bugün

insanı hayretlere düşüren hadisedir. allah ı arayan bünyelerin görmesinde yarar vardır.
https://p.twimg.com/AsUxsnDCIAEO9x6.jpg:large

edit: buraya marec el bahreyn denmektedir. yani iki denizin kavuştuğu yer. aynı zamanda konya da da bu isimde bir yer vardır. o yer ise, şems ie mevlana nın birbirini ilk gördüğü yerdir. şems acı, mevlana ise tatlı suydu. ikisinin de birbirine ihtiyacı vardı. ama cebel i tarık ta o iki su hiç birbirine karışmadı.
(bkz: deniz suyu)
(bkz: yoğunluk)
tatlı ve tuzlu su hiçbir zaman birbirine karışmaz.
görsel
madem öyle birisi akdeniz'dir diğeri atlas okyanusu. ikisi de tuzludur.
yoğunluk farkındandır.
Hangisi tatlı sorusunu akla getirir.
--spoiler--
Dünya'nın her bölgesindeki, birbiriyle bağlantılı olan her su kütlesi birbiriyle karışmak zorundadır. Buna karşılık Dünya'nın sayısız noktasında, özellikle nehirler, kimi zamansa okyanuslar ve denizler, içlerindeki mineral ve kompozisyon (içerik) farklılıklarından ötürü farklı renklerde görünürler ve akış yönlerine/hızlarına da bağlı olarak kavşak (conflux ya da confluence) denen buluşma noktalarında sanki birbirlerine karışmıyorlar gibi bir görünürler. Halbuki bütün su kütleleri birbirine karışmak zorundadır; gerek yavaş, gerek hızlı. Dışarıdan bakıldığında iki suyun birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesi, bu kütlelerin gerçekten birbirinden ayrılmış olduğu anlamına gelmez. Okyanusların birbiriyle buluştuğu noktalardan birinde ya da birkaçında, okyanus veya deniz kütlelerinin birbiriyle karışmadığını iddia etmek tamamen asılsızdır ve hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.
--spoiler--

http://www.evrimagaci.org/fotograf/56/3917
Bir mucizedir.

6. Entryde bunun resmi verilmiş.
Çok da sikimde olmayan, ilginç de olmayan olay.
okyanus tuzludur. denizde tuzludur. bu terslikte bir işlik var.
Kurandan yüzlerce yıl önce romalıların, onlardan binlerce yıl önce de Mısır ve sümerlerin bildiği mucize.
Kuran bunlardan alıntı yapmıştır.

not: neyi eksiledin lan cahil pezevenk?
kuran'dan önce bunlar bilinmiyor muydu? ilk kuran'da mı yazıyor sanıyorsunuz amk cahil itleri?

bu suların karışmaması mevzuu, kuran yazılmadan binlerce yıl evvelinden sümer kaynaklarında geçmekteydi.
hatta bundan bahseden yazılı bir kaynak da mevcuttur.
sümer mitolojisi'nin en bilinen eserlerinden biri olan enuma-eliş destanı'nda bu durumdan bahsedilir.

enuma eliş; (gökyüzünde anlamına gelen sümerce kelime;destanın anlatan şiirin ilk sözüdür ve destan bu nedenle bu isimle adlandırılır)
yaratılış destanına göre tanrı marduk, ilk kaosun canavarı tiamatı öldürür ve böylece yeryüzünün ve gökyüzünün efendisi olur. (tuzlu suların da kişiselleştirilmesidir, marduk tatlı ve tuzlu suyu birbirinden ayırmıştır, tatlı-tuzlu suyun birbirine karışmadığı kuranda da geçer ve müslümanlarca o dönem bilinemeyecek şeyler kuranda yazıyor diye yorumlanır. oysa enuma eliş destanı, kurandan binlerce yıl öncedir)

tiamatın yarısından gökyüzünü, diğer yarısından yeryüzünü yaratır. taimatın damarlarından nehirleri, kemiklerinden dağları yaratır.
böylece dünya daha önce soyutken, somut bir hale bürünür.
marduk, tanrıların tanrısı konumuna gelir, tanrılara hizmet için insanlar yaratılır.
diğer tanrılar kendi güçlerini ve isimlerini marduka verirler, böylece mardukun 50 kadar ismi olur (allahın 99 ismi gibi).
marduk ve eşi belti, tammuz ve inanna'nın babil versiyonudur, kutsal evlilik ve birçok konu benzerlik gösterir.

ha diyorsanız ki "kuran, sümerlerden öncedir" eyvallah. kafanız çok güzelmiş der bırakırım.
yalandır.

sizi gidi geri zekalılar, sizi gidi embesiller... ulan işte google, bir zahmet cebelitarık'taki akıntıları bir araştırın!

öyle aptalsınız, cehaletinizin derinliğiyle öyle küstahlaşan moronlarsınız ki size ne idüğü belirsiz bir fotoğraf sunuluyor, alayınız oşinografi uzmanı olmuş gibi, "aha da sular karışmıyor" diyorsunuz.

yeter be! hele ki konu inanç olunca susak kafalarınız hepten felç geçiriyor.

hayır bir taneniz bile sormuyor ki madem böyle bir durum var, işte şunca islam ülkesinde şunca üniversite, neden kimse gidip, var olduğu iddia edilen -sözde- karışmama mekanizmasını incelemiyor. gerçekten de karışmıyormuymuş, öyleyse nasıl karışmıyormuş, nasıl bir "etki"yle, gözlemlenebiliyor mu, "etkiye" karşı deney yapılabiliyor mu, ne sonuç veriyor?

sizin gibilerle aynı atmosferi solumak bile eziyet. ulan biraz kuşkucu olun, biraz haddinizi bilin...
gerekli cevabın şurada (bkz: rumeli71/#33482098) verildiği yalandır.
Simdi buradaki karsmama ile kast edilen gercekten hic karismama ise buyuk bir yanilgi yasaniyor demektir. Hic karismiyorlar ise okyanustan akdenize veya tam tersi yonde hic akinti olmamasi gerekir ki durum oyle degil.
mucize değil basit bir doğa olayıdır. tarihin başlangıcından beri gözlemlenebilen bir olay sırf kuranda geçiyor diye nasıl mucize oluyor gerçekten ilginç ve komik.

ayrıca karışmama gibi bir durum yok yavaş bir şekilde gayet de güzel karışıyor.
ayrıca görseli google de şöyle bir aratınca bırakın cebelitarığı güney yarım küreye bile ait değil. tam aksine kuzey yarım kürede hatta baya bir kuzeyde ah şu sahtekar müslüler yok mu... *

https://www.google.de/sea...&biw=1366&bih=643
doğrudur ama bu kuranda yazıyo egehehe demeyin eski medeniyet kaynaklarındada biliniyodu bu olay ama eskidende biliniyodu diyerek kurani muho salladi eheheheh. demeyin 600lu yıllarda google yoktu.
Soru işaretleriyle dolu bi idda.

Efenim Cebelitarık'a hangi tatlı su dökülüyor. Biri bunu bi açıklasın. Gayet tuzlu olan akdeniz ve ondanda tuzlu olan büyük okyanusun birleştiği boğazdır cebelitarık.

Küçük bi dere falan mı bu bahsedilen cb'deki tatlı su. Valla bak bu en kritik nokta çünkü.

Ayrıca derenin denize aktığı yerleri pek çoğumuz görmüşüzdür. Valla bal gibi karışıyo. O su oraya giriyo öteki oraya.
Tatlı be tuzlu su değildir. Akdeniz'in yoğunluğu Atlas okyanusununkinden küçük olduğu için birbirlerine karışmamaktadırlar.
Yok mu lan bahsi geçen tatlı su kaynağının ismini verecek babayiğit.
cebeli tarıkta tatlı su mu varmış ?
Dünya'nın her bölgesindeki, birbiriyle bağlantılı olan her su kütlesi birbiriyle karışmak zorundadır. Buna karşılık Dünya'nın sayısız noktasında, özellikle nehirler, kimi zamansa okyanuslar ve denizler, içlerindeki mineral ve kompozisyon (içerik) farklılıklarından ötürü farklı renklerde görünürler ve akış yönlerine/hızlarına da bağlı olarak kavşak (conflux ya da confluence) denen buluşma noktalarında sanki birbirlerine karışmıyorlar gibi bir görünürler. Halbuki bütün su kütleleri birbirine karışmak zorundadır; gerek yavaş, gerek hızlı. Dışarıdan bakıldığında iki suyun birbiriyle karışmıyor gibi gözükmesi, bu kütlelerin gerçekten birbirinden ayrılmış olduğu anlamına gelmez. Okyanusların birbiriyle buluştuğu noktalardan birinde ya da birkaçında, okyanus veya deniz kütlelerinin birbiriyle karışmadığını iddia etmek tamamen asılsızdır ve hiçbir bilimsel dayanağı yoktur.
Sıklıkla paylaşılan yukarıdaki görsel, paylaşımların iddia ettiği gibi iki okyanusun karıştığı alanı göstermemektedir! Zaten renk farkı da, bu su kütlelerinin birbirine karışmadığı anlamına gelmemektedir. Fotoğrafta ve benzerlerinde gördüğünüz, Alaska Körfezi'nde bulunan ve oşinografik (okyanus bilimi) açısından iki ayrı su kütlesi olarak değil, tek bir su kütlesi olarak kabul edilen okyanus bölgesinin içerisindeki buzul suları ile kıyı sularının birbirine kavuştuğu alandır. Bu suların renklerinin birbirinden farklı olma sebebi içeriğindeki başta demir olmak üzere mikropartiküllerden bazı çökelti tiplerine kadar ve hatta kimi durumda sıcaklık farkına kadar birçok unsurdur. Bu görüntünün tuzluluk oranıyla doğrudan ilgili olmadığı bilinmektedir; yani iddia edildiği gibi tatlı su ile tuzlu suyun birbirine karışmamasıyla alakalı bir durum yoktur (ki tatlı su ile tuzlu su da birbirine karışır, mutfağınızda bile deneyebilirsiniz). Dolayısıyla dışarıdan bakıldığında bu iki su kütlesi karışmıyormuş gibi gözükse de, esasında sular birbiriyle tamamen karışmaktadır. Tekrar edelim: bu görselin (ya da aşağıda bir başka açıdan çekilen versiyonunun) karışmayan okyanuslarla hiçbir alakası yoktur.
Farklı tuzluluk veya yoğunluk oranı olan sıvı kütlelerinin karşılaşması sonucu oldukça karmaşık bir kimyasal ve fiziksel denge oluşmaktadır. Ancak bu denge statik değil, dinamiktir. Örneğin yağ ve su aynı kaba konduklarında oldukça statik bir denge oluştururlar ve sabit kalırlar (her ne kadar esasında aralarındaki karışma bölgesi yine dinamik yapıda olsa da). Okyanuslar ve devasa su kütleleri için bu hiçbir şekilde doğru değildir. Farklı özelliklere sahip bu kadar büyük su parçaları bir araya geldiklerinde, ciddi anlamda dinamik bir dengeye ulaşılır ve sular kilometrelerce küplük hacimlerde birbirlerine karışırlar. Sadece dışarıdan bakıldığında, suların içeriğine bağlı olarak ışığın farklı kırınımından ötürü renklerin farklı gözükmesi, Alaska Körfezi'nde olduğu gibi görünür ve suların birbirine karışmadığına dair bir sanrı yaratır. Bu doğru değildir. Bununla ilgili olarak Santa Kruz Kaliforniya Üniversitesi'nden Okyanus Bilimci (Oşinograf) Prof. Dr. Ken Bruland (ki hemen üstteki fotoğrafı 2007'deki bir araştırma gezisinde kendisi çekmiştir) şöyle söylüyor:

"Örneğin benim çektiğim fotoğrafta çökelti bakımından zengin bir nehrin genel okyanus suyuyla buluştuğu bölge görülmektedir. Bu iki su tipinin birbirine karışmadığını söylemek kesinlikle doğru değildir. Nihayetinde iki su birbirine tamamen karışır; ancak bu fotoğrafların çekildiği anda, çok güçlü gradyanlara sahip oldukları için geçici olarak bu şekilde karışmıyormuş gibi gözükürler. Bu sınırlar hiçbir zaman bir duvar gibi statik değildir. Sürekli olarak hareket ederler ve bir bütün olarak yok olurlar. Bunlar çökelti miktarına ve suyun hareketine bağlıdır."
Nehirler haricinde, okyanuslar ve denizler gibi büyük su kütlelerinin karışım bölgelerindeki renk farklılığı her zaman görünür bile olmayabilir! Kimi zaman bu su kütlelerini birbirinden ayıran bir engel var, kimi zamansa yok gibi gözükebilir. Bu da, aralıklarla "bir sebeple" su kütlelerinin karışmasının engellendiği gibi bir algı yaratabilir. Fotoğrafın çekildiği an çok önemli olduğu gibi, bazı zamanlar günlerce beklense de bu görüntü yakalanamayabilir. Çünkü bu karışım, az önce de iddia ettiğimiz gibi son derece dinamiktir ve devasa bir hacimde olan bu farklı nitelikteki sıvıların karışımı, farklı zamanlarda farklı görüntüler verebilir. Uzmanlar, bu renk farklılıklarının kimi zaman çok daha az olduğunu, kimi zamansa hiç görülemediğini söylemektedirler. Dolayısıyla bunun sürekli bir durum olduğunu düşünmek hatalıdır. "Gradyan" adı verilen nitelik (sıvı içeriği gibi) farklılıklarının yoğun olduğu zamanlarda bu tip görüntüler oluşabilmektedir.

Alıntıdır.
bu tarz bir durum karadenize dökülen bir ırmakta da varmış. celal şengör anlatmıştı sadece cebeli tarık'ta değil bi kaç yerde daha var yani.