğu aşikardır
ınsan dogası geregı bırseylere ınanma ıhtıyacı duyar dınler de bu nedenle ortaya cıkmıstır.
toplumları uyutup sömürülmelerini kader kısmet diye yutturacak, öbür dünya safsatasıyla pasifleştirecek dinlerden daha güçlü bir araç yoktur. egemenler için vazgeçilmezdir.
richard dawkins'in darwinist bir toplumda yaşamak istemeyeceğini söylemesi, atatürk'ün "dinsiz milletlerin devamı yoktur" sözünün hatırlanılması üzerine bir kez daha fark edilebilecek bir gerekliliktir.

son yıllarda amerika'da görülen islam ve müslümanlığa karşı ılımlı yaklaşma politikası da bu gerekliliğin bir çeşit ispatıdır. uyuşturucu, kokain ve metamfetamin kullanımının yaygınlaştığı ve gençlerin ölüm oranının yoğunlaştığı güney eyaletlerinde "çocuklar lisede uyuşturucu kullanıp öleceğine müslüman olsunlar daha iyi" mantığının yaygınlaştığı bile söylenebilir.

her ne kadar ateist bir şahıs, dinlerin dünyayı daha güzel kıldığı mantığının yerine dinlere bağlı kısıtlamaların altını çizmeye kalksa da bu gerekliliği ateist bir toplum düşündüğünde kavrayabilecektir.

rusya'da 80, çin'de 180, amerika'da 45 milyon ateist yaşıyor sevgili dostum. dünyada 500-700 milyon ateist var. ve inan bunların hiçbiri senin aklında çizdiğin yardımsever, insan canlısı, sevimli ateist prototipine uygun değil.

dünyada en çok intihar vakalarının görüldüğü ülkeler belçika, hollandave baltık ülkeleri. yani ateizm oranının %40'ın üstünde olduğu ülkeler. meksika ve güney amerika'da uyuşturucu çeteleri ve bu işin piyasasının en çok döndüğü şehirler aynı zamanda ateist oranının en yaygın olduğu şehirler. türkiye'de pkk'yı fikren ve fiilen destekleyen insanların büyük bir çoğunluğu ateist. milyonlarca katil, uyuşturucu bağımlısı, suçlu, terörist, terör yanlısı ateist içinde bill gates, john lennon, aziz nesin, fazıl say, hawking gibileri düşünerek kendine "muhteşem ateist ütopyası" çizebilirsin ama öyle olmadığını sen de biliyorsun.
toplumları ayakta tutan, milyarlarca fakirin isyan çıkarmasına engel olan, insanın biyolojik varlığının süregelmesi için yegane objedir din. ister inançlı olun ister ateist; ama şunu kabul etmelisiniz, eğer farz-ı misal bugün bir yaratıcının olmadığı bilimsel olarak ispatlansın ve dünyadaki her birey bunu kafa olarak da doğrulasın, işte o zaman ne devletlerin kuralları işler, ne insanların vicdanı. insanlığın ömrü en fazla çeyrek asır sürer.

günah, yanlış, kötülük gibi kavramlar hepimizin morfinidir. birileri tarafından öldürülmeden yaşayabilmek için insanın önündeki tek engel bu.

maalesef ki biz diğer hayvanlar gibi uyumlu değiliz dünyaya. insanlık gibi koskoca bir hastalık ancak din antibiyotiğiyle durdurulabilir.
"bu ülkenin başına ne geldiyse dinden geldi" diyen "Portakal" spikerine verilecek konferans konusudur.
insanları hayvanlardan ayıran en önemli iki özellik inanç ve düşünme yetisidir. inançsız bir yaşamın anlamı yitiktir. her ne kadar 21. yüzyılda inançların insanları geri bıraktığı düşünülse de şöyle bir bakarsak dinin toplumsal yaşamda ne kadar büyük bir katkısı olduğunu görebiliriz. Maddelemek gerekirse;
1- Cinayetlerin az olması din sayesindedir. insanların vicdanına cinayetin kötü ve vicdan azabı verici bir faaliyet olduğunu koyan dindir. Eğer din insanların vicdanına bu düşünceyi koymasaydı herhangi bir yakınınızı kaybetmeniz an meselesi olacaktı. insan ölümlerinin çok olduğu bir yaşamda bilimsel ve düşünsel ilerleme sağlanamaz.
2- Aile yapısının oluşması din sayesindedir. elbette ki insanı birey birey yaratan zat; insanların sosyolojik yapısını da tesis etmiştir. Aile yapısı; bireyin öğrenerek, eğitilerek ve kültürel kazanımını elde ederek yetişmesi için olmazsa olmazdır. belki de çoğu ateist dinin gayri meşru ilişkiyi haram kılmasına çok ters bakar. Ancak şunu da gözden kaçırmamalıdır ki; gayr-i meşru ilişkiden doğan çocuk aile yapısından uzak olması hasebiyle cahil, kültürsüz ve eğitimsiz olarak yetişecektir. Çünkü bizler kültürümüzü, yaşam biçimimizi, hayatta bize en çok lazım olan temel bilgileri ve hepsinden önemlisi dilimizi ailemizden öğreniriz. dolayısıyla aile yapısından uzak bireylerin artması insanın toplumsal yaşamını hayvansal yaşamdan ayıran en önemli özelliği yok edecektir. Hayvansal bir toplumsal yapıyla yaşama gayreti içine giren bir insan da asla ilerleyemez. Çünkü çocukluğu bilgisizlikle geçen bireyin yetişkinliği de başı boş geçecektir. Buradan şu kanıya varabiliriz; bilimsel gelişmelerin hızla ilerlemesinin arkasındaki en büyük etken dindir, dini yaşamdır. dinin tesis ettiği aile yaşamı olmasaydı şuan ki bilim adamlarının küçüklüğü başıboş ve bilgisiz geçtiğinden yetişkinlikleri de böyle devam edecekti.
3- Mal emniyetinin sağlanması din sayesindedir. Din eğer hırsızlığa hem dünyada hem ahirette çeşitli yaptırımlar getirmeseydi hırsızlık şuan günlük yaşamımızın bir parçası olacaktı.

bu saydığım 3 madde toplumsal yaşamda en çok gündeme gelen konulardı. din sadece bu konularda değil daha başka toplumsal yaşamı tehdit eden birçok soruna çözüm getirmiştir. Bunların hepsini yazarsak buraya sığmaz. Ondan ayrıca bir kitap olur.

Not: Allah katında tek din islamdır.
açıkçası gereksizdir. gerekli olduğu durumlar da bulunur tabii. önce neden "gereksiz" olduğunu açıklamak gerek.

yapılan bir iyilik içten geldiği için yapılmalıdır kanımca. birileri bunu emrettiği ve bu emreden kişinin gözüne girmek için değil. "yağcılık" kavramı bu durum için en uygun gördüğüm kelime.

(bkz: eğer tanrı varsa)

yapılan iyiliğin dinlerin olmadığı bir dünyada o'nun gözüne girmek, o'nun emirlerine uymaktan ziyade içten geldiği için yapıldığında çok hoşnut edecektir. yani, kim sevmez ki söylemeden yapılan güzel bir şeyi? çok ihtiyacım olan bir kahve (normalde sevmem, sadece bir örnek) kimseden istemediğim halde herhangi biri tarafından durduk yere gelse o kişi benim için tam mıncıklamalık olur şahsen.

aynı zamanda yapılan bir kötülük de öyle. sırf "allah var" korkusu yüzünden içinde ne karanlık besleyen sözde dindarlar var dünyanın her bir köşesinde. bu adam içten içe çürümüşse, karanlıksa, kötüyse neden korkuyla bastırsın ki? bu "bastırmak" kesinlikle bir "irade" göstergesi değil. tam olarak "korku" kavramının kendisidir. eğer bir insan kötüyse, dinin olmadığı bir dünyada bu kötülüğü korkmadan dışarıya salabilecektir. bu şekilde (eğer varsa) tanrı, kötü olanı daha iyi seçemez miydi? ayrıca suratındaki maskeden göremediğimiz sosyopat orospu çocukları da gün yüzüne çıkmış olurdu.

(bkz: eğer tanrı yoksa)

yapılan iyilik içten geldiği için ve bu "iyi" kavramı toplum anlayışına göreyse, anlatmama gerek bile yok. o adam hücrelerinin zerresine kadar iyidir olm işte.

yaptığı kötülüğü de korkmadan, tırsmadan yapacağı için herhangi bir durumda gerekenler yapılacaktır zaten. dinler olmasa bile "toplum" kavramı olduğu sürece o cezayı alır. işin daha da iyi yanı, içindeki yılan çok daha rahat gün yüzüne çıkar.

"peki, neden gerekli?"

bu bahsettiğim, taşıdığı kalbi pis olan insanlar için. her ne kadar avantajlı bir durum olsa da bizim milletimize el-alemden geçmiş olan "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" mantığı her şeyi mahvediyor. insanlar kötülükleri görmezden gelebilir. ayrıca kimse canı yansın istemez. ben de. örneğin yakın zamanda haberlere konu olan 4 yaşındaki küçük ırmak gibi vakalar görmek istemem. bu yüzden iradesiz, zekası pek bi' şeye yaramayan, düşünmeyi henüz öğrenememiş ak sakallı ruhuna kadar pis orospu çocukları için gereklidir din.

inançlı kişilere "geri zekalı" demiyorum, yanlış anlaşılmasın bu söyleyeceğim kısım. özetle, "ruhuna kadar pis olan, inandığı için bunu maskeleyen, toplumun içinde gizlenmiş ak sakallı yılanlar" gibi geri zekalılar için kesinlikle gereklidir.