bugün
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
- gecenin şarkısı13
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl17
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası39
- yozgatlı sevgiliyle yapılacaklar8
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı9
- ibrahim reisi12
- galatasaray8
- türkiye cumhuriyeti islam devleti olarak kuruldu14
- hakemsiz galatasaray8
- icardi190522
- fulya öztürk8
- fenerbahçe büyüklüğü9
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması11
- anın görüntüsü22
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı111
- panathinaikos'un atatürk düşmanlığı9
- fenerbahçe taraftarı26
- jayden oosterwolde9
- dursun özbek9
- dokunmaya kıyamadan sevmek21
- kadınlar olarak erkeklerle sevişmiyoruz22
- bik bikinize ne dikersiniz13
- mühendis erkeklerin genel özellikleri8
- bik bik'in cinsiyeti16
- ruh varsa neden görünmüyor13
- aşık olmadan sevişmek17
- en çok yaşamak istenilen şehir11
- bik bik için diktiğim keten pantolon10
- karın gözünün önünde biriyle olursa büyü bozulur11
- erkolar kapatılsın15
- galatasaray'ın yaşaması muhtemel facia15
- fred'in gs orta sahasını kucağa alması14
- nurcuların fetöcü olduğu gerçeği10
- fenerbahçe13
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz14
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur12
- mauro icardi11
- manitayla yapılacaklar16
- avrupanın zenginliğini hırsızlığa borçlu olması11
- alex de souza13
- 19 mayıs atatürk ü anma gençlik ve spor bayramı11
- ninja turtles lar nasıl para kazanıyor14
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi18
- karıya kıza doymuş erkek26
- travestilerin genelde kürt olması16
- bir erkekten duyulabilecek en güzel söz13
- üstteki yazarın yaşını tahmin etmek20
- çok üzgünüm sözlük9
nazım hikmet'in, bursa cezaevi'nde tanıdığı bir mahkum olan, çankırı/çerkeşli yunus üzerine,1939-40 yıllarında yazdığı şiiri.
burda bir dostumuz var:
çerkeş'in
kavak köyünden.
büyük kitaplar gibi
içinde bir şeyler saklı.
akıllı adamlara
ajans haberlerine
ve bilmeceye meraklı.
adı: yunus.
ateşimizi yakıp
suyumuzu veriyor.
ağaçlardan
ve günlerden konuşuyoruz.
herhal ilerdedir
yaşanacak günlerin
en güzelleri.
şimdilik
sohbetimizde kederi:
kesilip
satılmış
bir ceviz ağacının...
onu tanıyoruz:
avlunun içinde
kapının solundaydı.
ve altı yaşında
dalından düştü yunus,
topallığı ondandır.
öküzler topalları sever,
çünkü topallar ağır yürürler.
öküzler topalları sever,
ceviz ağaçları sevmez topalları:
çünkü topallar sıçrayamazlar yemişlere,
çünkü üzerlerine çıkıp
silkeleyemezler dalları.
ceviz ağaçları sevmez topalları...
bir acayiptir muhabbet bahsi:
mutlaka kendini dereye atmaz
sevilmeyenlerin hepsi.
insanların hünerleri çoktur:
insanlar
sevilmeden de sevmesini bilirler...
bir acayiptir muhabbet bahsi,
bir acayiptir
ceviz ağacı ile
topal yunus'un hikâyesi...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
ve çerkeş yolu üzerinden
sabah namazı ışıyıp geldiği zaman,
kadınlardan önce uyanırdı dalları.
altından geçerken düşünürdü yunus...
.. düşünmek:
ne mukaddes bir iş
ne felâket
ne de bahtiyarlıktı,
ve ölüm:
mutlaka varılıp dönülmeyen,
fakat üzerinde düşünülmeyen
bir köydü yunus için...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
güneşte gölgesi hain olurdu,
rüzgârda konuşurdu kendi kendine,
dalları yukardan yunus'a bakar...
.. gündüzleri yıldızların niye söndüğünü,
dünyanın yuvarlak olduğunu
ve güneşin etrafında döndüğünü
bilmiyordu yunus.
bunları biz anlattık ona
şaşıp kalmadı...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
yüksekti, genişti alabildiğine.
üç kişi el ele versen
kütüğünü çeviremezdin.
gece altında oturdun muydu
yıldızları göremezdin.
her gece altında otururdu yunus...
.. çinli müslümanlara,
burunları tek boynuzlu gergedanlara,
ve bir damla suda bir milyon mikroba dair
fikri yoktu yunus'un.
bunları bizden öğrendiği gün
hayret etmedi...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
toprağın içinde gider kökleri,
karanlık bir sudur tepende akar.
her akşam altından geçerdi yunus...
.. bir gün ateşimizi yakıp
verirken suyumuzu:
"biz hizmetkârınız senin,
sen efendimizsin" dedik.
şaşırıp kaldı yunus...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
rüzgârda konuşurdu kendi kendine.
yüksekti, genişti alabildiğine.
gece altında oturdun muydu
yıldızları göremezdin.
karanlık bir sudur tepende akar,
toprağın içinde gider kökleri,
dalları, yukardan yunus'a bakar...
"- köy işi zordur katiyen
vücut ezilir bir defa.
toprağa çömelip bak dört tarafa :
bela hangi inde pusmuş
bilinir mi?
mümkünü yok vurulsun..."
vurmuş belâ, ciğerinden yunus'u...
"- biz hiç dünyada yaşamış değiliz.
geldik
gidiyoruz öylesine...
tevatür güzelmiş istanbul şehri,
varıp görülmesi nasibolmadı.
velâkin niye tiftiği yok
altmış haneden otuzunun?..."
tiftiği yoktu yunus'un...
"- attığın taş
dediğin kuşu vurmuyor.
dünya trene bindi.
gayrı dünya öküzün boynuzunda durmuyor.
elimiz ayağımız : öküz.
çok zor olur öküzü satmak,
yarı ölümdür yani.
öküz gitti mi korkulursun..."
sattılar öküzünü yunus'un...
"- herhal yolların sonu göründü.
bu olan işleri akıl almaz.
toprak sabuna döndü
kayar insanın elinden.
cümle mahlukatın mekânı vardır
kurdun mekânı olmaz.
toprağın elinden kaydı mıydı
bir mekânsız kurt olursun..."
kaydı toprağı elinden yunus'un...
cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
güneşte gölgesi hain olurdu.
yunus durmadan
yunus kaybettikçe onu düşünür,
o, bir şey isteyip, bir şey sormadan
rüzgârda konuşurdu kendi kendine...
çocuklara ana,
tohuma toprak
ve karı lâzımdır erkek kısmına...
bir kız kaçırdı yunus:
çünkü düğün pahalı
kız kaçırmak ucuz...
fakirin karısı kavi olmaz...
ve bir gün
çerkeş yolu üzerinden
sabah namazı ışıyıp geldiği zaman
giderlerdi.
yunus'un arkasında yuvarlandı yere,
kırmızı peştemalının içinde ölüverdi...
topraksız, öküzsüz ve kadınsız,
kaldılar dünyada bir başlarına
ceviz ağacı ile yunus.
yalnızlık koydukça koydu yunus'a.
el toprağında ter döker oldu.
cevizi karanlıkta kaybolur sanıp
uyumaz beklerdi sabaha kadar.
yalnızlık umrunda değil cevizin,
toprağın içinde gider kökleri,
dalları yukardan yunus'a bakar...
cevizden konsol yaparlar,
topal yunus ne işe yarar?
zemheriler geldi barınamazsın.
cevizden konsol yaparlar.
gayrı daha fazla sürünemezsin.
sat yunus cevizini...
yün yorgan değil bu sarınamazsın.
cevizden konsol yaparlar.
bir cansız ağaçtır yaranamazsın.
sat yunus cevizini...
varlılar varsıza dokur mu kilim,
vay cevizin hali, vay benim halim...
mekânsız kurda mekândı.
cevizden konsol yaparlar.
yarı ağaç, yarı insandı.
sat yunus cevizini...
cenaze çırçıplak, kara uzandı.
cevizden konsol yaparlar.
kesildi dalları, dallar budandı.
sattı yunus cevizini...
varlılar varsıza dokur mu kilim,
vay cevizin hali, vay benim halim...
sabahın sahibi vardır.
gün daima bulutta kalmaz.
herhal ilerdedir
yaşanacak günlerin
en güzelleri...
şimdilik
sohbetimizde kederi:
kesilip
satılmış
bir ceviz ağacının...
burda bir dostumuz var:
çerkeş'in
kavak köyünden.
büyük kitaplar gibi
içinde bir şeyler saklı.
akıllı adamlara
ajans haberlerine
ve bilmeceye meraklı.
adı: yunus.
ateşimizi yakıp
suyumuzu veriyor.
ağaçlardan
ve günlerden konuşuyoruz.
herhal ilerdedir
yaşanacak günlerin
en güzelleri.
şimdilik
sohbetimizde kederi:
kesilip
satılmış
bir ceviz ağacının...
onu tanıyoruz:
avlunun içinde
kapının solundaydı.
ve altı yaşında
dalından düştü yunus,
topallığı ondandır.
öküzler topalları sever,
çünkü topallar ağır yürürler.
öküzler topalları sever,
ceviz ağaçları sevmez topalları:
çünkü topallar sıçrayamazlar yemişlere,
çünkü üzerlerine çıkıp
silkeleyemezler dalları.
ceviz ağaçları sevmez topalları...
bir acayiptir muhabbet bahsi:
mutlaka kendini dereye atmaz
sevilmeyenlerin hepsi.
insanların hünerleri çoktur:
insanlar
sevilmeden de sevmesini bilirler...
bir acayiptir muhabbet bahsi,
bir acayiptir
ceviz ağacı ile
topal yunus'un hikâyesi...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
ve çerkeş yolu üzerinden
sabah namazı ışıyıp geldiği zaman,
kadınlardan önce uyanırdı dalları.
altından geçerken düşünürdü yunus...
.. düşünmek:
ne mukaddes bir iş
ne felâket
ne de bahtiyarlıktı,
ve ölüm:
mutlaka varılıp dönülmeyen,
fakat üzerinde düşünülmeyen
bir köydü yunus için...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
güneşte gölgesi hain olurdu,
rüzgârda konuşurdu kendi kendine,
dalları yukardan yunus'a bakar...
.. gündüzleri yıldızların niye söndüğünü,
dünyanın yuvarlak olduğunu
ve güneşin etrafında döndüğünü
bilmiyordu yunus.
bunları biz anlattık ona
şaşıp kalmadı...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
yüksekti, genişti alabildiğine.
üç kişi el ele versen
kütüğünü çeviremezdin.
gece altında oturdun muydu
yıldızları göremezdin.
her gece altında otururdu yunus...
.. çinli müslümanlara,
burunları tek boynuzlu gergedanlara,
ve bir damla suda bir milyon mikroba dair
fikri yoktu yunus'un.
bunları bizden öğrendiği gün
hayret etmedi...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
toprağın içinde gider kökleri,
karanlık bir sudur tepende akar.
her akşam altından geçerdi yunus...
.. bir gün ateşimizi yakıp
verirken suyumuzu:
"biz hizmetkârınız senin,
sen efendimizsin" dedik.
şaşırıp kaldı yunus...
.. cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
rüzgârda konuşurdu kendi kendine.
yüksekti, genişti alabildiğine.
gece altında oturdun muydu
yıldızları göremezdin.
karanlık bir sudur tepende akar,
toprağın içinde gider kökleri,
dalları, yukardan yunus'a bakar...
"- köy işi zordur katiyen
vücut ezilir bir defa.
toprağa çömelip bak dört tarafa :
bela hangi inde pusmuş
bilinir mi?
mümkünü yok vurulsun..."
vurmuş belâ, ciğerinden yunus'u...
"- biz hiç dünyada yaşamış değiliz.
geldik
gidiyoruz öylesine...
tevatür güzelmiş istanbul şehri,
varıp görülmesi nasibolmadı.
velâkin niye tiftiği yok
altmış haneden otuzunun?..."
tiftiği yoktu yunus'un...
"- attığın taş
dediğin kuşu vurmuyor.
dünya trene bindi.
gayrı dünya öküzün boynuzunda durmuyor.
elimiz ayağımız : öküz.
çok zor olur öküzü satmak,
yarı ölümdür yani.
öküz gitti mi korkulursun..."
sattılar öküzünü yunus'un...
"- herhal yolların sonu göründü.
bu olan işleri akıl almaz.
toprak sabuna döndü
kayar insanın elinden.
cümle mahlukatın mekânı vardır
kurdun mekânı olmaz.
toprağın elinden kaydı mıydı
bir mekânsız kurt olursun..."
kaydı toprağı elinden yunus'un...
cevizlerini eylülde döker,
yaprakları yeşil dururdu kasıma kadar.
güneşte gölgesi hain olurdu.
yunus durmadan
yunus kaybettikçe onu düşünür,
o, bir şey isteyip, bir şey sormadan
rüzgârda konuşurdu kendi kendine...
çocuklara ana,
tohuma toprak
ve karı lâzımdır erkek kısmına...
bir kız kaçırdı yunus:
çünkü düğün pahalı
kız kaçırmak ucuz...
fakirin karısı kavi olmaz...
ve bir gün
çerkeş yolu üzerinden
sabah namazı ışıyıp geldiği zaman
giderlerdi.
yunus'un arkasında yuvarlandı yere,
kırmızı peştemalının içinde ölüverdi...
topraksız, öküzsüz ve kadınsız,
kaldılar dünyada bir başlarına
ceviz ağacı ile yunus.
yalnızlık koydukça koydu yunus'a.
el toprağında ter döker oldu.
cevizi karanlıkta kaybolur sanıp
uyumaz beklerdi sabaha kadar.
yalnızlık umrunda değil cevizin,
toprağın içinde gider kökleri,
dalları yukardan yunus'a bakar...
cevizden konsol yaparlar,
topal yunus ne işe yarar?
zemheriler geldi barınamazsın.
cevizden konsol yaparlar.
gayrı daha fazla sürünemezsin.
sat yunus cevizini...
yün yorgan değil bu sarınamazsın.
cevizden konsol yaparlar.
bir cansız ağaçtır yaranamazsın.
sat yunus cevizini...
varlılar varsıza dokur mu kilim,
vay cevizin hali, vay benim halim...
mekânsız kurda mekândı.
cevizden konsol yaparlar.
yarı ağaç, yarı insandı.
sat yunus cevizini...
cenaze çırçıplak, kara uzandı.
cevizden konsol yaparlar.
kesildi dalları, dallar budandı.
sattı yunus cevizini...
varlılar varsıza dokur mu kilim,
vay cevizin hali, vay benim halim...
sabahın sahibi vardır.
gün daima bulutta kalmaz.
herhal ilerdedir
yaşanacak günlerin
en güzelleri...
şimdilik
sohbetimizde kederi:
kesilip
satılmış
bir ceviz ağacının...
güncel Önemli Başlıklar