bugün

dilencilerin gerçekten ihtiyacı olup olmadığının bilinmemesi sebebiyle iki arada bir derede kalmaktır.
kendi kafamda acaba mersedes'ini nereye park etmistir ? mersedes mi yoksa bmv mi kullanıyor sorularıyla olusan ikilemdir.
parayı verince enayi yerine konma olasılığı ile vermeyip geçince gerçekten ihtiyaç sahibi olması olasılığının yarattığı ikilem.
para isteyen dilenciden kurtulma yollarindan biri kullanılarak halledilebilir sorun.
gururunu dilenecek kadar ayaklar altına almayı başarmış dilenciyi görünce sırf bu yüzden para vererek üstümden çabucak attığım ikilem. o kadar kolay olmasa gerek her gün aşağılanmak, kınayan gözlerle karşı karşıya kalmak...
Allah rızası için cümlesini duyunca, bir de yaşlı olup selpak, mendil satıyorsa elimde olmadan her zaman para veriyorum...Onun haricinde büyük bir ikilemdir, yalan söyleyip, söylemediğini anlamak..iyi gözlemleme gerektirir, ama zaten ikilemede kalıyorsa insan muhtemelen para vermekle sonuçlanır, vicdan daha ağır basar.
acaba gerçekten ihtiyacı var mı?

acaba gerçekten sakat mı?

acaba gerçekten vermek istiyor muyum?

acaba gerçekten evrende yalnız mıyız?
dilenci-abla abla nolur bir ekmek parası
ikilemde kalmış zavallı insan-kardeşim valla para yok yanımda
iç ses-ulan yazık bee şu kucağındaki çocuğa bak vardır ihtiyacı
dilenci-abla nolur
ikilemde kalmış zavallı insan-al kardeş ama valla bu kadar var
dilenci-abla allah razı olsun allah ne muradın varsa versin.....

sonuç:ikilemde kalmış zavallı insan parayı vermiştir her ne kadar az olsada.
en azından vicdanı rahattır.
(bkz: bir dilenci gözüyle allah versin)
para vermek ya da vermemek işte bütün mesele bu.
"ulan ya açsa / çoluğuna çocuğuna ekmek götürecekse ve sen ota boka harcadığın bozukluklarını bu insana vermmiyorsam" ile "kesin kandırıyordur pezevenk, baksana sapasağlam" düşünceleri arasında gitgellerden kaynaklanır.

ben de sıksık yaşarım bunu. birinin yanından geçerken "abi çocuğum aç" dediğinde gözlerinin içine bakarım. baktığımda bir sırtlan, insanların duygularını sömürerek geçinen bir çıkarcı görüyorsam vermem. ama hakikaten ihtiyacı olan bir insanın mahçup halini görürsem şüphe ettiğim için insanlığımdan utanarak veririm.

her kazık yediğimi hissettiğimde "bi daha vermeyeceğim" diye söylenirim. eşim güler. bilir çünkü dayanamayacağımı. beraber yürürken biri dilenir ben kendinden emin geçip giderken "açım abi" ya da "çocuğuma ekmek götüreceğim" der. ben durur bozuk aramaya başlarım. eşim bıyık altından güler. yoksa ondan isterim. gider dilenene veririm. o kişi parayı aldığında "nasıl da kandırdım salağı" şeklinde bakıyorsa günümün zehir olduğunun resmidir. çok sinirlenirim, yakınlarımı bile aptalca şeyler yüzünden kırarım.
köşedeki dilenci arada şubeye gelip memleketindeki eşine para gönderdiği sırada havale masrafı alıp almama arasında kalma durumu.
vermeden geçtıkten sonra geri dönmeyle dönmeme arasındaki ikilemdir. Toplum içinde para vermekten çekinme ikilemi de vardır.