bugün

emrah serbesin son kitabının ismi. iletişim yayınlarından çıkacaktır.

görsel
görsel

Çıkış Tarihi 20 Haziran Olarak Belirlenen kitap.
görsel
Emrah serbes' in 20 haziranda raflarda yer alıcak yeni kitabı.

--spoiler--
''On yedi yaşındaki Çağlar iyice konuşuyor. Kızkardeşi Çiğdem'i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz'i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedesini, hatırlarken kahrettiği babasını anlatıyor.Deliduman, dermansız ve güdük bir ilçeden haykırmaya başlıyor, istanbul'a uzanıyor. Çocukluğumuzun, hatıralarımızın ve bütün sokaklarımızın üzerinden dangır dungur geçen imar ve para iştahına lanet! Riyakar dünyaya, Allahsız sermayeye, martılara, küçük bir kızın kalbini kıranlara isyan ediyor. Barikatların arkasında, soluk soluğa, yapayalnız, erken kaybeden bir delidumanın öfkesini çemkiriyor.Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezi'nin isyancılarını, hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor.Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanların romanı.
--spoiler--
iki hafta sonra raflarda.
kimi çok umutlu, kimi de bu sefer pek emin değilim diyor.
ama ön baskısından incelediğim kadarıyla bomba geliyor diyebilirim.
emrah serbes'in çıkacak olan son kitabı. bekleye bekleye yorulmuştum artık. mutluyum sözlük.
ilk sayfaları yayımlanmış, yirmi haziran'da, raflarda yerini alacakmış.

ilk sayfalar: http://www.iletisim.com.t...nts/Gallery/deliduman.pdf
yine fazlasıyla belki de haklı olarak ilgi çekmesi muhtemel 20 haziran'ı bekleten bir emrah serbes kitabı.
çıkar çıkmaz elime geçmesini beklediğim yeni bir emrah serbes eseridir.
satışa sunulmuş emrah serbes kitabı.
içinde kendimi bulduğum bir çağlar karakteri olan ve yazılması gerekenleri had hudud bilmeden çokça samimiyetle yazan bir emrah serbes kitabı, bir edebi "kutsal".
emrah serbes standartlarında düşük bir kitaptır.acele ile yazılmış hissi verir.
beklediğimi bulamadığım kitap. üstünkörü olmuş gibi, emrah serbes'ten bir tık üstünü bekleyenlerin dişinin kavuğuna gitmeyecek.
kitap koşuyor resmen diyebileceğim bir kitaptır. bir paragrafta 20 farklı eylem kullanmış. yakalamak için siz de koşuyorsunuz. dili yalın ama yorucu ve üzülerek sıkıcı.
ilk 100 sayfasını biraz ittirmeyle okuduğum kitap. genel olarak sıkıcı bide karakterlerin gerçekçi olmadığından kaynaklı bi iticiliği var sonraki sayfalar neler gösterecek bakalım.
Akşam havasını çektim içime, sanki böyle bir şeyler yanmış da hoş bir koku bırakmış gibiydi arkasında, derin bir nefes aldım. Şeytan diyordu ki vefasızın birine âşık ol o tatlı havada, ondan sonra da kollarını göğsünde kavuşturup hayatını bombok edişini gülümseyerek seyret bir kenardan.
beklediğimin çok altında kalan bir kitap. büyük heyecanlarla çıkacağı günü beklemiştim ama açıkçası biraz hayal kırıklığına uğradım. erken kaybedenler'de de ergen erkek hikayeleri anlatıyordu ama artık okuyucu -en azından ben- daha olgun, daha olmuş hikayeler bekliyor. evet belki direnişi, işin içinde olmayan biri gözüyle anlatmaya çalışmış ama yine de daha az sıkıcı ve daha güzel olabilirdi. ayrıca ne güzel kimseciklerin bilmediği bir ismim vardı, ne diye kullanırsın kitabında benim adımı be adam! üzüleyim mi, sevineyim mi, şaşırayım mı bilemedim.
caglar demis ki: bir komedinin ortasindaydik, sacma sapan acilarla cevriliydi etrafimiz.
emrah serbes'le tanışma eseri. staj sırasında sıkıntıdan edinip okuduğumdan olacak büyük bir beklenti içerisinde okumadım. dolayısıyla okurken sıkılmadığımı söyleyebilirim. hatta benim için akıcıydı bile denilebilir. romanın alkışlanacak en büyük tarafı ise konusu sanırım. selim ileri de mektubunda bu yönünü övmüş zaten. bir de çok nadir de olsa çok güzel deyişler var kitabın içinde ama o kadar nadir ki altını çizip, not alma hevesi uyandırmadı bende. son olarak özer ağbi'nin muhabbeti sardı beni. 14. bölümdü sanırım, o adam çok tanıdık geldi cidden.
akıcı güzel bir dille anlatılmış, olay örgüsü biraz sıkıntılı geldi. bu da kitapta en sevdiğim kısımlardan biri.

--spoiler--
"insan ayrılınca değil, yeniden kavuşma ümitleri tükenince yıkılır. o zaman hayat son zerresine kadar kocaman bir can sıkıntısına dönüşür. sanki son vapuru kaçırmışsın da bir adada mahsur kalmışsın, güneş ağır ağır baterken sonraki vapurun hiç gelmeyeceğini söylemişler sana, bunun can sıkıcı bir şaka olmadığını, gerçek olduğunu söylemişler. buydu vaziyetim. beni o kış bir kişi terk edip gitmişti ama sanki iki yüz elli kişi terk edip gitmiş gibi hissetmiştim."
--spoiler--
17 yaşında ergen bir çocuğun, günümüz hikayelerinden ve güncel olaylardan yola çıkarak anlatmış olduğu, kız kardeşine aşırı bir bağlılık içinde bulunduğu, küfürlü sözcüklerin çokça kullanıldığı tipik Emrah Serbes romanıdır.
kitabın arka kapağını okuyunca emrah serbes bile gezinin ekmeğini mi yiyor dedirtir fakat kitap ilerledikçe olayın öyle olmadığı görülür.
sırrı sürreyadan cemal süreya diye bahsedilmesi kahkaha attırır.
Yaşından büyük sorumlulukların altında ezilen ayrılmış aile mağduru sevginin her zerresine aç taşralı ergen romanı. Başta yavan gelsede sonra hoş bir tat bıraktı. Geziyi iyi bağlasa da romanın bütünü içinde biraz havada kalmış o kısımlar.
Ne zaman kendimi işe yaramaz bir pislik gibi hissetsem bizim belediyenin arıtma tesisine giderim, boka dönen hayatımı orada arıtabilirmişim gibi. Atık kazanlarının ve havuzların arasında dolaşırım biraz, girdisine çıktısına göz atarım çevredeki alet edevatın. 'Çağlar,' derim kendime, ''evladım, hayat pastasının lezzetli dilimleri başka yerlerde kalmış, bugün senin payına düşen yalnızlıktır, acıdır, çamurdur ve boktur. Buna alış artık. Alış oğlum. Alış ki daha fazla üzülme.''
hediye olarak almayı arzuladığım kitap.