bugün

sadece gezi direnişiyle birlikte sosyal ve siyasi taleplerde ön plana çıkmış bir insan olmayan mehmet ali alabora'nın, chp'nin başına geçmesini isteyenlerce öne sürülen taleptir.

gezi hareketi gösterdi ki türkiye'nin ihtiyacı olan şey güçsüz bir iktidar değil, güçlü bir muhalefettir. her ne kadar protestolar "tayyip istifa" sloganları ile inlemiş olsa da, aslında istifa etmesi gereken kemal kılıçdaroğlu'dur.

gezi direnişinin öncülerinden alabora'nın, hem direnişin gençlik ruhunu yansıtabilecek potansiyeli vardır hem de iktidarın icraatlarına tepkili olan çoğu kesimin üzerinde ortaklaşabileceği bir figürdür.

bugün söylenti olarak dolaşan haberlerde geçen "beyoğlu belediye başkan adaylığı" bu potansiyeli çürütüp bitirecek bir uygulama olur. olması gereken, chp'deki kartlaşmış yönetimin baştan aşağıya genç ve dinamik bir kadro ile yer değiştirmesidir.

madem kılıçdaroğlu'nda türk siyasetinin karakteristik özellikleri mevcut değil, yerini yeni ufuklar açabilecek, kültürlü, eğitimli, yakışıklı, karizmatik, duyarlı bir sanatçıya devretmelidir. hem de kavga gürültü olmadan ve isteyerek.
bu bir sivil direniş sloganına aykırı bir düşüncedir, o kadar insan birleşmiş bazıları hala birileri bizi yönetsin istiyor.
sivil direnişin varacağı nokta ütopik anarşist sistem değilse ve atmosferi altında yaşadığımız siyasi sistem, içine girmeden değiştirilemeyecekse ayrıca bu muhalefet inatla kendini muhalefet olmaya adamışsa, gayet makul görülebilecek bir düşüncedir.
daha dün tayyipten ayar yemiş, yediği ayara karşılık verememiş, kendisiyle birlikte biz direnişçileri de götürmüş bir herifin parti lideri olmasını istiyorsanız o zaman tayyip size müstehak. o adamın devrimciliği ile tayyibin dindarlığı arasında hiçbir fark yok çünkü.
sahte devrimci olacağına sahte dindar olsun, ben razıyım.

edit: bu arada mehmet değil memet.
tüm chp milletvekillerini banka reklamlarında görebiliriz. aman sakın.