bugün

semavi dinlerde genel olarak belirtilen bir durum. peki insan olarak bundan nasıl emin olabiliyoruz? gördüğümüz şeyin yalan, görmediğimiz şeyin gerçek olduğuna nasıl bu kadar kolay inanabiliyoruz? ben bu sözün bu dünyada çalışıp sıkıntı çeken insanları uyutmak amacıyla söylendiğini düşünüyorum. şöyle ki eğer bu insanlara bir ödül vaat edilirse insanlar dünya hayatını çok da sorgulamayıp ölümden sonraki hayatı düşünerek kendilerini avutacaklardır. böylece dünyandaki üst tabaka da zenginliğine zenginlik katacak ve üst sınıf statüsünü koruyacaktır.
görünen ile görünmeyen arasındaki ilişkiyi gerçek anlamda çözebilmek için görünen dünyevi mutlulukların acılarından geçmiş olmak gerekir.

bu anlamda erken yaşlarda anlaşılması güçtür. dünyada sınırsız mutluluk yoktur ve mutluluklar elde ettikçe daha fazlası istenir. beden doyumsuzdur.

bu yüzden, hayatı minimalize etme ihtiyacı gerçek kayıp ve acılar neticesi gerçekleştikten ve badirelerden insanı çeviren ve hatalarını her şeye rağmen affeden bir koruyucu (rahman) güç tamamen görüldükten sonra, dünyevi arzular önemini yitirir.

bu yol herkes için geçerli değildir. henüz 18 yaşında bunu gören seçkin insanlar da vardır.

zannedilenin aksine, dünya kaynaklarını insanların elinden toplamak isteyen güçler, gençlere anı yaşamaları, dünyanın tadını çıkarmaları telkinini vereceklerdir ve verirler.

başka türlü onların istediği tüketici ve doyumsuz nesiller yetişmez çünkü.