bugün

sevmiştim be harbiden. fazla uzak bir zaman diliminde değil. çok yakın bir zaman diliminde. bakmayın siz geçmiş zaman ekiyle yazdığıma. aslında, şimdiki zaman kipiyle düşünüyorum hep.
aklım, zihnim, kalbim, ruhum sadece ve sadece o insanın varlığı ile huzur buluyordu. bir kere ayrı kalmıştım ondan. o ayrılık diliminde rica etmiştim tanrı'dan. ne pahasına olursa olsun bir şans daha istemiştim. bir şekilde yeniden kesişmişti yollarımız. kaderlerimiz aynı boylamda çakışmıştı.

her şey yeniden başlıyor sanmıştım. sabahları o meleğin sesiyle uyanır, geceleri o meleğin sesiyle uyurdum. bir gece, uyumazdan önce, şu duayı ettiğimi bilirim:

"allah'ım sonsuza dek o insanla birlikte olmamızı nasip et, lütfen."

olmadı ama. vardır bir hayır derler ya. olmadı. muhabbetimizin ve arkadaşlığımızın en heyecanlı yerindeyken, bir akşam üzeri aynen şöyle dedi:

" meğerse ben seni hep arkadaş olarak görmüşüm! "

göğün direkleri yok. biliyorum. üzerime yıkıldı masmavi şu gökyüzü. nefesim kesildi. kustum. bitkisel hayata girdim kendimce. gecelerce rüyamda gördüm kendisini. bir gece, rüyamda kendisini çok kötü gördüğümde aradım. hiç tereddüt etmeksizin. kendisine bir şey olmasından korktuğum için.
şahidim allah benim. korktuğum için aradım. hemencecik telefonu yüzüme kapadı. içerlemedim bu duruma. takmadım kafama. ama canım acıdı. bu mudur yani?

şimdi, kızgın değilim kendisine. üzgün ise asla. fakat, şuna yanıyorum: bu ilişki başlamadan önce, vazgeçmek istemiştim. bu filmi defalarca izlediğim için. vazgeçmek istemiştim. hissetmişti o. yarı yolda bırakılmaktan korktuğum için. dik yokuşlarda susuz kalmaktan korktuğum için, " beni azad et sevdiğim " demiştim kendisine.
etmemişti. " sen benim gizli bir sığınağımsın. beni yeniden hayata döndürdün " demişti. inandım kendisine. inanmamak elimde değildi.

geldi zaman. geçti zaman işte. mazi oldu kendisi de. bir kez dokunmadan, bir kez sarılmadan, bir kez kokusunu içe çekmeden yalan oldu.

yalan oldun sevdiğim.

yalan!
(bkz: ahdım olsun)