bugün

evet bu ülkede yaşıyoruz, ee seviyoruzda, her ne kadar bazen alırım başımı giderim havalarına girsekte, yoktur başka memleketimiz..
nedir bizi bağlaya buralara, nedir iyiki burada yaşıyorum dedirten..
(bkz: rakı balık)
(bkz: galatasaray)
(bkz: otobüse binince selamün aleyküm diyen amca)
(bkz: çiğköfte)
(bkz: bazlama)
arnavutköy'de kaldırım üzerinde binbir tane burjuva sabah koşusuna çıkmışken onların homurtuları arasında balık tutmaya çalışmak,
ankara'dan istanbul'a için kıpır kıpır maça gitmek,her istanbul'dan ankara'ya dönüşte tekrar 15 gün sonra istanbul özlemini içinde saklı tutarak mahzun bir tcdd yolculuğu yapmak.
sahil şeridi, haşhaşlı gözleme,haşhaşlı pide ve börekler, iskender ve kebaplar, kısacası adam gibi yemekler, istanbul, ankara dışındaki bir çok şehir için komşuluk, doğal güzellikler diye uzatılabilecek listenin en sonunda, aslında en başında söylemem gereken şey gelir aklıma: sevdiğim insanlar...
sene 2001, bir iş seyahati için erzurum yollarındayım, yoğun kar yağışı nedeniyle yol kapalı, oturduk karayolları ekiplerinin yolu açmasını bekliyoruz, tabii bekleyen sadece biz değiliz bir sürü otobüste var bekleyenler arasında...
şimdi ismini hatırlayamadığım bir rize firmasıının otobüsü çay ikram etti, çok makbule geçti, neyse derken bi baktım otobüste bir hareketlilik, yolcular indi otobüsten, verdiler müziği ortama, başladılar horon tepmeye, hayatımda izlediğim en ilginç horon gösterisiydi, zevkle, ağzımız açık izledik, aralarına katılma teşebbüsümüz olduysada, takriben 20 - 25 kişinin ritmini tek başıma bozduğum için çabuk defettiler...
neticede güzel bir anıydı, bu ülkenin insanını sevmek için güzel bir nedendi..
(bkz: -5 derecede horon tepmek)
emmeli gömmeli filmleri başta olmak üzere her şeyi..seviyorum lan sizi türkiye.

(bkz: ne mutlu türkiye)
(bkz: selam olsun helin avşara)
ege denizidir.
(bkz: kaos)
hala toplu taşıma aracındaki yolculuk sırasında insanların birbirlerine gülümsediğini ve tanımadığı insanlarla sohbet edebildiğini görmektir...
bir de, şehr-i istanbul'un görkemi de bu ülkeyi sevmeme yardımcı olur.
en önemli sebep, üzerinde yaşadığımız toprakların yurdumuz olmasıdır. bize ait olması falan demiyorum bak.

efendim ne yazık ki 2010 yılında hiçbir şey bizim değil. bu vatanın evladı olarak da görülmüyoruz biz, piyon olarak sürülebiliriz en fazla. üniversiteyi de ölmek için falan okuyoruz. barış, kardeşlik duygusu falan da yok artık, beğenmediğimiz avrupa'dan fazlamız yok bizim, artık eksiğimiz var. biz türküz, atalarımız şunu yaptı, biz böyle kutsal milletiz dedik, sonra atalarımıza sövdük. hepsinden önce, neyiz biz, kimiz?

liboşmuş, kemalistmiş, yobazmış... türk milletinin bir olduğunu, birlikte olduğunu mu sanıyorsunuz şu 8 mayıs 2010, cumartesi günü? bu ülkede yaşamayı sevme sebebi ancak saygı olabilir, insanlık olabilir. ben 16 sene ırzıma geçilmeden, babamın verdiği parayla yaşadım. annem, babam büyüttü, kendi ülkemde "türküm" diyebildim, "türkçe" konuşabildim.

ama şu zamanda bunlar pek bir anlam ifade etmiyor. ben üniversiteyi bitirip iyi bir iş sahibi olabilirim. ama alacağım binlerce lira yerin dibine batsın şimdi hayalini kurduğum lcd televizyonda tecavüz haberlerini göreceksem. şehit haberleri olacaksa ve bu "şehit" diyerek onurlandırdıklarımızı "piyon" olarak süreceksek, 3 gün sonra unutacaksak... bunca sene yaşamamı, yurtdışına gidecek kapasiteye gelmemi sağlamış bu memleket. saygı duyarım, ayrı bir yerde tutarım. ama şu haliyle, başka ne seveyim be? yolu desen çukur, insanları desen aralarında dağlar var, 3 kişi oturup aynı şeyden konuşamazlar. her yerde farklı bir uçurum. kimlik bunalımını hiçbir çağda olmadığı kadar ciddi yaşayan, ne olduğunu bilmeyen gençler. türk olmayı adam dövmekle eş tutan ve milliyetçi geçinen milyonluk bir kesimin bulunması...

biraz tarafsız gözle bakın, açın şöyle gözleri. dünyaya, türkiye'ye falan bakın. insanlarını, halkını siktir ettim, ekonomisine, bilmem nesine bakın. 3-5 çapulcu gelip "türkiye'ye neler diyon lan!" deyip dövecekse dövsün de, bu ülkede yaşamayı sevmek için hiçbir sebep yok.
(bkz: Türk olmam)
1. insanlıktan nasibini alamamış olmanın yol açtığı ve ülkeyi seven kişi tarafından asla farkedilemeyecek hazin son. Farkına varılması mümkün olmayan emsalsiz yenilgi.

2. Beyin göçüne katılamayacak kadar düşük IQ, EQ ve SQ seviyesine sahip olma hali. Bkz. (Bana her gün bayramdır, her yer de cennettir ruh hali)
3. "Hava bedava, su bedava. Bedava yaşıyoruz bedava..." dizeleriyle ifade edilen duyguyu besleyen kaynak.

4. Özgürlüğün insanlar için ne kadar elzem olduğunu idrak edemeyecek durumdaki kölelerin, özgürlüğünü kazanmak için asla başlatamayacağı mücadelenin müsebbibi.
aksiyon, heyecan, adrenalin.

istiklal de yururken kafana bir reklam panosu dusup olebilirsin, heyecana bakar misin, iste turkiye devleti insanlarini boyle kucuk heyecanlarla mutlu ediyor...

acilan bir kanalizasyon cukuruna dusup olme riski, her adimda ayri bir soluk, her adimda ayri bir adrenalin pompasi.

mac sonrasi balkonda, trafikteyken arabada kor bir kursunun kafana isabet edebilme ihtimali, insanin dusundukce birakasi gelmiyor bu ulkeyi. *
1.Bu ülkede doğmak
2.türk olmak
3.bu toprakları kanıyla sulamış milyonlarca müslüman Türk şehitlerimizin mirasına sahip çıkmak (ki bu topraklar Malazgirt'ten tut, haçlı seferlerine,ordan kösedağ savaşı ile moğol katliamına...çanakkale ve kurtuluş savaşına kadar milyonlarca şehidin kanını boşa akıtmadığının göstergesi bu ülkeyi sevmek ve kalkındırmak için çabalamaktır.)
4.Sakaryalı olmaktır..
Tekel savaşcısı Ahmet abi olduğu için sevilir bu ülke.
kokoreç ve ıslak hamburger.