bugün

salyalı, sümüklü kötü kötü kokuların sahibi olan cocukluk yılları.
her mahalle macında mutlaka ayağının kayıp gol atamadığın, veya o gün cok yorgun olduğun ama arkadaslarının her sekilde seni olgunlukla karsıladığı yıllar.
o yasta ne kadar olgun olunacaksa tabi ki.
hırsızlık yapanların, gözlerinin kapatılıp olay yerine getirildiğine inanırdık, ve ellerinin yanan sobanın üzerine beş on dakika yapıştırıldığına.
mahallede dedikodu dönerdi, bilmem kaç yaşında ki çocuğa bi amca tecavüz etmiş, o ibneratörler bizim için hala amcaydı, cünkü arkasın da devletin basbakanı, adli tıp kurumu yoktu, pek masumca değil ama şu andakin den biraz daha gurur vericiydi hiç olmazsa sucunu cekerdi.
deprem olaylarını izleyerek, günlerce ağlardık blokların altından cıkan küçücük bedenleri gördükçe, şimdi bir bombanın yıktığı evden cıkarılırken ürperen tüylerimizi bile saklamak için giydiğimiz. made in england polarlar.
bizimle sütünü paylaşan ana sınıfı aşkımız kadar büyük bi aşk da bulmaz oldu artık bizi, bizim yerimize akbil basan herkese asılır olduk, ve bizi gören o kıvırcık sarı saçlı kızın hakkımız da düşündükleri.
şimdi oyuncaklarımızı verdiğimiz nayloncu eskiciden alınan kapla yıkayın tüm pis ruhlarımızı, ve bir sela okuyun. ama kimsenin içini cız ettirmeden.