bugün

kafa karışıklığından, duygusallık yüzünden sözün boğazda düğümlenmesinden veya herhangi başka bir nedenden dolayı lafını tamamlayamama durumudur.
sebebine göre ortamda kahkahalara veya gözyaşlarına neden olabilir.
en zor anlardan biridir, bogazın düğümlenmesi, kendine bile itiraf edemediğin bir$eyi, çaresizliğini seslendirmek, gözlerin dolar tutmaya çalı$ırsın çaresizce, farketmesin istersin kar$ında ki.. farketmesin ıssızlığını, sanki fısıldasan bile yıkılacak her$eyin.. büyük ihtimalle de söyleyemezsin..
boğazına dizilenler yüzünden düşündüklerini sese dönüştürememekten kaynaklanan hede.
bir şeyler anlatmaya çalışıp aslında anlatamadığını farkettiğinde karşılaştığı...
kafadan dumanların çıkmasıyla birlikte beyin fonksiyonlarının kısa süreli olarak raks edemediği anda cümlelerin yolun ortasında arıza yapmasıdır.
boğazda tükürük gel gitler halinde tıkanmaya yol açar,soluduğun hava derindeki gözeneklerden bile içeriye girmeye çalışır.
sanki hazar gölünün derinliklerindeki basınca maruz kalmışsındır.
ağzından dökülemeyen cümleler göz pınarlarından dökülmeye başlar.
her ortamda sıklıkla başıma gelen hadisedir. fena yorar insanı.
en iyisi cümleyi o haline bırakıp gitmektir.
sözlükteysen ekleye bas git anasını satayım. ya da günlük hayattaysa amaann de bırak yarım kalsın cümle. ne gerek var kendini daraltmaya.
türk gençlerinin ortak sorunudur. bu gençlerin arasında hayatı boyunca kullandığı anlamlı yüklem sayısı bir elin parmaklarını geçmeyenler vardır. sorunun temelinde vakti zamanında öztürkçeleştirme adı altında yapılan dil kıyımı vardır. bir çok kelime yüzlerce yılda erdiği topraklardan koparılmıştır. bir kelime bir ağaçtan daha zor yetişir ve düşünce dünyamıza oksijen temin eder. çocuklara okullarda kasıtlı olarak öğretilmeyen kelimeler milli hafızamızdan, düşünce dünyamızdan sessiz çığlıklar eşliğinde kayan yıldızlardır. bu yüzden yurdum genci konuştuğu halde şey demeden uzun süre yaşayamaz. konuştuğu zaman devrik cümle kurar mutlaka. konuştuğu zaman çok dikkatli bir dinleyici değilseniz cümle içindeki her hangi bir kelime bir çok öğede ortak olarak kullanılabildiği için cümleyi anlamanız zorlaşır. velhasıl kelam cümlenin sonunu getirememek dil zevki elinden alınmış bir milletin dili sokakta zevksiz kullanmasıdır/kılmasıdır.
karşılıklı konuşma sırasında,

eğer iş toplantısında gerçekleştiriliyorsa başarısızlığa,
arkadaş arasında geçekleştiriliyorsa komikliğe,
aşk arasında gerçekleştiriliyorsa bağlılığın nedenidir.
bu durumda genellikle karşı taraf yardım amaçlı cümleyi tamamlamaya çalışır ama nedense hep ´yok öyle de değil daha farklı´ gibi soğuk bir cevapla karşılık bulur. hem kendini hem de karşısında ki insanı tuhaf bir duruma sürükler.
(bkz: sonunu düşünen neydi lan memati)
üç noktanın bu sonu olmayan cümlenin yanına koyulmasıyla 'boşver kardeşim mahvetme kendini bu kadar, sağlığına yazık' tadını yakalamaktır.
virgül koymaktır, noktayı koysan bitecektir çünkü...
konuştuğun zaman anlaşılmayacağını ve halihazırda pek de iç açıcı olmayan durumu daha da kötüleştireceğini bildiğinde, seçtiğin yol değil, uyduğun kural.

konuştursa seni keşke. ama o da konuşmanı istemiyor zaten. hayat zor.
Ilk buluşmaların ve vedalaşmaların vazgeçilmezidir.