bugün

kendi kendine hizmet hareketi adını veren, ama kime hizmet ettiğini gizleyen cemaatin, gazeteciler ve yazarlar vakfi vasıtasıyla yapmış olduğu basın açıklamasında göze çarpan gerçek.

gerek gazeteciler ve yazarlar vakfı'nın açıklamaları, gerekse stv'nin yayınlarında gün boyu akp'ye ve sayın başbakan erdoğan'a göndermeler ve aba altından sopa göstermeler gördük.

bu açık ve seçik olarak şunu gösteriyor ki, sıra cemaate geldi. ama cemaat defans yapmaya alışık ve hazır değil. bu yüzden cemaati büyük bir telaş kapladı.
"insanlığı kurtarmaktan başka misyonumuz yok", "hiçbir hükümet ve siyasi oluşuma desteğimiz yok" gibi kendilerinin dahi inanmayacakları mottolar üretmişler bir de.

bak sen şu işe.

"maklube demokrasisi" çatır çatır çatlamış da son raunda gelmişiz meğer.

sayın başbakan bunun asla altında kalmaz.

bekleyelim ve görelim, sayın başbakan cemaati sindirecektir.

haydi şakirtler, güvendiğiniz dağlara kar yağdı. şimdiden geçmiş olsun.

inanın içimin yağları eridi. şahsen ben bu durumda sayın başbakan'ın büyük destekçisiyim. inşallah cemaat denilen sözde hizmet hareketi, özde şer yuvasını dağıtıp yok edecektir sayın başbakanımız.

ek: koskoca başbakanımızın odasına böcek koymak ha. ahahaha hiç güleceğim yoktu. görürsünüz siz başbakanımızın odasına böcek koymak neymiş.
Yalandır.
doğrudur. başbakanla cemaatin arası bu aralar oldukça kötüdür. adamlar kendi gazetelerinde bile yazdılar bunu.
karşılıklı telaş diyaloğu çerçevesinde mübarek bir kılıç çekme atmosferini ihya eden cemaat ve hükumet odaklarının hali hazırda aldıkları pozisyonlar ve yakında daha da ciddi sürtüşmelerin yaşanacağı mevcut durumu yorumlarken her iki taraf da, yaptıklarının allah rızasını kazanmak ve hizmet olduğunu söylüyor. şu, allahın rızası ve hizmet kavramları ne kadar tuhaf mefhumlarmış böyle.. bu savaşın ali'si kim muaviyesi kim olacak?
(bkz: cemaat akp çatışması)

fakat bu telaş sadece cemaat için geçerli değil, akp'de telaş içerisnde, önlerini eskisi kadar net göremiyorlar.
o değil de asıl insanın içinin yağlarını eriten bu kadar kavga gürültünün içinde cemaatin ve ak parti yollarına emin adımlarla yürürlerken kemalistlere karşı güç birliği yapıp ülkede nefes aldırmamaları.
beni de şaşırtan durumdur.

geçenlerde s haber kanalında gazeteciler ve yazarlar vakfi nin peşpeşe hizmet adına açıklamarıyla ilgili haberlerine rastladım. gezi olayları sırasında mısır da bir gazeteye başbakanın diktatör olduğu konusunda demeçler veren zaman gazetesi yazarını, gezi olayları yaşanırken sağduyu kisvesi altında "başbakan gitsin akp kalsın" mesajını inceden inceden işlediklerine hep birlikte şahit olduk.

kaba tabirle bükemedikleri tayyip erdoğan bileğini öpüyorlar ama başbakan bunu yemez!

cem uzan, aydın doğan, ergenekoncular, darbeciler derken sıra türkiyenin ayağına dolaşan sınavda hile-hurda kul hakkı ile devlete adam yerleştiren cemaate geldi. şimdi bızzık bızzık dolanıyorlar. gazamız mübarek olsun diyorum.

inşallah en yakın zamanda devlet kadroları hizmet denen püsküllü beladan da kurtulur.

bu arada fettullah gülen abd de aylık yayın yapan bir dfergiye röportaj vermiş neden türkiye ye dönmüyorsunuz sorusuna da "ben gidersem demokratik adımları atan hükumet zor durumda kalır, demokratikleşme yavaşlar" demiş ve mesajı da göndermiş "türkiye ortadoğu da ab ve abd nin demokratikleşme hareketinin elçisi olabilir, şu anda bu noktada değildir ama potansiyeli var" demiş yani demiş ki erdoğan la bu iş olmuyor ortadoğuda türkiye üzerinden politika geliştirmek için erdoğan ın gitmesi lazım demiş.

işin özeti bu!
yesinler birbirlerini.
http://www.odatv.com/n.ph...kameraya-aldi--1211131200
akşama pilavlıya gidileceğinin bir göstergesidir.