bugün

günümüzde bir türkiye gerçeğidir. son yıllarda ülke yönetiminde söz sahibi olanların "über demokrasi, süper insan hakları ve hiper hizmet" türünden sloganlarla demokrasinin anasını sikmeleri durumudur(fazla mı açıksözlü oldum ne).

anlamıyorum arkadaş nasıl bir "adalet çağı" hüküm sürüyor ülke sınırları içerisinde terör örgütünün birine mensup olanlar sınırda ve ayaküstü yargılanıveriyor, bir diğerleri "son kullanma tarihi geçmiş adalet" gerekçesiyle tahliye ediliveriyor, suçlu-suçsuz onlarcası, yüzlercesi silivri'de hücrelere ayrılıyor falan. hay adaletini öptüğümün terazisi nasıl da hassas tartıyor lan!

devekuşu misâli bir adalet mekanizması işliyor şimdilerde. kafamızı toprağa gömüyor ve tırmanan "suç oranı" için toz pembe kelâmlar edebiliyoruz şükür ki. daha iki gün önce andık farklı saldırılara kurban verdiğimiz uğur mumcu ve ali gaffar okkan'ı. sahi adalet nerede amınakoyim? yumurta, molotof kokteylinden ağır geliyor kimilerine. tabi gelir, ne olsa hedefinde kendisinden olanı var. peki ama her fırsatta "halk adamı" rolleri kesip de götünde zibilyon tane çoban köpeği, süper zırhlı "ölümsüzlük formülü" niyetine kucağına bindiği makam şeyleri de nesi bangladeş siyasetçilerinin?

demokrasiyi çok seviyoruz. anasını hallettiler, sıra kendisinde. korkum, yakın bir gelecekte küçük küçük "demokrasicikler" peyda olacak. anası belli olsa da babasının, basiretsizliği onu da piç etmeye yetecek...